2.0 Prolog ✾

353 37 107
                                    

Bölüm Şarkısı: Lana Del Rey - Born To Die

Yayınlanma Tarihi:10.04.2021  (00:03)

Tyber'in kalbi hızla atıyordu, elleri ise titrer haldeydi. Bildiği tek şey bunu yapması gerektiğiydi. Karısı da böyle düşünüyordu, onu desteklemişti. Büyük dedesi Oztavin'in lanetinden kurtulmaları lazımdı, Saevthas'daki rahip bunu söylemişti. Hanedanlarının sonunun gelmesini istemiyordu. Taht ve taç umurunda değildi onun. Ülkesi için çabalamak yetiyordu. Gerçek bir hükümdarın kral olarak çağrılmasına gerek yoktu, kalplerin hükümdarı olması yeterdi. Buna inanıyordu, bunu savunuyordu. Annesinin kardeşini seçmesine bundan dolayı karışmamıştı. Tyber kalplerin hükümdarı olacaktı Azamet ise Lussamus'un. Aradaki fark bu kadar basitti.

Sonunda gelmişti buluşacakları yere. Azamet'in dikkatini çekmemek için çocukları ve eşiyle Janeu'ya çekilmişti, minik kızı burada doğmuştu. Aklına o gelince gülümsedi. Minik sarı saçları, porselen teni. Yumuk yumuk elleri ne kadar sevimli gelmişti. Çok sevmişti minik kızını. Ona öğreteceği şeyler için sabırsızdı. Büyük kızı Nesenni gibi olmayacağına inanıyordu, daha asi olacaktı. Böyle düşünmesinin nedeni ağıt çığlıklarıydı. Ah, tatlı kızım! Seni öyle çok seveceğim ki sevgimle şımaracaksın, başka bir Cupuer olacaksın buna inanıyorum dedi sessizce. Karşısındaki harabe köşke baktı.

İki katlı köşkün pencerelerinin camları kırık, çerçevelerinin boyası döküktü. Gerçi ahşap yapının boyası dökülürken ilk katında duvarı saran sarmaşık çürüktü. Uğursuzluğu hissetmişti, içinden bir ses geri dön diyordu. Buradaki insanlara bulaşmaması gerektiğini anlamıştı. Arkasını döndü, tam atına binecek iken Prens Tyber sesini duydu. Ses sakin olsa bile emredici tonu Tyber'in olduğu yerde kalmasını sağladı. Ona baktığında Saevthas'ta tanıştığı rahip değildi, farklı birisiydi. Beyaz giyimliydi, kahverengi saçları tek örgüyle toplanmıştı. Kusursuz güzelliği vardı, insanın oturup izleyesi geliyordu. Diğer büyücü de bunun gibiydi. Sadece sesi değil, duruşu bile Tyber'i orada kalmaya ikna etmişti.

Büyücü verandanın ahşap basamaklarından inmişti, gel demesiyle Tyber atını ağaca bağladı ve onun yanına gitti. Hiçbir itirazı yoktu. Kendisinin bir prens olduğunu, bu adamdan üstün olduğunu unutmuştu. Aklındaki tek şey bu adam ne derse onu yapmaktı. Karşısına geldiğinde rahip "Geleceğini biliyorduk, Tyber. Gazap'ın Oğlu söyledi. Fakat seni karşılayacak kişi o değil, benim. Kül Tanrıçası'nın Oğlu veya Kül'ün Oğlu." dedi.

Tyber "Neden Gazap'ın Oğlu ile tanıştım?" dedi kuşkuyla. Bu adama direnmeye çabalıyor, kendisini kontrol etmesini istemiyordu.

"İçimizde Gazap Tanrısı gibi en olgun olan ve insanlar arasına rahatça karışabilen kişi o. Fakat senin çocuklarınla bağlantılı olan kişi benim. Senin çocukların, benim de çocuklarım."

"Çocuklarım mı?"

Gülümseyerek "Bir çocuğun daha olacak, bir oğlan." dedi. Bu haber karşısında Tyber ne diyeceğini bilemedi, karşısındakilerin bir rahipten öte olduğunu düşündü. Hatta büyücüden de ötelerdi."Lussamus'un kaderini değiştirecek bir oğlun olacak tıpkı kızın gibi."

"Çok güzel bir haber. Ne diyeceğimi bilemiyorum."

"Hadi, benimle gelin." dedi ve içeri girdiler.

İçerisi Tyber'i ürpetmişti aynı zamanda hayran kalmıştı. Buradaki insanların insanüstü güzelliği karşısında Tyber kendisini değersiz ve çirkin bulmuştu. Ne diyeceğini bilememiş, ne yapacağını kestirememişti. Hangisini oturup izleseydi, bilmiyordu. Kırmızılar içindeki siyah saçlı kadını mı, maviler içinde olan sarı saçlı kadını mı? Belki de Gazap'ın Oğlu olanı izlemeliydi. Ağızlarından çıkan her kelimeyi uygulamalıydı. Bu koşulsuz bağlılığı sağlamakta hiç kuşku duymuyordu. Prens olduğunu unutmuştu, burada hizmet için vardı. Bunu hissediyor, bunu kabul ediyordu.

Gazap Tanrısı'nın ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin