14 Temmuz
Genç adam, iş seyahati için Seul'e gelen babasının yurtlarında ki koltuğa oturmasını izledi.Babası, üzerinde ki eşofmanı gösterirken "Nasıl olmuşum oğlum?" diye sordu.
Jungkook, "Benim eşofmanın nasıl sana daha fazla yakışabilir baba?" diye cevap verirken dudağının ucuyla gülümsedi.
"Yemek yerken ara sıra dalıp gittiğini fark ettim. Aklını meşgul eden düşünceleri benimle paylaşmak ister misin?"
Jungkook'un gülümsemesi daha çok büyüdü. "Baba, ben uzak durmam gereken birisine aşık oldum. Ve fark ettim ki aslında 17 yaşından beri ona karşı içimde hep bir şeyler varmış. İçinde olduğumuz karmakarışık idol dünyası sayesinde bu hisleri o kadar çok bastırmışım ki hiçbir şeyin farkında değilmişim." Konuşmaya devam ettikçe gülümsemesi soldu. "Ama o her şeyin farkındaymış baba. Yıllarca hislerini gizlemek için acılar çekmiş. Sanki savaştığı bir sürü zorluk yokmuş gibi birde yasak olduğunu düşündüğü hisleriyle savaşmış." Başını geriye doğru eğdi ve koltuğa yasladı. "Bencillik yapmamız gerektiğini bana anlatırken gittim öptüm kızı. O an yakalanma ihtimalimiz aklımın ucundan bile geçmedi hiç. Birkaç gün sonra gizlice çekilen fotoğraflarımız her yere yayıldı. Ben sadece sözel olarak linçlenirken hayran olduklarını iddia eden insanlar Melodi'ye fiziksel linç girişiminde bile bulundular." Başını tekrar dikleştirdi. "Ona yumurta fırlattılar. İnsanlar nasıl bu kadar acımasız olabiliyor? Çok küçük, masum bir öpücük yüzünden bunları hak etmedi. Hele ki başka bir ülkeye sürülmeyi..."
Adam, koltuğun ucundan kalkıp oğlunun yanına oturdu. "Bunların hepsini medyada paylaşıldığı kadarıyla annenle takip ettik. Aklından geçenleri tahmin edebiliyorum. Melodi, ceza aldığı için kendini suçluyorsun. Bir nebze suçlu da olabilirsin Jungkook-ah. Bütün ihtimalleri göz önünde bulundurarak daha dikkatli davranmalıydın. Ama bütün bunlar oldu ve geçmişte kaldı. Şu anda gelecek için neler yapman gerektiğini düşünmelisin. Çünkü hissettiğin bu güzel duyguların hiçbiri yasak değil. Bunlar hayatı yaşamaya değer kılan heyecanlar oğlum."
Kendisine tebessüm eden babasına baktı. "O, babasının bile sevmediği bir kız çocuğu olduğunu düşünüyor. Ve 3 gün önce şu anda saklandığı evin banyosunda bileğini kesti." Babasının bir anda değişen yüz ifadesiyle birlikte gözleri yaşlarla doldu. "Onu sevdiğimi, ona nasıl hissettireceğimi bilmiyorum ki ben. Annem gibi o da... Yaralı bir kadını nasıl iyileştireceğim ben? Şu anda beni görmek bile istemiyor."
Yıllardır eşinin acısını sarmaya çalışan adam yorgun bakışlarla, oğlunun yaşlardan dolayı ışıldayan gözlerine baktı. "Babası tarafından sevilmemiş bir kızı nasıl seversin Jungkook-ah? Bu sorunun cevabı kalbinde saklı."
"Sen nasıl sevdin baba?"
"Annenin başını dizime yatırdım, saçlarını okşadım. Elinden tutup onu lunaparka götürdüm, pamuk şeker aldım. Babasıyla yapmak istediği şeyleri yapmasına yardımcı oldum. Ona, aile oldum Jungkook-ah. Çünkü babası tarafından sevilmemiş kız çocuklarının tek istediği şey aile olmaktır. Çünkü ailede herkesin birbirini seveceğine inanırlar."
"Onun yanına gidemeden bunları nasıl yapacağım ki?"
Babası omzunu silkti. "Bilmiyorum oğlum. Melodi'yi sen tanıyorsun ben değil."
Jungkook, Melodi'yi mutlu edebilecek şeyleri düşünürken küçük çocuklar gibi babasının omzuna sığındı. Bu sırada genç kız ise Psikolog'la görüşmesini bitirmiş tek başına parka gitmişti. Hava, Temmuz ayında olmalarına rağmen karanlık ve soğuktu. Bankta otururken bacaklarını kendine doğru çekip kollarını sardı ve bir süre ağladı. Boş boş oturup kendisine gökyüzünü izlettiren herkese kırgındı. Genç adamın onu mutlu etmek için düşünceleri arasında kaybolduğundan habersiz bir şekilde gözyaşları yanaklarını ıslatmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...