Elimdeki kitapları dikkatli bir şekilde koliye koyduktan sonra Jess'e bir şeyler anlatan Mark'a döndüm.
"Jess, taşınmasak olmaz mı? Bizim ne işimiz var 4 odalı bir evde. Hem bizim grupta kimse tek başına kalamıyor değil mi Mel?"
"Evet, kalamıyoruz." Mark dışında hepimiz tek başımıza kalabiliyorduk. Gerçi Haneul'da Kaey'le aynı odada kalmaya alıştığı için tek başınayken uyuyakalması uzun sürüyordu. Ama benim ve Kaey için tek başına kalmak altın tepside sunulan bir hediyeydi.
"Mark, o oda benim için."
"Ne dedin noona?"
Mark'ın kafasına sertçe vurdu. "Noona deme bana."
"Ne dedin Jess?"
"Bende sizinle kalacağım işte. Annem ve babam başımın çaresine bakacak yaşta olduğumu söyleyip beni evden attı. Daha sonra huzurlu emekli yılları geçirmek için İngiltere'ye geri döndüler. 2 hafta en yakın arkadaşımda kaldım. Bilin bakalım ne oldu? Oradan da atıldım. Bende Bang Pd-nim'den rica ettim. O da sizinle kalmama izin verdi. Ama rahatsız olursanız Bang Pd-nim'le konuşur başka bir yer ayarlamasını isterim."
"Melodi'yle aynı odada kalmama izin verecek misiniz?"
"Kiminle kalmak istiyorsan kalabilirsin."
"Melodi'yle uyumama bir şey demeyecek misin?"
"Kiminle uyumak istiyorsan uyuyabilirsin Mark."
Mark omuzlarını silkti. "Eşyaları toplamamıza yardım edersen bizimle kalabilirsin."
"Gerçekten mi?"
Mark'ın yanına gidip karşımızda duran Jess'e gülümsedim. "Çoğunlukla pratikten geç saatte döneriz. Tatil günlerimiz çok fazla olmasa da olduğunda kimse odasından çıkmaz, bütün gün uyur ya da işlerimizi hallederiz. Sana uzun alışveriş listesi veririz, aldığında da hiçbirini yemeyiz çünkü ya unutuyoruz ya da vaktimiz olmuyor. Sık sık banyo için tartışırız. Nerede olursak olalım Mark'a bağırır ve seni utandırırım. Eğer pembe renkte kıyafetlerin varsa Haneul, hepsini alacaktır. Daha bir sürü şey var. Bunların hepsini yapabileceğini ve bize dayanabileceğini düşünüyorsan elbette bizimle kalabilirsin."
"Bana yardım edeceksin değil mi?"
"Tabii ki ederim."
Gülümsedi ve kollarını genişte iki yana açtı. "Yeni ev arkadaşınıza merhaba deyin veletler."
Mark gidip sarıldı. "Ve yeni menajerimize."
Haenul'de koştu. "Ve yeni pembe kıyafetlere."
Kenarda duran Kaey'i kolundan çekip sarılma törenimize eşlik etmesini sağladım. "Ve ailemizin yeni üyesine." Sarılmamız bittiğinde herkes kendi odasına gitmiş eşyalarını toplamaya deva etmişti. Jess'de salondaki eşyaları toplayarak bize yardım ediyordu. İçimden bir ses çok iyi anlaşacağımızı ve onun bizi çok seveceğini söylüyordu. Umarım öyle olurdu. Yerlere attığımız not kağıtlarını inceleyip anlamlı olanları elimdeki dosyaya, odanın her köşesinde oluşan kitap, manga ve defter yığınlarını da toplayıp koliye koydum. Bağdaş kurup sırtımı duvara dayadım. Uzun masamız, ekipmanlarımız ve yataklar yeni eve gitmiş yerleştirilmişti bile. Odada sadece ben, koli ve Mark vardı. Yanıma oturup kafasını omzuma koydu.
"Yeni ev neredeymiş biliyor musun Mel?"
"Neredeymiş?"
"Yeni evimiz üst kattaymış."
Kısa bir süre sessizlik oldu. Sessizliği kahkahalarımız böldü. Bizim sesimize gelen odaya Haneul geldi."Yeni evimiz BTS'in katındaymış." Biz bu siteden ayrılacağız diye üzülmüş ve Jess'e yalvarmıştık. Hiçbirimizin aklına gelmemişti evin nerede olduğunu sormak. Birde suratlarımız asık eşyaları kolilere koyuyor, dönüp dönüp eve bakıyorduk.
"Onların karşısındaki daireye taşınıyormuşuz. Neyse siz şimdi evi boş verin ben acıktım. Ne sipariş edelim? Pizza mi hamburger mi ya da ramen mi yesek acaba? Yok, hepsini yesek daha iyi olur galiba. Ben pizza ve hamburgerleri sipariş ederken sizde ramenleri yapın."
Hala oturduğumu görünce kolumdan çekip beni ayağa kaldırdı.
"Sana acıktım diyorum. Biraz daha aç kalırsam neler olacağını biliyorsun değil mi? Açlıktan çıldırmadan önce hemen ramenleri hazırla." Elini göbeğine koydu. "Ya şimdi fark ettim de ben çok acıkmışım."
527-81218
-Mark-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...