Melodi, sırtını koltuğa dayamış ayaklarını uzatmıştı. Bir elinde kağıtları tutuyordu. Diğer eli ise göbeğine kafasını koyup uyuyan Mark'ın saçlarındaydı.
Haneul, ise L şeklindeki koltuğun diğer tarafında bacaklarını kendine çekmiş ağzı açık uyuyordu.
Kaey ise yerde koltuğun tam karşısına oturmuş onları izliyordu. Melodi'nin anlattığına göre kısa ama zor bir süreç onları bekliyordu. Hiçbir kötü yorum almayacaklarını düşünüyorsa hepsi sınırlarını zorlayacaktı. Yüksek notalara çıkacak, hızlı rap yapacaklardı. Kusursuz ve onlarla birlikte herkesin nefesini kesecek bir koreografi hazırlayacaklardı. Gözlerini kapattı. Dördünün yorgunluktan, izleyenlerin memnuniyetten nefesinin kesildiği bir an canlandı zihninde. Şarkı bittikten sonra hızlı ve kesik nefeslerini duydu. Herkesin onları ayakta alkışladığını, ellerinin bir suru ödülle dolu olduğunu gördü. Hemen sonra Başkan'ın odasında olduklarını düşündü. Başkan, onlara artık BTS'in ön grubu olmayacaklarını ve Asya turu yapacaklarını söylüyordu. Gülümseyerek gözlerini açtı Kaey.
Ayağa kalkıp Haneul'u kucağına alıp yatağına yatırdı. Yerde duran peluş fili yanına koyup kızın sarılmasını izledi. Haneul, fillere bayılırdı. Fillerin vücutlarının, zihinlerinin her şeylerinin kutsal olduğunu düşünürdü. Çoğu eşyasında fil figürü vardı. Eve de bir sürü fil biblosu yerleştirmişti. Onların enerjilerine inanıyordu. Salona dönüp Melodi'yi kucakladı bu sefer. Kızı hafifçe kaldırdığı dizine bırakıp serbest kalan eliyle yavaşça odanın kapısını açtı. Omzuyla kapıyı geçebilecekleri kadar ittirip odaya girdi. Birleştirdikleri iki yatağın tam ortasına bırakıp üstünü örttü. Odadan sessizce çıktı. Kapıyı kapatacaktı ki Melodi birden bağırdı. Hızlıca yanına gitti.
"Anneannem, anneanne."
Kollarından tutup sakinleştirmeye çalıştı. Ama kız saçlarını tutup çekmeye başlamıştı bile. Kalkıp etrafa bakındı.
"Mel, ne arıyorsun?"
"Telefon."
"Mel, seni anlamıyorum." Söylediği kelimenin ne olduğunu çözmeye çalıştı. Sonra telefonunu uzattı kıza. "Bunu mu arıyorsun?"
Telefonu alıp hemen annesinin numarasını çevirdi. İçinden bildiği duaların hepsini okuyordu. "Anne aç hadi." Çağrı sonlanınca tekrar tekrar aradı. Annesi dördüncü arayışında açtı.
"Kaey?"
"Anne hemen anneannemin yanına git."
"Melodi, anneannen uyuyordur. O seni sonra arar konuşursunuz."
"Anne sana anneannemin yanına git diyorum. Anahtarı al ve çık. Kapıyı sessizce açarsan uyanmazlar."
"Kızım gecenin bu saatinde gidilir mi?"
"Anne!"
"Tamam tamam, çıkıyorum. Neler olduğunu anlatır mısın artık?"
"Rüya hayır kabus gördüm. Anneannem ölüy..." Annesi çığlık atınca Melodi'nin ağlaması şiddetlendi. "Anneannem iyi mi?"
"Ben telefonu şimdi kapatıyorum. Merak etme tamam mı? Ben seni en kısa sürede arayacağım."
Telefonu Kaey'e uzatıp yere çöktü. Başına yanına oturan Kaey'in omzuna yasladı. Bu sırada kameranın onlara döndüğünü hissetti. Bunların hepsini yayınlayacaklarından adı kadar emindi. Biraz önce olanlar daha çok izleyici kazanmak için yapımcılara altın tepside sunulan fırsattı. Yeterince sakinleştiğini düşündüğü için anlatmaya başladı. "Anneannemi gördüm. Küçükken beni götürdüğü parktaki bir bankta oturuyordu. Boğazında en sevdiği fuları vardı. Asla vazgeçemediği parlak gümüş ojeleri sürülüydü tırnaklarına. Rüzgar esince kendimi bildim bile kullandığı parfümünün kokusunu aldım. Yemin ederim ciğerlerime kadar doldu o koku. Rüzgar şiddetlenince her şey uçmaya başladı. Tek anneannemin oturduğu bank ve ben kaldık. Gökyüzünden kan yağmaya başladı. Anneannemin her yeri kandı. Anlattığımda çok anlamsız geliyor ama uyandığımda anneannemin ölmüş olabileceği geldi aklıma."
Saçlarını okşadı. "Mel, geçti. Eminim ki anneannen iyidir."
Kafasını kaldırıp oturduğu yerde dikleşti. "Özür dilerim. Son zamanlarda sizi hep korkutuyorum. Eminim ki bir iki güne toparlanırım."
"Zaman zaman hepimiz zor zamanlar geçiriyoruz. Bize söylediğin şarkı hakkında birkaç sorum var. Akustik olmasındansa Electro House tarzında bir şeyler yapsak daha iyi olmaz mı?" Diyerek konuyu değiştirdi abisi.
Güneşin odayı aydınlatmasını aldırmadan uzun uzun konuştular. Daha sonra birisinin kucağında laptop diğerinin elinde kalem kağıt sırtları soğuk duvara dayalı uyuya kaldılar.
553-25818
*Bölüme uygun ne bir fotoğraf ne bir şarkı bulamadım. Bende son zamanlarda sürekli dinlediğim bir şarkıyı koymak istedim >.<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...