11.BÖLÜM: "BATAKLIKTA YETİŞMİŞ ORMAN..." (Part4)
-Sevdanın ismi...
Tarih: Parçalı Bulutlu.
Saat: 11:34.
Aldığımız hasar o kadar fazlaydı ki ikimizde tespitini yapamayacak kadar yüzleşmekten korkuyorduk.
Sonra yavaşça gözlerimizi kaçırdık birbirimizden; Sağa doğru önce o, sonra sola doğru ben...
Yüksek korna sesiyle Sevgi çıkmak için hazırlandığında onu geçirmek için çantasını da alıp kapıya doğru ona eşlik ettim. "Görüşürüz Çığlık abla..." dedi beni iki yanağımdan öpüp sırtını bana dönerken. "Görüşürüz tatlım, derslerini iyi dinle." Onu tembihledikten sonra çantasını omzuna geçirmesine yardım edip servise binmesini izledim. Servis kapılarını kapatıp bahçemden çıkmak için geri geri giderken içeriye geçip kapıyı kapattım.
Arkamı döndüğümde Günay'ı burnumun dibinde olduğunu görmek beni korkutmuş, şaşkın bir şekilde elim kalbimde ona bakmama sebep olmuştu.
"Ne yapıyorsun?" dedim ona bakarak. "Korkuttun beni." Gözleri gözlerimde, ifadesiz bir suratla bana bakıyorken yavaşça bana doğru yaklaşıp sırtımı kapıya yaslamamı sağladı. Ben, onun ne yaptığını çözmeye çalışırken o, aramızda bir adım mesafe bırakırken durmuş elleri iki yanda sallanırken kafasını öne doğru uzatıp alnını alnıma yaslayarak gözlerini kapattı.
Sıcak alnı tenime değdiği anda, üşüyen vücudum bir anda ısınmış ve bu sıcaklık vücudumu mayıştırarak rahatlamasını, gözlerimin de kapanmasını sağlamıştı.
Sessizlik, aramızdaki iletişimin hiç kimse tarafından bilinmeyen harflerden oluşuyordu. Onları bir araya getirip kelimelere, kelimeleri bir araya getirip cümlelere ve bu cümleleri bize okuyacak bir tercümana ihtiyacımız vardı.
Birbirimize o kadar benzeyip bir o kadar da anlamıyor oluşumuzun başka bir açıklaması olamazdı.
"Artık kafamı sevmiyorum. Canımı acıtacak ne varsa hepsini toplayıp içinde biriktiriyor." Sesi fısıltılı olsa da ruhunun aslında çığlık çığlığa bağırıyor olduğunu duyabiliyordum. Asıl konuşması gereken ruhuydu, anlatması ve anlaşılması gereken oydu. "Bir kiralık katile ihtiyacım var..." dediği anda gözlerimi bir anda açıp ona baktım. Bedeniyle beni sıkıştırmamaya özen gösterse de ruhunu tamamen bana bırakmış gibiydi. Gözleri hala kapalı ve omuzları düşüktü. Şuan gözüme daha yaralı, daha yorgun gelmişti. "Düşüncelerimi kimliği belirsiz bir kiralık katil tarafından öldürtüp arkamda hiçbir iz bırakmadan kayıplara karışmak istiyorum..." dediği anda o da gözlerini bir anda açıp gözlerime baktı. "Gözlerinde sakladığın orman o kadar güzel ki..." Sonra büyük bir nefes içine çekti. "Şuan senden gelen bu koku o kadar huzurlu ki... Senden mi geliyor yoksa gözlerinde sakladığın ormandan mı anlamış değilim ama güzel, çok güzel. Orada saklanabilir miyim Çığlık? Gözlerindeki o koca ormanda, bana ayıracak yer var mıdır?" Şuan benden alacağı olumlu bir cevaba o kadar muhtaç gözüküyordu ki istesem bile dilimin ona olumsuz bir cevap verebilecek cesareti yoktu.
"Var," dedim. İkimizin arasındaki sessizliğin iletişimine, ona sorduğum tüm soruların cevapsız kalmasına veya onun sessiz kalıp kaçmasına o kadar alışmıştım ki şuan bu konuşmamızın nereye gittiğini tahmin edemiyordum.
---🐞---
*Cemal Süreyya, Var alıntı.
Yazar: LAİLA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: THE_LAILA
TWITTER: THE_LAILA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomantizmHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...