2.34 Karanlık Bir Yol✾

252 33 62
                                    

Herkese Merhaba! Bölümü okuyanlar en azından kendilerini belli etmek amacıyla oy verebilir mi? Ayrıca yorum görürsem çok mutlu olurum. Lütfen varlığınızı belli edin, gösterin!

●EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA BENİ TAKİP EDİN! BÖLÜM DUYURUSU YAPIYORUM!

Yayın Tarihi:04.12.2021 (23:51)

Bölüm Şarkısı: Halsey - The Tradition

İyi Okumalar!

Naymahaen-Ztin Savaş Hattı

Bartan -Yaş:29

Gözlerim kapalıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerim kapalıydı. Yere çökmüş halde duruyordum. Ellerim zincirlenmişti, kılıcım benden alınmıştı. Üstüm başım çamur içindeydi, leş gibi kokuyordum. Arkamda korkuyla mırıldanan askerlerim vardı. Tutsak düşmenin verdiği korkuydu bu. Hiçbir şeylerden haberleri yoktu. Oysa ben her şeyin farkındaydım. Samirna'nın kocası Vanir sırf öleyim diye ben ve askeri bölüğümü öne sürmüştü. İtirazlarıma rağmen ben kralım demişti, karşı koyamamıştım. Öne sürüldüğümüz gibi esir düşmüştük, geri kalanlarsa geri çekilmişti. Sonuçta ne olmuştu? Ben ve bir grup askerim yaşıyordu, Petur'u kaybetmiştik ve Naymahaen ordusu geri çekilerek kaybettiğini ilan etmişti.Bundan sonra ne olurdu, fikrim yoktu.

Aslında son ana dek iyi savaşmıştım. Kılıcım benimle olduktan sonra kimse sırtımı deviremezdi ama ne olduysa arkamdan saldırıya uğramıştım, düşmüştüm. Sonrası kocaman bir karanlıktı. Kendime geldiğimde kendimi zincirlenmiş halde bulmuştum. Esir askerlerin arasındaydım. Ztinli askerler kralın benimle görüşeceğini söylemişti ama ne zamandı bilmiyordum. Ah, geri dönmem lazımdı. Serbest kalmalıydım ama nasıl olacaktı bilmiyordum. Esirdim ve kaçmak zordu. Vanir'in esir değişimi yapmasını umuyordum ama yapmayabilirdi. Kendisi benden zerre hoşlanmıyordu. Sırf ölebilmem için beni öncü kuvvetlere koymuştu. Ölmemiştim ama Naymahaen tarafında da değildim. Tanrı biliyor ya, böyle olmasını hiç istemezdim. Aklımı kullanmalı, bir şekilde buradan kurtulmalıydım.

Çelik kafesin kapısı açıldı, Ztinli bir asker geldi. Bana Kral Dahou ve amcası Seojin'in beni görmek istediğini söylemişti. Sonra ayağa kalkmıştım. Askerlerle yürüyordum. Petur'un dışında kamp kurulmuştu. Naymahaen ordusunu kovduktan sonra Petur'da zafer turu yapmak yerine şehrin dışında kamp kurmak, ilginçti. Herhalde geri saldırı yapılmaması içindi. Ztinlileri anlamak zordu. Belki de barış anlaşmasından sonra Petur'da zafer turu yapacaktı. Her neyse, bu beni ilgilendirmiyordu. Beni üzen şey, Petur'u kaybetmekti. Naymahaen'in kalbi olan bu şehir, Ztin'in eline geçmişti. Tanrım! Bugünleri göreceğime gözlerime mil çekilseydi, daha iyi olurdu. Korkunçtu, çok korkunçtu.

Çadırının önüne gelmiştik. İçeri itilivermiştim. Sözde ayağım tökezleyecek, boyun eğerek girecektim. Dahou'ya boyun eğerek gireceğime, yere düşerdim daha iyiydi. Bilerek yere düştüm, yerdeki kilime yapışmış oldum. Başımı kaldırıp baktığımda dikkatle bana bakan gözleri gördüm. Dahou taht gibi divanında oturmuştu. Üstünde buz mavisi zırhı vardı, zırhının göğüs kısmında alev püsküren ejderhayı görüyordum. Siyah saçlarını toplamıştı, alnında ipek mavi kurdele vardı. Amcası Seojin sağ tarafındaydı. Gri zırh giymişti. Yaşına rağmen dinç gözüküyordu. Ayağa kalktım, gülümsedim.

Gazap Tanrısı'nın ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin