9.2

106 10 7
                                    

27 Temmuz
Gördüğü rüyaya karışan Henry'nin sesiyle gözlerini usulca açtı. Gözlerini açar açmaz kendisine gülümseyerek bakan çocuk, dudaklarını ufak bir gülümseme ile süslemesine sebep olurken hemen yanında uyuyan Jungkook'un uyanmasından korkarak "Günaydın." diye fısıldadı.

Henry, yere oturarak bağdaş kurdu ve başını yatağa yasladı. "Günaydın."

Melodi, bir abla edasıyla parmaklarını Henry'nin güneşten dolayı daha çok açılan sarı renkli saçlarında gezdirdi. "Heyecanını benimle paylaşmak ister misin?"

Saçlarında gezinen parmakların sihriyle mayışan zihni, Melodi'nin sorusuyla biraz önce ki enerjisine tekrar kavuştu. "Dün internette sörf ekipmanları kiralayabileceğim bir yer buldum. Biraz önce beni aradılar ve dalgaların tam da sörf yapmak için olduğunu söylediler."

"Jungkook'la sörf yapacağınızı bilmiyordum."

Henry, elini hafifçe genç kızın karnına vurdu. "Seninle sörf yapacağız. Jungkook'ta burada mışıl mışıl uyuyacak. Eğer şanslıysak geldiğimizde bizim için kahvaltı hazırlamış olur."

Melodi, ne kadar itiraz ederse etsin Henry'i vazgeçiremeyeceğini bildiğinden ısrar edemedi ve dikkatli bir şekilde yataktan kalktı. "Ben üstümü değiştirirken ihtiyacımız olan eşyaları hazırlar mısın?" Konuşmasını bitirir bitirmez çocuğun yerde ki çantayı havaya kaldırması bir oldu. Dudaklarının üstünü örterek sessizce gülerken Henry'e tekme attı. Ancak çocuk, refleksiyle tekmesinden kurtulup odadan çıkmıştı bile. O da mecburen gardıroptan mayosunu ve rastgele seçtiği kıyafetleri alıp büyük adımlarla katta ki banyoya girdi. Üstünü değiştirdikten sonra katladığı pijamalarını gardıroba geri koydu.

Yatağın etrafında dolaşıp Jungkook'un yanağına öpücük kondurduğunda genç adam gözlerini açtı. "Günaydın."

Jungkook, büyülenmişçesine sevgilisine bakarken son anda işitme duyusunu harekete geçirdi ve kendisine söylenenleri dinledi.

"Henry tarafından zorla dışarı çıkarılıyorum. Uyandığında beni göremeyip endişelenme diye haber vermek istedim."

Dudaklarını büzüp yastığın altından çıkarttığı eliyle gözyaşlarını siliyormuş gibi yaptı. "İlişkimizin üçüncü gününde beni terk mi ediyorsun Mel?"

Melodi şaşırarak "Terk etmiyorum. Sadece 1-2 saatliğine dışarı çıkıyorum." diye savunma yaparken duraksadı. "Bir dakika sen gün mü sayıyorsun?"

"Saatte sayıyorum."

Tam bir şey söyleyecekti ki Henry, sıkıldığını belli eden bir sesle ismini bağırdı. "Bugün Henry aşırı enerjik. Bütün gün bizi rahat bırakmayacakmış gibi duruyor. Bu yüzden biz gelene kadar uyu olur mu?" Jungkook'un yanağına tekrar bir öpücük kondurdu. Genç adamın diğer yanağını çevirmesiyle sol yanağını da öptü. Sonra kendisine bakan gözlerle kesişti gözleri. Badem gözlerin kalbini hızlandırmasıyla genç adamın yüzünün her yerine öpücük kondurdu. Sonra birden durdu.

Jungkook, Melodi'nin utandığını anlayınca hafifçe başını kaldırdı ve dudaklarına öpücük kondurdu. "İyi eğlenceler Melodi'm."

Melodi, bedenini geri çekerken ellerini yüzüne kapattı. "İyi uykular sana da." Jungkook'un kıkırtısıyla saçmaladığını fark ederek evin çıkış kapısına kadar koştu ve Henry gibi bisiklete bindi.

Jungkook, Melodi'nin koşmasına gülmeye devam ederken gözlerini dinginlikle kapattı. Sevdiği kızın kokusuyla sarmalanan yatakta, kısa sürede uyuyakaldı. Bu sırada Henry ve Melodi, bisikletleri sayesinde çoktan okyanusa varmışlardı.

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin