Wattys'2022&2021 Yarı Finalisti/WattpadFantasyTr Krallıktan Akan Asalet Kategorisi!💜
SERİNİN TÜM KİTAPLARI AYNI ÇALIŞMADADIR!
İnancın ve büyünün karıştığı topraklarda dört büyük yaratıcının kaderlerini değiştirdiği beş farklı kişi yaşıyordu. Bu beş...
Herkese Merhaba! Bölümü okuyanlar en azından kendilerini belli etmek amacıyla oy verebilir mi? Ayrıca yorum görürsem çok mutlu olurum. Lütfen varlığınızı belli edin, gösterin!
●EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA BENİ TAKİP EDİN! BÖLÜM DUYURUSU YAPIYORUM!
Yayın Tarihi: 20.11.2020 (23:39)
Bölüm Şarkısı: · Kelly Thoma · Ice Tree
İyi Okumalar!
❈
Lussamus Krallığı - Reme
Kaveh
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Camdan dışarı bakıyordum. Yağmur yeni bitmişti, toprak kokusu her yeri sarmıştı. Bu kokuyu içime çekerken beni bir parça huzura boğmasını istiyordum ama olmuyordu. Sıkışmıştım. Çıkış yolu bulamıyordum. Denemeyi planladığım her yol bizi çıkmazda bırakıyordu. Gazap Tanrısı'nın bir sınavı ise biz bu sınavda başarısızdık ve en ağır şekilde cezalandırılacaktık. Gazap Tanrısı'nın merhametini istemek kolay değildi, hakkedilmesi gerekiyordu. Bunun için Tanrı sınardı. Bu sınavında başarılı olursak merhametinin cömertliğinde boğulurduk. Başarısız olursak gazabını görürdük. Başarısız insana sabrı yoktu. Şükürler olsun ki Kan Tanrıçası'nın acımasızlığını taşımıyordu. O daha da beterdi. Açıkçası her yaratıcı acımasızdı. Kıyaslamakla aptallık ediyordum.
Boynumda asılı duran gümüş yüzüğü çıkardım ve baktım. Düz, sade bir halkaydı ama anlamı derindi. Tamerin ile benim, birbirimize ait olduğunu gösteriyordu. Her şeye rağmen bu değişmeyecek bir gerçekti. Tamerin evlenmiş olsa bile biz aşkımızı yaşıyorduk. Bir yandan Abrek'e üzülüyordum bir yandan bu aşkı yaşamak istiyordum. Gerçekten her şey böyle olmak zorunda mıydı? Bunu çok sorguluyordum. Neden basit insanlar gibi duygularımı yaşayamıyordum, neden diğerleri gibi sevdiğim insana kavuşamıyordum? Bir kere olsun hayatımda benim olsun dediğim bir şey istedim ve sonucu bu olmuştu. Daha beteri ne olabilirdi diye düşününce berbat kabuslar görüyordum. Bu kabuslar beni boğuyordu. Tamerin ve Abrek'i yakın görmek kalbime bıçaklar saplanmasına nedendi. Tanrım! Bu işkenceye nasıl dayanacaktım?
Kaveh sesiyle arkama döndüm. Karşımda pelerinini çıkarmış Tamerin vardı. Evlendikten sonra daha güzel şeyler giyiniyordu. Koyu kırmızı elbisesi sadeydi, boynunda gümüş bir kolye vardı. Siyah saçlarını toplamıştı. Pelerinini koltuğa attıktan sonra bana gelmiş, sarılmıştık. Gül kokusunu içime çekiyordum. Her şey daha zor hale gelmişti. Özlemle öpüşmüştük. Tutku, aşk yoktu. Özlem vardı. Birbirine ait ruhlardık. En ufak şeyi anlardık.
Tamerin "Seni çok özledim. O ev, bana hapishane gibi geliyor." dedi. Elleri yüzümdeydi, bakışlarında çektiği acıyı görüyordum."Abrek'e dayanmak çok zor. Ondan korkuyorum."
"Seni incitecek bir şey mi yaptı?" dedim.
"Yapmadı ama her an yapacakmış gibi geliyor. O deli, Kaveh. Bana takılı kalmış bir deli. Bir deli ile evli olmak bir mezarda olmak gibi. Öldün sanıyorsun ama ölmüyorsun. Sıkışıp kalmışsın. Mezar seni boğmak için çabalıyor."