Sahnemiz iki bölümden oluşuyordu. İlk bölüm şu zamana kadar yaptığımız koreografilerimizden en beğenilenleri birleştirmiş yeni bir koreografi oluşturmuştuk. 2.bölüm ise yakın zamanda çıkaracağımız albümün konusunu anlatan bir koreografi hazırlamıştık. En son çıkarttığımız albümde Kaey, diğer albümlerde yaptığımız gibi taş kağıt makas oynayarak ana karakter seçilmişti. Fakat benim dışımda herkesin aldığı kararla bu sefer ana karakter ben seçilmiştim. Bu yüzden hazırladığımız koreografide benim rolüm çok fazlaydı ve bu beni oldukça geriyordu.
İlk bölümün bitmesiyle bütün ışıklar kapandı. Hepimiz sahnedeki yerimizi almak için hızlı hareket ediyorduk. Sahnenin sağ ucuna geçip yere oturdum. Performansın bir kısmında ağlamam gerektiğinden spot ışığı benim üzerime tutulunca gözlerimi ışığa doğru yönelttim. Tıpkı çalan şarkı gibi sakince ayağımdaki topuklu ayakkabılarımı çıkartıp çok kısa bir sürede yara bantlarıyla süslenmiş ayak parmaklarıma baktım. Ayağa kalkmamla beraber sağ kolum yukarı doğru havalandı. Parmak ucumda yürüyerek yerde oturan Haneul'un yanına gittim.
Bir önceki albümümüzde ne olursa olsun yanında durmak istediğimiz hatta canımızı bile verebileceğimiz insanların, onları iyileştirdikten sonra bizi terk etmelerinden bahsediyorduk. Bu albümümüz ise güçlü kalamadığımız, yalnız hissettiğimiz, psikolojik çöküşte olduğumuz zamanlar ile ilgiliydi. Dördümüzde hayatımızın bir kısmında terk edilmiş ve yalnız bırakılmıştık. Kaey, abisinin ona ve ailesine sırtını dönmesiyle 19 yaşında tanışmıştı yalnızlıkla. Haneul, güzellik yarışmalarına katılmak istemediğini söylediğinde annesi tarafından yatılı okula yerleştirilmiş, 8 yaşında yalnızlıkla baş etmeye çalışmıştı. Mark, babası tarafından ablasından uzaklaştırılmış çocukluğu boyunca etrafındaki herkese zarar vereceğini düşünüp kendini insanlardan uzaklaştırmıştı. Bense, o gece evden çıkıp bir daha geri dönmeyecek adamın arkasından koşa koşa giden annemi, bütün gece soğuk, karanlık evimizde beklerken yalnızlıkla tanışmıştım.
Haneul'un öne doğru eğik başını çenesinden tutup kaldırdım ve ona sıkıca sarıldım ve saçımda takılı olan parlak tokayı onun saçına taktım. Haneul gülümsedi ben gülümsedim. Şarkı hızlanmaya başladı o kalktı, sahneden inmek için merdivenlere yöneldiğinde yüzümdeki gülümseme soldu. Ayağa kalkıp yapmam gereken dans hareketlerini yaptım. Hafifçe kaldırdığım elime bakarak etrafımda döndüm.
Kaey'in durduğu kısma geçtim. Yüzündeki makyajı görünce performanstan sonra makyözümüzü tebrik etmem gerektiğini kafamda bir yere yazdım. Sahte kan akan kaşını öptüm. Tıpkı küçük çocuklar düştüğünde annelerinin onları öpmeleri gibi. Kanayan dizinin annen tarafından öpülüp iyileşmesi nasıl bir histi? Annem hiçbir zaman sihirli dudaklarını kanayan yarama dokundurmamıştı. Kaey'in saçlarını elimle düzelttikten sonra ona gülümsedim. Gülümsememe karşılık verdikten sonra tıpkı Haneul gibi sahneyi terk etti. Gözümden akan yaşları sildikten sonra tekrar dans etmeye başladım.
Şarkı hızlanmaya başladığında Mark'ın yanına gitmem gerektiğini hatırladım. Sağ bacağımı öne sol bacağımı ise arkaya doğru kaldırıp ileri doğru zıpladım. Bu sırada sağ ayağımı yere yamuk bastığım için acıyla yere kapaklandım. Mark'ın bana doğru yönelmesiyle sadece onun görebileceği şekilde elimi iki yana salladım. Yanıma gelirse performansı mahvederdi. Yerde sürünerek Mark'ın yanına gittim. Benim gelmemle üzerine ışık tutuldu. Boynumdaki fuları çıkartıp kanlar akan koluna sardım. Göz göze geldiğimizde "iyiyim" diye fısıldadım. Şarkının son kez hızlanmasıyla diğerleri gibi o da gitti.
Seyircilere doğru baktım. Performansın başında saçlarım parıl parıl parlayan güzel bir tokayla sıkıca toplanmıştı. Şimdi ise dağınık bir şekilde yüzümün iki yanından dökülüyordu. Ağladığımda akması için simsiyah sürülen eyeliner ağlamam gerektiğinden daha fazla ağladığım için büyük ihtimalle bütün yüzümü boyamıştı. Ayağa kalkıp son kez dönmem gerekiyordu. Kenarda bana endişeyle bakan grup üyelerimi daha da endişelendirmemek için ayağa kalkıp dansın son hareketini yapmamla şarkı bitti. Işıkların kapatılmasıyla kendimi yere bıraktım.
Luck'ın adımı bağırmasıyla gülümsedim. İyi ya da kötü başarmıştım. Jess görevlilere ışıkları açmamaları için komut veriyor bir yandan da abilerimi tutmaya çalışıyordu. Edd oppa kalkamayacağımı fark ettiğinde koşarak yanıma gelip beni kucağına aldı. Aynı hızla kulisimize giden koridorun kapısından geçti. Saçlarımı okşayıp yanağıma kocaman öpücük kondurdu.
"Harikaydın. Bütün idoller performansınızı ağzı açık izledi."
Sadece gülümseyip kollarımı daha sıkı sardım iri vücuduna.
584-25419
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...