7 Mart
Paris Konseri
Haneul düştüğü için çalışanlardan birinin koluna girmiş sahne altında kulise doğru yürütülüyordu."Canı acıyor görmüyor musunuz? Tekerli sandalye yok mu?" Çalışanlardan olumsuz yanıt alan Melodi öfkeyle bağırdı. "Kucağınıza alın o zaman. Bileği burkulmuş olabilir."
Haneul'u kucağına alan çalışan kulise doğru koştu.
"Mark, Haneul Unnie'nin yanında dur. Doktor dinlenmesi gerektiğini söylerse sahnesine çıkmaması için onu ikna edin."
"Bunu yapması gereken ben değilim. Benim sahnem için hazırlanmam gerekiyor."
Melodi, Mark'a inanamayan gözlerle baktı. "Neler dediğinin farkında mısın?"
"Farkındayım."
Melodi karşılık verecekti ki Kaey yanlarına geldi. "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? Tartışmanın ne yeri ne de zamanı. Mark hemen gidip hazırlan. Melodi sende benimle geliyorsun."
Melodi, Kaey'in arkasından giderken "onu tanıyamıyorum" dedi. Mark ise onu duyduğunu söylediğinde Kaey ikisine de bağırdı. "Kesin artık. Melodi, hemen Haneul'un yanına gidiyorsun. Mark sende kulise."
Melodi Haneul'un yanına oturduğunda Jess yüz ifadesiyle durumun iyi olmadığını söyledikten sonra Mark'ın yanına gitmek için odadan çıktı.
Koltukta yatan ablasının koluna dokundu yavaşça. "Unnie, canın acıyor mu?"
Haneul cevap vermedi. Doktor, Haneul yerine cevap verdi. "Bileği burkulmuş. Bugün için hazırladığı dansı yapmasına izin verebileceğimi sanmıyorum Melodi-ssi."
"Doktorlarımızın bizim adımıza karar verebildiğini bilmiyordum. Bugün sahneye çıkıp o dansı yapacağım. Hiçbiriniz buna karışamazsınız."
"Haneul Unnie, başka bir konserde yaparsın. Diğer sahnelerinden vokal olanla bunun yerini değiştirsek olmaz mı? Sahneye böyle çıkmana izin veremem. Bileğinin daha kötü olmasını istemiyorum. Ne olur bizi dinle."
Haneul sinirle ayağa kalktı. "Sen kim oluyorsun?"
Melodi, şaşkınlıkla cevap verdi. "Anlamadım Unnie."
"Diyorum ki sen kim oluyorsun da bana sahnem hakkında fikirler veriyorsun?"
"Unnie, canının daha fazla yanmasını istemiyorum. Lütfen oturur musun?" Oturduğu yerden ablasının koluna doğru uzandı.
Haneul, kolunu tutan eli sertçe itti. "Sen kimsin ya?"
"Unnie, ne ima ettiğini gerçekten anlamıyorum. Senin iyiliğini istediğimi görmüyor musun? Neden böyle yapıyorsun?"
"Çünkü senden bıktım. Anlıyor musun beni?" diye bağırmasıyla Melodi oturduğu yerde sıçradı. Çalışanlar ise daha önce böyle bir şey görmedikleri ve şahit olmadıkları için şaşkınlıkla bakıyorlardı. Kameraman ise istemeyerek, sırf zorunluluktan onları çekiyordu. Bunların paylaşılmasını hiç istemezdi. İnsanların bunu izlemesini hiç istemezdi ama şirkete göndermek zorundaydı. Şirketin özenle seçtiği sahnelerden biri olacak ve belgesel filmine koyulacaktı ve hiçbir şeyin gözüktüğü gibi olmadığı oldukça açık bir şekilde izleyenlere sunulacaktı.
"Unnie, acıdan söylediklerinin farkında olmadığını biliyorum ama ileri gidiyorsun."
Haneul, Melodi'ye doğru atıldığında odaya yeni gelen Kaey koşarak aralarına girdi. "Yah! Ne yapıyorsunuz?"
Kaey, bir kere bile olsun onlara bağırmamıştı, bağırmazdı. Nasıl şimdi bağırmıştı? Haneul titreyen sesiyle "Ona sor Oppa." Diyebildi sadece. Abisi neden ona bağırmıştı ki? Artık o da mı onu sevmiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...