20.BÖLÜM: "GİTMELER İLE KALMALAR..." (Part3)
-Kaldığım yerden başlamak istiyorum. İstediğim anda ise durmak... Anlatmak ve anlaşılmak.
Tarih: Sessizliğin Sesi.
Saat: 13: 44.
"Özür dilerim." dedi, ilk defa konuşarak. Adamın sesi bile bir başka tınıdaydı. Yine de ağzından çıkan ilk cümleye şaşırmıştım. Neden burada olduğunu bilmediğim gibi, neden böyle bir şey söylediğini de bilmiyordum. "Saçmaladığımın farkındayım. Seni üzmek istememiştim." Sözlerine yalan tohumlarını serpiştirmişti çünkü gözlerinde görmüştüm; Daha sözlerine başlamadan gözlerine yansımıştı acımasızlığı... Sivri diliyle bana saldıracağını, kelimelerinin zehirli sarmaşıklarını bana dolayacağını sohbetimizin sonlarına doğru zaten anlamıştım. Belki de yalnızca anlamak istememiştim fakat Günay acı gerçekleri ağzına alırken, düşüncelerinden ve kendisinden hiç şüphe etmemişti.
Bunu görmüş ve hissetmiştim, şu an ki gibi.
Yine de yanımda olduğunu bilmek, kokusunu duymak güzeldi. Bu yüzden bir şeyler sezdiğim halde sezmemiş gibi, bir şeyler gördüğüm halde bir kere daha görmemiş gibi davrandım. Bazen her şeyi görmek, duymak, bilmek ve konuşmak iyi olmazdı. Bazen bilip bilmezlikten gelmeye; kör, sağır ve dilsiz olmaya da gerek vardı.
Aynı yine şu an ki gibi.
"Önemli değil." dedim hissettiğim her şeyin tersine. Onunla birlikte kendime de yalan söylüyordum, bilerek ve isteyerek çünkü buna mecburdum. Bir şeyleri yoluna sokmaya, bu dağınık adamın dağıtmış olduğu hayatımı bir şekilde düzene sokmaya ihtiyacım vardı.
Kusursuzluk beni korkuturdu, bu yüzden bir şekilde hayatıma sürekli küçük pürüzler eklerdim fakat Günay hayatıma girdiğinde anladım ki o küçük pürüzlerin birleşerek büyük bir sorun oluşturmaları da iyi değildi, bu yüzden hayatımda bana büyük sorunlar açacağını düşündüğüm pürüzleri ortadan kaldırmalıydım.
Bunun için canım yanabilirdi ama daha fazla yanabileceğini sanmıyordum.
Artık tüm umudum bir karadeliğe yuvarlanarak hiçliğe karışmıştı ve artık oradan çıkabileceğinin mümkün olmadığını anlamıştım.
Yine de ona hala dokunmuyordum. Bana sımsıkı sarılan, nefesimi kesen, kokusuyla aklımı başımdan alan, sözleriyle sarhoş eden karşımdaki bu adama kendi isteğim ve arzumla dokunmuyordum.
Aylarca ismini sayıkladığım, onun yokluğunda kendimi kaybedip çareyi alkol ve sigara da bulduğum, uğruna, uğruna değebileceğini düşündüğüm, her şey için kendimi hazırladığım adama; Aylar sonra karşımda olduğu halde, aldığı her nefes dudaklarıma çarptığı halde, bana dokunduğu halde, bana baktığı halde, bana bir şeyler söylediği halde ona dokunmuyordum.
Karşımdaydı, onu görüp hissediyordum.
Karşındaydım, bana dokunup sarılabiliyordu.
Ama aynı bu iki cümlenin arasındaki boşluk gibi bizde de bir boşluk vardı, sınırdı. Onu göremiyorduk ama hissedebiliyorduk. Ağırdı, bunun yükü çok ağırdı.
---🐞---
*Oğuz Atay'dan alıntı.
Yazar: LAILA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...