Bangtan'ın sahneye çıkmasıyla çocuklar hayranlarla birlikte bağırdı. Yakında çıkış yapacakları için çok heyecanlılardı. Biraz eğlenmeleri için onları Bangtan'ın her sene düzenlediği Muster etkinliğine getirmiştim. Yanımda oturan Soobin'e baktım. Sahneyi izlemek yerine kardeşlerinin eğlenmelerini yüzünde kocaman bir gülümseme eşliğinde izliyordu. Onun gibi gülümsememi yüzüme yerleştirdikten sonra bana dönmesi için omzuna dokundum. "Biliyor musun Minik Liderim ileride Bangtan Sunbaeler gibi olacaksınız."
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Noona?"
Kafamı aşağı yukarı salladım. "Törenlerde ödül konuşması yaparken bana mesaj yollamayı unutma olur mu?"
"Unutmam Noona." Utandığı için göz temasımızı bozup ellerine baktı.
Bir süre sonra 6 üyede çıkıp solosunu söyledi. 7.üye sahneye çıktığında oturduğum yerde heyecanlı bir şekilde kıpırdandım. Taehyung, sahnenin ortasına konulan bar taburesine oturdu ve hayranlarına kare gülümsemesini hediye etti.
"Bu şarkıyı Melodi ile birlikte bir melek için yazdık ve söyledik."
Bir başkasının Henry'den Melek diye bahsetmesi içimi burktu.
"Bugün onunda benimle birlikte olmasını istiyordum ama o Muster'ın bizim için özel bir program olduğunu düşündüğünden bana eşlik edemeyeceğini ve onun bölümlerini de seslendirmemi söyledi. Onun bölümlerini söylememin uygun olmadığını düşündüğüm için Melodi'nin sesinin hoparlörden verilmesini istedim. Şarkının arkasındaki hikâyeyi size anlatmam ne yazık ki mümkün değil fakat duyduğunuzda hassas bir konu anlayacağınızı düşünüyorum. Şarkımız yarın sabah erken saatlerde yayınlanacak umarım seversiniz." Bu sırada gözleri sanki oturduğum yeri biliyormuş gibi beni buldu. "Umarım seversin."
Şarkının düzenlendikten sonraki halini cesaret edip dinleyememiştim. Kadifemsi sesi duyduğumda gözlerimi kapattım.
"Monster!
Nasıl hissetmeliyim?
Camdan dışarı bakarken, yaratıklar burada uzanırken.
Duyacağım seslerini.
Cam bir çocuğum ben.
Hannah'ın pişmanlığıyım ben."Gözlerimin önünde Henry belirdi. Özlemle titredi bedenim. Kendi sesimi duyduğumda vücudum titremeye, gözyaşlarım yanaklarımdan akmaya başlamıştı bile
"Çarşafları kıvır, oyalı kulakları öldür.
Monster!
Nasıl hissetmeliyim?
Camdan dışarı bakarken yaratıklar burada uzanıyor.
İlk önce el bilekleri sonrada ayak bilekleri morlaşmaya başladı.
Sessizce acı çekti.
Daha sonra yavaşça fark etti canavarlar onun kâbuslarıydı.
Monster!"Taehyung, son bölümü söylerken arkasındaki devasa ekranda onu gördüm. Vücudum titremeyi kesti. Sonra onun sesini duydum. Hıçkırıklarımın duyulmasın diye ellerimi dudaklarımın üstüne bastırdım. Mark ona en çok kimi sevdiğini sordu.
Anında cevap verdi. "En çok ablamı seviyorum."
"Benim ondan ne farkım var aptal çocuk?"
"Seninde beni sevdiğini biliyorum ama o beni öz annemden daha çok seviyor. Onun aksine bana Melek diye sesleniyor." Kahkaha attı. "Üzülme abi senide seviyorum."
"Ama Mel'i daha çok."
Tiz kahkahasını tekrar attı. "Ama onu daha çok."
Oturduğumuz yerden kalkıp titreyen ellerimle duvarlara tutuna tutuna salondan hızlıca çıktım. Biraz önce hızlı yürüyen ben değilmişim gibi adımları yavaşça arka kapıya yöneldi. Demir kapıyı güçsüz kollarımla ittirdiğimde yüzüme çarpan soğuk rüzgarla birlikte derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...