Boynuna sardığı siyah renk şalı çıkartıp benim boynuma sardı sıkıca. "Programlarınız çok yoğun hastalanmamalısın Melodi'm. Konuştuklarımızı unutma sen çok güçlü bir kızsın. Şu sıralar işlerim çok yoğun. Müsait olduğum zamanlarda sana mesaj atarım tamam mı?" Kocaman sarıldı. "Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"
"Ben biliyorum. Sen biliyor musun peki?"
"Bilmez miyim kuzum. Seni çok özleyeceğim. Ne olursa olsun bana kızma tamam mı?"
"Bende seni çok özleyeceğim anneanne ama ben sana ne olursa olsun kızmam ki?"
"Söz ver bana. Kızmayacaksın, üzülmeyeceksin, kendine zarar vermeyeceksin."
"Söz veriyorum anneannem." Neler olacağını bilse söz verir miydi genç kız? Sanmıyorum, kötü şeyler olacağını bilseydi anlamamasına rağmen verdiği sözleri vermezdi. Herkesten, her şeyden vazgeçer, yalnız bırakmazdı anneannesini.
"Sen sözlerini tutan bir kızsın Melodi. Unutma bana söz verdin." Daha da sıkılaştırdı kollarını. Annem çağırınca ayrıldı benden.
Anneme sarıldıktan sonra tekrar anneanneme sarıldım. Dediklerinden pek bir şey anlamamıştım ve bu beni rahatsız etmişti. Ne diye o kadar söz verdirtmişti? Ayrıldıktan sonra gülümsemesine karşılık verdim. Bana arkalarını dönüp gitmelerini izledim. Anneannem bir kez olsun bana bakmamış hızlı hızlı ilerlemişti. Üzüldüğümü belli etmemek için gülümsememi büyüttüm. İki tarafımdaki korumalar eşliğinde hayranlarla selamlaşarak havaalanının çıkışına doğru yürüdüm. Dışarı çıktığımızda yüzüme gelen soğuk hava yüzünden titremiştim. Önüme düşen bir hayranın kalkmasına yardım ettikten sonra arabaya getirmek için giden korumamı bekliyorken üşüdüğümden yanımda kalan korumamın koluna girdim. Çıkış yaptığımdan beri benimlerdi. Genelde onlara "ikiz oppalar" diye seslenirdim. Beni kız kardeşleriymişim gibi korurlardı. Çok üşüdüğümü bildikleri için her zaman paltolarını bana giydirir ısınmamı sağlarlardı. Yanımda oldukları sürece mutlu olmamı sağlarlardı. Güney Kore'ye gelirken çekirdek ailemden uzaklaştığım için çok üzülmüştüm. Ama burada kocaman bir ailem olmuştu. "Edd Oppa, üşüdüm."
"Eddy, şimdi gelir Mel." Paltosunu çıkartıp giymem için yardım etti.
O sırada örülmüş saçımdan geriye doğru çekildim. Şaşkınlıkla elimi saçıma götürüp kurtarmaya çalıştım. Edd oppa, saçımı çeken kızı itip saçımın serbest kalmasını sağladı. Kıza bağırınca durmasını söyledim. Arabamız gelince beni hızlıca arabaya bindirdi. Kapı kapanmadan önce kızın sesini duydum. "Senden nefret ediyorum."
Araba hareket edince durmalarını söyledim. "Mel, yerine oturur musun?"
"Eddy oppa, durur musun? Lütfen!"
"Mel, hemen yerine otur!"
Kapıyı açacağımı fark ettiğinde frene asıldı. Araba durunca hızlıca indim. Kalabalığın içinden kızı çekip aldım. "Bana zarar verdi diye ona zarar veremezsiniz çocuklar. Siz iyi insanlarsınız, lütfen onu incitmeyin." Kızın etrafından hafifçe uzaklaşan hayranlarımıza baktım.
"Hah, beni kurtardığın için her yerde melek olduğun yazacak, bunun için yapıyorsun değil mi?" Tuttuğum kolunu hızlıca çekti. "Sen melek falan değilsin, sen basit bir sürtüksün. Bangtan oppalarımın, hepsiyle flörtleşiyor ve onları ayartmaya çalışıyorsun. Onlar senin gibi birisiyle ilgilenecek insanlar değil, bunu senelerdir anlayamadın mı?"
Ona öyle olmadığını söyleyecektim ama söyleyemeden arabaya bindirildim. Uğuldayan kulaklarımı bir süre titreyen ellerimle kapattım. Neden benim iyi bir insan olduğumu görmek istemiyordu? Ona yardım eden kişi ben olduğum halde neden benden nefret ediyordu? "Şirkete gitmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...