5.1-2

385 41 7
                                    

Melodi, vücudunu geri çekip çocuğun kafasına yavaşça vurdu. "Benden artık nefret etmiyorsun değil mi?" Çocuk gülümseyerek kafasını iki yana sallandı. "Sana pek bayıldığım söylenemez. Ama hayatımızda olduğun için şanslıyız. Sonuçta Dünyaca ünlü bir şarkıcısın malum." Elindeki şemsiyeyi ona verdi. "Yağmur tekrar başlayabilir, sende kalsın."

Genç kız, şemsiyeyi aldıktan sonra parmak ucunda yükselip çocuğun saçlarını karıştırdı. "Gerçekten aptalsın Henry." Çocuk, ikinci defa adını ondan duymanın şaşkınlığını yaşarken metro geldi ve gürültüyle kapıları açıldı. Melodi, büyük bir adımla metroya bindi ve hareket edene kadar çocuğa el salladı. Duraktan uzaklaştıklarında oldukça fazla olan boş koltuklardan birine oturdu ve başını cama yaslamadan önce Edd'e yola çıktığını haber verdi. Kulaklıklarını kulağını taktıktan sonra bugün yaşadıklarını düşünürken ortamdan soyutlandı. Onun fotoğrafını çeken ve onun hakkında konuşan iki kızı hiç fark etmedi bile.

Yarım saatin sonunda ineceği durağa yaklaştığı için ayağa kalktı ve metronun durmasını ve kapıların açılmasını bekledi. Metro durup kapıları açıldığında; inip merdivenlerin olduğu tarafa döndü. Uzun, yürüyen merdivenler yerine çok basamaklı merdivenlerden çıkmayı seçti. Her basamakta üzerindeki kara bulutlardan ve duygusallıktan kurtulmaya çalıştı. Onu böyle gören herkes sebebini soracaktı ve onun anlatacak gücü hiç yoktu. Ayrıca bugün yaşadıklarının sadece kendisi ve günlüğü arasında kalmasını istiyordu. Sonunda ayağı merdiven basamağı yerine kaldırıma bastığında derin bir nefes aldı ve suratına "ben iyiyim" maskesini yerleştirdi. Bu sırada saçlarını ıslatan bir damlanın ardından gökyüzünden bir sürü yağmur damlası düşmeye başladı. Elindeki şemsiyeyi hatırlayıp altına saklanana kadar saçları ıslanmıştı bile. Biraz bekledikten sonra hemen önüne bir araba yanaştı. Arabanın yolcu koltuğu tarafındaki cam açıldığında ona gülümseyen Eddy'i gördü. Hızlı hareketlerle şemsiyeyi kapatıp, arabanın kapısını açtı ve bindi. Isıtıcıdan yüzüne vuran sıcaklıkla ne kadar üşüdüğünü fark etti.

Eddy, Melodi'nin soğuktan kızaran burnunu ve ellerini gördüğünde mahcup bir şekilde ona baktı. "Edd'in son dakika bir işi çıktı. O yüzden yola birazcık geç çıktım. Üşümene sebep olduğum için özür dilerim Mel." Melodi, ona anlayışlı bakışları ve gülümsemesi ile sorun olmadığını belirtirken telefonu çaldı. Telefonunu açtığında ikizinin sinirle mırıldanmasını duydu. "Merak etmene gerek yok. Melodi yanımda."

"Onu verir misin Eddy?"

Elindeki telefonu Melodi'ye verdi. "Seni istiyor." Elinden alan telefonla sola doğru sinyal verip yanaştığı yerden yola çıktı.

"Efendim Oppa?"

"Mel, Eddy'e ihtiyacın olan her şeyi verdim. İlk önce sosisliyi ye. Daha sonra diğerlerini halledersin zaten."

Melodi, ister istemez kaşlarını çattı. "Bir yere mi gideceğim Oppa?" Aklına gelen planla alnına vurdu. "Bangtan'ın konserini unuttum ki ben. Oppa, kıyafetlerimin uygun olduğunu sanmıyorum. Ayrıca makyajımda bozuldu."

Edd, güldü. "Miniğim öncelikle sakin olmalısın. Jess, sabah seni gizlice çekmiş. Dolayısıyla bana giydiğin kıyafetin fotoğrafını gösterdi. Kıyafetler gayet güzel. Ben, senin üşümeni engelleyecek olan kıyafetleri ayarladım ve Eddy'e verdim. Ayrıca makyajının durumunu da tahmin ettim diyelim. Çantanın içinde makyaj çantanı koydum. İçin rahat olsun hazırlanmak için vaktin de var. Bütün üyeleri sırayla oldukları yerlerden alacaksınız. Haneul'un olduğu yere gelene kadar hazırlanırsın."

Melodi'nin bu düşünceli hareketle, üzerinden hâlâ atamamış olduğu duygusallıkla beraber gözleri doldu. "Teşekkür ederim Oppa."

"Bangtan'ın kulisine uğramayı unutma. Rap Line, özellikle seni görmek istediklerini ilettiler."

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin