25 Temmuz
Perdenin arasından sızan güneş ışıklarının yüzüne gelmesiyle rahatsızca gözlerini açtı. Gözlerini açar açmaz yanında yüz üstü uyuyan Jungkook, rahatsızlıkla çatılan kaşlarının gevşemesine neden oldu. Kendi tarafına doğru dönmüş yüzü, kısa bir süre izledikten sonra onun da uyanmasından korkarak yatağın içinden çıktı ve parmak uçlarının üzerinde yavaşça yürüyerek açık kalan perdeyi usulca örttü. Aynı yavaşlık ve sessizlikle yatağa geri döndüğünde yastığını dikleştirerek sırtını yasladı. Komodinin üzerinde duran telefonunu eline aldığında ekran aydınlandı. Saatin 8.10 olduğunu görünce şaşkınlık, bedenini sarmıştı. En son ne zaman bu saatte uyanmıştı? Amerika'dayken bile uykusunu almış bir şekilde uyandığı günler olmamıştı. Bir süre daha sevdiği adamı, izledikten sonra komodinin üzerine geri bıraktığı telefonunu tekrar eline aldı ve Twitter'ın simgesine dokundu. Uygulama hızlıca açılınca ilk gördüğü gönderi Kaey'in gece attığı fotoğraf oldu. Abisinin gülümseyen fotoğrafını görünce özlemle ona baktı. 23 gündür hiçbir şekilde iletişim kurmamışlardı.Parmağını ekranın üzerinde hareket ettirerek Kaey'in gönderinin altına yazdığı yazıyı okudu. "Bugün ailemle pikniğe gittik. Birçok Luck'la karşılaşma fırsatı edindim. Ve sizi bir kez daha özlediğimi fark ettim. Bu gece sizi ve grubumuzu düşünerek uyuyakalacağıma emin olabilirsiniz. Sizi seviyorum." Parmağını, ekranın üzerinde hareket ettirmeye devam etti. Bu sefer karşısına Kaey'in yakın bir zamanda yaptığı röportajdan bir parça çıkmıştı. "Grup üyelerinizle rekabet halinde misiniz?" diye soruyordu muhabir. Kaey, gülümseyerek başını kameraya çevirmişti. "Biz gerçek kardeşleriz, nokta. İyi yaparsam, bu iyi olur. Kardeşlerim iyi yaparsa, bu daha iyi olur." Video bitince uygulamadan çıkıp mesaj uygulamasına girdi ve Kaey'in sohbetine tıkladı. "Abimin çok iyi röportaj yaptığını görünce daha iyi oldum. Seni özledim abi~"
Twitter'a tekrar girip ekranı kaydırmaya devam etti. Kendisiyle ilgili birçok olumlu ve olumsuz gönderiler görmüştü. Ama son gördüğü gönderi onu sinirlendirdi. Gönderinin sahibini engelleyecekti ki hakkında yüzlerce güzel yorum okuduğunu ama bir kötü yorumun onu paramparça ettiğini fark etti. Bu yüzden, tıpkı basın toplantısında yaptığı gibi gücünü kendine kanıtlamak istercesine parmaklarını klavyenin üzerinde gezdirdi. "Merhaba, ben TLC'den Melodi. 3 Temmuz gününden sonra ilk kez bu hesaba giriyorum. Yazdıklarınızı birazcık okudum ve beni merak ettiğinizi, kaybolduğumdan endişelendiğinizi fark ettim. Arada kötü yorumlarda okudum. Negatif yorumlardan güç alarak size yazmaya karar verdim. Kaybolmadım ama iyi de değilim. Kendimi toparlamaya çalıştığım sırada benimle karanlığa sürüklenmemeniz için saklandım bir yerlere. Biliyorsunuz ben bu işi 7 yıldır yapıyorum ve artık yoruldum. Bir noktada, işim artık müzikten daha fazlası oldu. Çoğu zaman "sorun yok" diyordum ama bazen sesleri bastıramıyordum. Mutlu olmak istemediğimden değil... Her ne kadar denesem de kendimi mutlu edemiyordum. Kendimi bunalmış, mahcup ve canı sıkkın hissediyordum. Neden böyle olmak zorundayım ki? Bilmiyorum. İçimde beni aşağıya çeken bir yük varmış gibiydi ve ne yaparsam yapayım kendimi kurtaramıyordum. Yaşamak devamlı süregelen bir kâbusa dönüşmüştü benim için.
İnternette yogayı denememi söylüyorlardı. "Bir yürüyüşe çık, meditasyon yap." Onlara bunun egzersiz veya meditasyonla çözülemeyecek bir şey olduğunu söylemek istiyorum. Bu hayatımın her kısmını etkileyen bir hastalık... Ve bu güne kadar açıklamak için elimden geleni yapsam da, her zaman bu kör tereddütle birlikteydim. Psikoloğum sorardı: "Neden hep üzgünsün?" Bilmediğimi söylüyordum ona. "Bilmiyorum."
Dünyadan, gardımı indirip kontrol edemeyeceğim şeylerden, yargılanmaktan korkuyorum. Bunun adil tarafı nerede? Kendimi bu nefret, utanç ve tiksinti dolu çukura düşerken izlemeyi seviyorum mu sanıyorsunuz? Bu yüzden onları saklıyordum, duvarlar örüyordum. O kadar yüksek ki ne acımı ne de kusurlarımı asla göremezsiniz. Bu karakteri, ben yarattım. Ve o, mükemmel. O, görünmez. Böylelikle iki hayat yaşamaya devam ediyordum. Biri toplum için, biri de gecenin geç saatlerinde ki benim için. Çünkü bu bir problemin olduğunu itiraf etmekten daha kolaydı. Ve asıl problemin bu olduğunu bilmiyordum. Biz, zihinsel sağlığın önemli bir şey olduğunu anlayana kadar çözülmeyecek bir problem... Bu, meğerse birçok hayatı etkileyen şiddetli bir hastalıkmış. Uyanın ve etrafınızda ki sessiz haykırışları dinleyin lütfen. Bu o hiç konuşmayan çocuğun, sürekli yorgun olan adamın, çok duygusal olan kadının, yapmadığım davranışlar için Güney Kore'den uzaklaştırılan benim sessiz haykırışları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...