(YN: Eğer Henry karakterini hatırlamıyorsanız 2.4 ve 3.1 isimli bölümleri tekrar okumanızı tavsiye ederim.)
11 Mart
New York
Melodi, alarmın sesiyle gözlerini yavaşça açtı. Uzun bir zamandan sonra ilk defa yüzünde bir gülümseme ile kalktığını fark edince yüz kaslarını daha çok zorladı ve kocaman gülümsedi. "Neden mutluyum?" dedi kendi kendine. "Dün Jess ve İkizler dans ederken çok tatlılardı. Gece ki, pratik hayalimdekinden daha güzeldi." İşaret parmağı ile çenesine birkaç kere vurdu. "Bir bakalım başka neler var? Bu gece İstanbul'a gidiyoruz." Söyledikleri kulağına ulaştığında gözleri büyüdü ve heyecanla yatağın üstünde ayağa kalktı. Hızlı kalkmasından dolayı dönen başını umursamadan "evet, İstanbul'a gidiyoruz. Allah'ım, sonunda!" diye bağırırken hafifçe bedenini hareket ettirdi. "Bugünkü planım da oldukça güzel." Ellerini birbirine çırptı. "Evet Mel. Bugün her şey harika olacak." Sırt üstü kendini yatağa bıraktığında eline değen telefonunu kavradı ve Mark'ın annesinin numarasını çaldırdı. Saat 10.00'u geçtiğinden uyandığını düşünüyordu. Çağrı cevaplandığında neşeli bir sesle "günaydın" dedi.
"Günaydın, tatlım."
"Emma, uyandırmadım değil mi?"
"Hayır tatlım. Ben uyanalı çok oldu ama Mark horul horul uyuyor."
Mırıldandı. "Hayranlardan dolayı otelin lokantasında yiyemeyiz fakat kabul edersen sana odamda harika bir kahvaltı ısmarlayabilirim. Ne dersin?"
Kadının tatlı kıkırdamasını duyduğunda o da kıkırdadı. "Harika bir fikir derim Mel."
"O zaman, seni bir saate bekliyorum Emma."
"Görüşürüz tatlım."
Melodi, telefonunu da alarak hızlıca banyoya girdi. Jess'in numarasının üzerine bastı ve açmasını beklemeden duş kabininin içine girdi.
Jess'in enerjik sesi hoparlörden süzüldü. "Günaydın, erkenci veledim."
"Ne!" dedi yüksek sesle. "Saat 10.00'u geçiyor Jess; erken bir saat değil."
Jess, güldü. "Miniğim bugün tatil gününüzdesiniz, dolayısıyla diğer veletlerim derin bir uykuda. Hem sen duş mu alıyorsun? Duşta benimle mi konuşuyorsun Mel?" Gittikçe yükselen sesine karşılık sadece gülebildi genç kız. "Dün geceyi merak ettiğini düşünmüştüm." Jess, minik bir çığlık attı. "Sejin-ssi'den pratiğin iyi geçtiğini duydum. Harikalar yaratmışsın Melodi. Dün gece sizinle çalışan dansçılar, sabahtan beri BTS'in dans ekibine seni anlata anlata bitiremiyorlar. Hemen neler olduğunu anlat bana."
Melodi, hiçbir detayı atlamadan her şeyi anlatmaya başladı. Bir süre sonra duştan çıktı ve havlusuna sıkı sıkı sarılıp elinde telefonuyla odaya geçti. Bavulunun kapağını kaldırıp seçeneklerine göz gezdirdi. Ve bavulun içinden bugün için özel getirdiği kombini yatağının üstüne koydu. Önemli birisini ziyaret edeceğinden bugün güzel görünmek istiyordu. Havluyla iyice kurulandıktan sonra iç çamaşırlarını giydi. Elbiseyi giymeden önce makyaj çantasını aldı ve odadaki aynanın önünde bağdaş kurdu. Çantanın içinden uzun süredir kullanmadığı birkaç ürünü* çıkarttı. Gözlerine kalın ve uzun kuyruklu bir eyeliner çektikten sonra rimelini sürdü.
"Öyle işte Jess." Dedikten sonra derin bir nefes aldı. O kadar çok konuşmuştu ki yorulmuştu. "Emma'yla benim odamda kahvaltı edeceğiz. Katılmak istersen gelebilirsin."
"Mel, aslında iyi olurdu ama Madison olayını anlatacaksan gelmek istemiyorum. Bu özel bir mesele olduğundan orada olmam doğru olmaz."
Renksiz nemlendiriciyi makyaj çantasına geri koyarken "haklısın" dedi. "Bugünkü planımı sana mı Edd Oppa'ya mı bildirmeliyim?" Jess, birkaç saniye düşündü. "Tek başına çıkmak istediğin için Edd'le konuşsan daha iyi olur miniğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...