10 Mart
New YorkMelodi gözlerini yavaşça açıp bakışlarını otel odasının tavanına dikti. Dün konserden sonra doktor ağrıları için ağrı kesici ve kas gevşetici iğne vurmuştu. Dolayısıyla şuan da vücudunda hiçbir ağrı hissetmiyordu. Uçağa binip koltuğa oturduktan sonrası ile ilgili hiçbir şey hatırlamadığını fark etti. İğnelerin etkisiyle fazlasıyla uyuşmuş olmalıydı. Havaalanından nasıl çıkartmışlardı onu? Odaya nasıl gelmişti? Büyük ihtimalle Edd Oppa odaya kadar taşımıştır diye düşündü. Havaalanı görüntülerine bakmak için sosyal medyaya girdi. Fakat New York havaalanında çekilen görüntülerde hiçbir şekilde kendisini göremedi. Bu sefer arama motoruna kendi adını yazıp arattı. Dün gece havaalanına gelen hayranların da kendisini görmediğini yazdığı yorumlar gördü. Telefonu yatağın üzerine bırakıp banyoya gitmek için ayağa kalktığında odasının kapısı çaldı. Ayaklarını odanın kapısına doğru yönlendirdi. Kapıyı açtığında içeri gülümseyen bir Jess girdi.
"Günaydın, minik veledim." Melodi'nin sadece kafasını salladığını görünce genç kızın omuzlarından tutup bedenini banyoya doğru yönlendirdi. "Elini yüzünü yıkayıp kendine gel. Sonra belgesel için röportaj yapacağız."
Melodi hızlı hızlı sabah rutinini yaptıktan sonra geri odaya geldi. "Belgesel ne Jess?"
Jess, şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. "Dünya turuna çıktığınız için sahne arkası ve günlük hayatlarınız yayınlanmak üzere çekiliyor."
Melodi, "hah" diye mırıldandı. "Anlattıklarının belgesel tanımına uygun olduğunu sanmıyorum Jess. Hem biz Lady Gaga, Rihanna falan mıyız?" Parmaklarıyla tırnak işareti yaparak "belgeselimizi" dedi ve konuşmasına devam etti. "Kim izleyecek Tanrı aşkına? Bu fikri sevmediğimi ve desteklemediğimi toplantıda söylemiştim."
"Sen dışındaki herkes fikri onayladı Mel. Ayrıca kaç haftadır yapılan çekimleri fark etmiyor musun sen?"
Genç kız omuzlarını silkti. "Her zaman çekim yapıyorlar Jess. Görüntülerin ne için kullanılacağını çoğu zaman bilmiyoruz." Menajerinin kafa salladığını görünce güldü. "Saçım ve makyajım yapılacak mı?"
"Kızlar birazdan burada olur." Melodi'nin yüzü düşünce dudaklarının kenarlarını tutarak yukarı doğru itti. "Her ikisi de abartılı olmayacak merak etme. Sadece ekranda daha iyi gözükmen için birkaç minik dokunuş." Gerçekten de öyle olmuştu. Melodi'nin saçlarına fön çekilmiş, minimum malzemeyle makyaj yapılmıştı.
Ayna karşısındaki tabureden kalkıp tek kişilik koltuğa oturdu. "Çekimin burada olması beni çok mutlu etti." Bir yerlere gidecek gücü olmadığını hissediyordu genç kız.
Kameraman "Hazır mısınız Melodi-ssi" diye sordu. "Hazırım" anlamında kafasını salladı. Kameraman "kayıt" dedikten hemen sonra kameraya doğru baktı genç kız.
"Melodi-ssi şu an ne yapacağımızı biliyor musun?" Jess'in ona böyle hitap etmesine güldü. "Menajerim benimle röportaj tarzında bir konuşma yapacağınızı söyledi Jessie-ssi."
Jess'te güldü. "Menajeriniz doğru söylemiş. Hayranlarınızın merak ettiği soruları cevaplamanızı istiyoruz. Sizden tek ricamız soruları cevaplarken hayranlarınıza dürüst olmanız."
Omzunu silkti. Dürüst olmasına izin vermeleri onun için bir sorun değildi. Çoğu zaman –şirketin engellemediği zamanlar haricinde- Luck'lara gerçekleri söylemeye çalışıyordu.
"Karakterinden biraz bahsedebilir misin?"
Birazcık düşündü. "Sanırım buna net bir cevap veremem. Kendi kişiliğimi nasıl anlatabilirim ki?" Omuzlarını silkti. "Gördüğünüz gibiyim. Melodi'yim işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...