Jess'in kulağıma uyanmam gerektiğini söylemesiyle gözlerimi yavaşça açtım. Kollarımı esnetirken ona gülümsedim. "Günaydın."
Saçlarımı karıştırıp gülümseme karşılık verdi. "Günaydın Minik. Dün tatiliniz nasıl geçti?"
"Bütün gün yattık, muhabbet ettik. Evde hiçbir şey yapmamayı özlemişim." Ayağa kalkıp giysi odamıza giderken arkamdan geliyordu. Odaya girip kapıya kapattığımda pufa oturdu.
"Sizinle vakit geçirmeyi çok isterdim." Şarkının sızdırılması zaten yoğun olan işlerini daha da yoğunlaştırdığı için dün bizimle maalesef vakit geçirememişti.
"Bugünkü planımız nedir? Söz veriyorum seni hiç yormayacağım."
"Teşekkür ederim tatlım. Ama bugün maalesef seninle olamayacağım. Mark'ın bir çekimi var. Biliyorsun ki ben gitmeyince yaramazlık yapıyor. Bu yüzden Edd-ssi'yi istediğin kadar yorabilirsin. Her neyse işimize geri dönelim. Geçen sene televizyonda yayınlanmaya başlayan bir program için çekimin var."
"Kıyafet?"
Dolaptan üç askı çıkartıp bana verdi. Beyaz Polo tişörtün üzerine diğer askıda asılı olan siyah sweatshirtü giydim. Jess, pufun üzerine koyduğum açık renk mom jeani verdi.
"Programın konsepti idolleri şanslı bir hayranla buluşturmak."
"O hayranlar nasıl seçiliyor?"
"Hayranın çevresindeki insanlar başvuruyor. Arkadaşları, aileleri, öğretmenleri..."
Pufa oturup beyaz uzun çorabı giyerken seçilen hayranın fotoğrafına baktım. "Çok tatlı bir kız." Fotoğrafa daha dikkatli baktığımda kötü zamanlar geçirdiğini hissettim. "Kim başvuru yapmış?"
"Annesi."
"Ses tonun annesinin bir şeyi olduğunu söylüyor."
"Annesi kalın bağırsak kanseri. Bu kanser kendini son evrede belli eden bir kanser olduğu için şu anda zor bir süreçten geçiyorlarmış. Yeeun, lise sona gidiyor. Devamını arabada öğrenirsin. Geç kalmanı istemiyorum."
Kafamla onu onaylayıp giysi odasından çıktım. Jess elinde tuttuğu montumu bana giydirirken Mark bizim odamızdan çıkınca ona "günaydın" dedim.
Bir şey demeyi bırakın suratıma bile bakmadan banyoya girdiğinde Jess'i sinirlendirmemek için gülümsemeye devam ettim. Mark'a kızmasını ve bütün günü kötü geçirmelerini istemezdim. Hiçbir şey demeden ayakkabılarımı giydim ve Jess'in yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Hemen kapımızın yanında duran asansörün tuşuna bastım.
"İyi şanslar. Seni seviyorum."
Asansöre binerken bende onu sevdiğimi söyledim. Kapı kapanırken Jungkook'un sesini duyunca kapanmaması için tuşa bastım.
Asansöre bindiğinde beni görünce hafifçe gülümsedi. "Günaydın."
Gülümserken ona aramızdaki duvarı ne zaman kırdığını sordum.
"Mark'la hâlâ barışmadınız. Ben de olayı Kaey Hyungtan dinleyince suçlu olanın sen olmadığını fark ettim. Sanırım ikinizin de çok kırgın olması beni sinirlendirdi. Bir daha böyle bir şey yapmamam gerektiğini Yoongi Hyungun sert uyarısı sayesinde fark ettim."
"Suratıma bakmadığın için albümü sana dinletemedim. Herkes dinledi ama yine de dinlemek istersen sana bir kopyasını verebilirim."
"Çok isterim."
Çantamın içindeki küçük cepten flash belleği çıkartıp ona uzattım.
Flash belleği alıp cebine koydu. Beden dilinden "sızan şarkı"hakkında bir şeyler söyleyeceğini açık bir şekilde belirtse de vazgeçti. "Bugün şirkette fazla işim yok. Birlikte dinleyebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...