15.BÖLÜM: KAYBETME(K)

6 0 0
                                    

15.BÖLÜM:"KAYBETME(K)..."                                     (Part4)

-Nedenler, seçimler ve bedelleri...

Tarih: Yalancı(lar).

Saat: 16: 07.

Allah'ım... Olric.... Ah, sevgili Olric... Şuan canım o kadar çok yanıyor ki seni buna nasıl inandırabileceğimi ya da bu acıyı sana nasıl hissettirebileceğimi bilemiyorum. Keşke benim yerimde sen olsaydın da, biraz acılarımızı ödeşseydik.

Şuan senin gibi olabilmek için nelerimi vermezdim ki...

Kalbim Olric... Ellerimi kalbime koyduğumda hissettiğim tek şey sessizlik ve derinden gelen bir acı... Öyle bir acı ki bu, ne var ne de yok.

"Tamam... Bana bak Çığlık..." diyerek kafamı iki elinin arasına alarak kendisine bakmaya zorladı. "Bitecek, söz veriyorum bitecek. Yağız'ı arıyorum ben. Onun çevresi geniştir, elbet yapabileceği bir şey çıkar." Temkinli bir şekilde bana baktıktan sonra beni kucağından kaldırıp telefonunu alıp uzaklaşmaya başladı.

Bende kendimi koltuğa bırakıp tavana bakmaya başladım.

Hiçbir şey umurumda değil Olric, cidden. Yalnızca ağrıma giden bir şey var... Belki de bu olayı kaldırmakta zorlandığım bir şey.

Artık yalan söylemeyeceğim. Daha doğrusu yalan söylemek şöyle dursun, kendimi kandıracak ufak bir gücüm daha kalmadı.

Sen de biliyorsun ki hayatım hiçbir zaman toz pembe olmadı, olmayacak da. Babamı ölmeden öldürmek, öldürmeye çalışmak çok zordu. O kadar zordu ki bunu yapamayacağımı anladığım bu noktada onu her özlediğimde sırf onun yanına gitmemek için görmezden gelmek zorunda kaldım. Ona karşı tek hissettiğim öfke kalınca da, ona sımsıkı tutundum.

Bırakın Sevgi'nin ölümünü kabul etmeyi, o öldükten sonra sevgisizlikten daha da çürüdüm ben. İçten çürüdüm, öyle ki herkes dışımdan sevdiğiyle kaldı.

Annemin ölümünü de kabullendim. Zordu, çok zordu benim için. Sağlıklı biri olduğum halde hastalandığımı düşündüm. Sakat kaldığımı zannettim. Sanki onsuz artık yemek yiyemez, uyuyamaz ve büyüyemez hissettim. Sanki ben artık hep onun öldüğünü öğrendiğim yaşımda kalacaktım, ilerisi yoktu.

Şimdi de Günay ve Sevgi... Altı üstü bir yaram var değil mi? Altı üstü tek bir yara ya, ondan da vurmayın beni...! Yaram zamanla kabuk bağlayacağına, iyileşeceğime inandırsam da kendimi hayat her defasında o yaramı deşiyor. Sürekli vurulduğum yerden tekrar vuruluyorum, kanadığım yerden tekrar kanıyorum.

Kanıyorum, kanıyorum... Öylesine bir döngüye girdim ki çıkamıyorum. Acilen kan nakline ihtiyacım var benim. Buradan çok vuruldum artık benden kan da çıkmaz.

Ölsem Olric, yemin ediyorum gıkım çıkmaz.

"Yağız geliyor." İpek'in sesi ile telaşlanıp koltuktan doğruldum ve ona baktım. "Sakin ol, sadece Yağız geliyor. Durumu ona anlattım, merak etme, geçecek. Her şey geçecek, sadece biraz daha dayanmaya çalış."

Geçecek ile bitecek arasında çok fark var Olric.

Ben geçsin değil, bitsin istiyorum artık. Yeter ki bitsin, söz veriyorum biteceğini söyleyin sessizce beklemem gereken yere kadar beklerim.

Bir süre sonra İpek ile mutfakta bir şeyler yemiştik. Sonrasında İpek mutfağı hallederken, ben salonda Yağız'ın gelmesini bekliyordum. Bir süre sonra İpek'te yanıma gelmiş ve bu sefer Yağız'ı birlikte beklemeye başlamıştık.

 Bir süre sonra İpek'te yanıma gelmiş ve bu sefer Yağız'ı birlikte beklemeye başlamıştık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---🐞---

*Goriot Baba, Honoré de Balzac alıntı.

Yazar: LAILA

BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;

INSTAGRAM: qteang

TWITTER: qteangg

SAĞIR KULAĞA AĞLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin