1.33 Gücün Farkına Varmak❈

302 42 125
                                    

Herkese Merhaba! Bölümü okuyanlar en azından kendilerini belli etmek amacıyla oy verebilir mi? Ayrıca yorum görürsem çok mutlu olurum. Lütfen varlığınızı belli edin, gösterin!

●EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA BENİ TAKİP EDİN! BÖLÜM DUYURUSU YAPIYORUM!

Yayın Tarihi: 24.02.2021 (00:18)

Bölüm Şarkısı: fallen angel; tams/n otway

İyi Okumalar!

Lussamus Krallığı - Omae

Tamerin

Aynada kendime  bakıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynada kendime bakıyordum. Mutsuzluğum yüzüme yansıyıp yansımadığını inceliyordum. Hayır, belli olmuyordu. Prens Abrek'in eşi, Azamet tarafından prenses ilan edilen, Prenses Tamerin olarak sakin duruyordum. Koyu saçlarım açıktı, belime dalga dalga iniyordu. Koyu kırmızı ipek elbise giymiştim. Belimde ince altın bir zincir vardı ve eteğimin uçlarında çiçek işlemeleri mevcuttu. Kolye olarak damla şeklinde bir yakut takarken kulaklarımda da damla şeklinde yakutlar vardı. Her şeye sahip gibi gözüküyordum. Değerli taşlardan takılar takıyordum, birbirinden güzel elbiseler giyiyordum. Yemek derdim bile yoktu. Eski yaşantımla şu anki yaşantım arasında uçurum vardı. Bunların bana mutluluk getireceği düşünülürdü oysa ben mutsuzdum. Kendimi bunalmış hissediyordum. Hiçbir şey iyiye gitmiyordu.

Abrek'e gerçekleri açıklamıştım. İlk başlarda bunu sindiriyor demiştim, normaldi. Şu an ise benimle konuşmuyor, görmezlikten gelyiordu. Tartışmıyorduk. Venira ile en azından tartışıyor, bir şekilde konuşmuş oluyorlardı. Benimle arasına bir duvar örmüştü. İlk başlardaki konuşması azalmıştı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Benden tiksiniyordu. Bir şekilde onu kendime bağlamazsam geleceğim olmazdı. Mahvolurdum. Kendime verdiğim sözleri tutmalıydım, hayallerim gerçekleşmeliydi. Bunun sözünü vermiştim. Bir daha kimsenin canımı acıtmayacağını, sevdiklerimin hep yanımda olacağı sözünü vermiştim. Bu sözü tutamamak kendime yaptığım en büyük haksızlıktı. Bundan bir sene önce hayatımın kontrolünü ele almayı dilemiştim, şimdi önümde bir fırsat vardı. Bunu kaybedemezdim. Hayır, hayır kaybetmeyecektim. Ne olursa olsun Abrek'i kendime yeniden bağlayacaktım. Gerekirse risk alacaktım ama vazgeçmeyecektim.

Kapım tıklandığında gel dedim. İçeri giren kız kardeşim Nuscha idi. Kumral saçları örülüydü ve toplamıştı. Pembe elbise giymişti. Onu yanıma aldığım için pişman değildim. Kendisi Tavigan'a gitmek istiyordu, orada rahibe olmak gibi bir hayali vardı. Ben ise ona uygun olmayacağını söylüyordum. Bu koca sarayda tek başımaydım. Nuscha'nın varlığı destekti. Diğer destek olan insanlar ise Esthere ile Chiare idi. O ikisi ise Omae'de yaşıyorlardı. Zamanı gelince saraya aldırmanın yolunu bulacaktım.

"Ne oldu?" dedim.

Nuscha "Ztin Prensi'ni karşılaman için bekleniliyorsun. Prens Abrek, seni çağırmam için beni gönderdi. O, ablaları ile bahçeye indi." dedi. Gözlerimi kapattım. Bu soğukluk arttıkça sarayda da saklanılması zor bir hale geliyordu. Yerime göz diken birçok insan vardı, bunu geçtim Abrek'in metresi olmak isteyenleri bile duymuştum."Abla, Prens ile aranızda ne oldu?"

Gazap Tanrısı'nın ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin