14.BÖLÜM:"TETİKTE..." (Part2)
-Gez, göz, arpacık...
Tarih: Sorgu Odası.
Saat: 09: 39.
Yıl 2006, hava tamamen açık.
Gökyüzünde içini karartacak tek bir kara bulut bile yok. Annem her zaman ki sallanan sandalyesinde gelecek kışa hazırlanabilmek için bizlere kazak örüyor, sırayla büyükten küçüğe doğru; Abim Sarp, ben ve kız kardeşim Sevgi.
Yüzünde yorgun bir gülümseme olmasına rağmen başı hala dik. Saçları hafif kırlaşsa da hala yeni yeşermiş bir çiçek gibi. Kokusu hala burnumda ve o sallanan sandalyesi... Onun çıkardığı ses hala kulağımda ve bu his dinlediğinde seni maziye götüren ve asla eskimeyen tanıdık bir şarkının ezbere bildiğin o melodisi gibi.
O anlarda yine babamı anlatıyor olmalı. Ne dediğini bilemiyorum, hatırlayamıyorum daha doğrusu fakat gülüyor, arada genç bir kız gibi kıkırdıyor hatta. Aşkını anlatmaktan çok babamın ona duyduğu aşkı anlatıyor. Gözleri dolu dolu, bunların mutluluk gözyaşları olduğunu söylüyor fakat özlemin hissi sesine yansıyor.
Biz daha çocuğuz tabi, anlamıyoruz anlattıklarından ama büyülenmiş gibiyiz. Gurur duyuyoruz babamızdan, bu hiç duymadığımız ve hiçbir yerde okumadığımız bir aşk hikayesi bir 'Merhaba...' ile başlayıp tek bir 'Elveda...' bile diyemeden biten bir masal.
Tabi annem her zaman 'Merhaba...' bölümünü anlatırdı bizlere...Biz tabi alışmışız prens ile prensesin kırk gün kırk gece düğün yapmalarına, annemin bunu anlatmamasını anlayamıyoruz bir türlü ama yine de dinliyoruz sesimizi çıkartmadan.
Anlıyoruz zaten zaman geçtikçe, bu masal da prens ile prenses farklı olduğunu. Çünkü prensin kendi sarayında onu bekleyen bir prensesi daha var... Nedenler, seçilen yollar ve ödenen bedeller.
Açık söylemek gerekirse Olric, böyle bir annem olduğu için çok şanslıyım. Annem... Öyle güzel bir kadın-pardon kadındı ki... Ah! Onun için ne desem bilemedim. Yine kelimelerin anlatmaya ve anlaşılmaya yetmediği bir yerdeyiz.
Bu yüzden eğer babamla tanışmasalardı biz hiç doğmayabilirdik ve bunun için üzülürdüm evet ama Olric belki annemin farklı bir hayatı olabilirdi; Hastalığında harcadığı onca zamanı, yalnızca sokakta öylesine boş boş gezerek harcayabilirdi. Alışveriş yapar, giyinir ve süslenirdi. Arkadaşlarıyla vakit geçirebilirdi. Elleri hep deterjan kokacağına, en pahalı bir el kremi kokabilirdi. Gözleri babama karşı duyduğu hayal kırıklığı ile dolu dolu olacağına, sırf doğradığı küçücük bir soğandan dolayı yaşarabilirdi.
Keşke sözlerinden çok, gibiler Sevgili Olric: Gibiler, geri dönüp tekrardan deneyemeyeceğiz ihtimaller bizi daha çok üzüyor.
Ve saat: 09: 45.
Çoktan babamla ile Nilay uyumuşlar. Nasıl bir haldeyim bilmiyorum ama birini daha kaybedemem. Bu sefer olmaz. Annemin hayatını düşünerek olmayacak ihtimallerin peşinden kendimi kaptıramam veya canım ne kadar yansa da o kazanın hiç yaşanmamış olduğunu varsayıp Sevgi'nin beni bulacağı günü iple çekemem.
Ama ilk defa birini keşke demeden kurtarabilirim.
Annem ile babamı ben seçmedim. Onların yaşadığı şey bizim suçumuz değildi fakat onların seçtiği yolların sonuçlarına katlanan, bedellerini ödeyen ve hala ödeyecek olanlar bizleriz.
Bunu hak etmiyorum, hak etmiyoruz, hak etmedik ama bunun için de yapacak bir şeyimiz yok.
Sevgi'yi geri getiremem, kendimi parçalasam da bu mümkün değil.
Sarp'ı geri getiremem çünkü ilk defa kendi seçiminin iyi veya kötü bir bedelini ödüyor. Onun kendi hayatı için ilk defa seçim yapmasının özgürlüğünü elinden alamam.
Ama Günay ve Sevgi'yi şuan kurtarabilirim. Sağlıklı düşünemiyor olabilirim veya korkudan tir tir titriyor da olabilirim ama ilk defa be... İlk defa bir şeyleri kurtarabilirim.
Yanlış veya doğru olmasının kimin umurunda?
---🐞---
*Goriot Baba, Honoré de Balzac alıntı.
Yazar: LAİLA
BENİ TAKİP EDEBİLMEK İÇİN;
INSTAGRAM: qteang
TWITTER: qteangg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK
RomanceHER GÜN AYNI SAATTE YENİ BÖLÜMLER PARTLAR HALİNDE GÜNCELLENİYOR! ---------------------------------------------------------- ACIDAN DOĞAN ACINASI VARLIKLAR SERİSİ -SAĞIR KULAĞA AĞLAMAK: Bir annenin rahmine düşen benlik, öğrendiği gerçekler karşısında...