7.9

163 22 20
                                    

23 Haziran
Melodi, merdivenlerden inerken gördüğü iki adamla kaşlarını çattı. "İçeri nasıl girdiniz?"

"Zili çaldık ve çocuk bize kapıyı açtı."

Merdivenlerin son basamağındayken gözlerini, her zaman dalga geçermiş gibi bir mizacı olan adama dikti. "O çocuğun bir adı var; Henry." Kendisine bakıp omzunu silken adamla gözlerini devirdi. Adımlarını, onların yanına masaya doğru yönlendirdi. "Erkenden buraya gelip çalışmanıza neden olan olay nedir acaba?"

Sessiz olan çalışan "Herhangi bir olay yok. Endişelenmeyin Melodi-ssi." dedi.

"O zaman neden kaldığınız otelde değil de buradasınız? Güney Kore'ye ne zaman dönüyorsunuz?"

Çalışan, utançla bakışlarını bilgisayarına çevirdi. Genç kızın gözlerinin içine bakarak nasıl yalan söylerdi? "Bir süre daha buralardayız Melodi-ssi."

"Mahkeme sonuçlandı. Sizin burada olmanızı gerektirecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Beni ve etrafımdaki insanları rahatsız ediyorsunuz." Yüzüne sinir bozucu bir gülümseme yerleştiren adama döndü. "Komik bir şey mi söyledim?"

"Kendinizi dev aynasında görmenize gülüyorum Melodi-ssi."

Melodi, ellerini masaya yerleştirerek yüzünü biraz daha adama yaklaştırdı. "Kendisini dev aynasında gören ben miyim? Kendisini dev aynasında gören sizlersiniz, ben değil. Geldiğinizden beri bana yardım etmek isteyen insanlara nasıl davrandığınızın farkında mısınız? Onlara cahillermiş gibi davranıyorsunuz. Ama onların yardımları sayesinde bu davanın istediğimiz gibi sonuçlandığını unutmayın lütfen. Ailemden olan o insanlar olmasaydı hiçbir şey yapamayacaktınız. Çünkü yaptığınız tek şey Bang PD-nim'e burada olanları yetiştirmek. Söylesenize başka neler yapabiliyorsunuz?"

Adamda yüzünü Melodi'nin yüzünün hemen karşısına getirdi. "Duracağınız yeri bildiğinizi sanıyordum ancak bildiğiniz tek bir şey yokmuş. Buraya sizi, içinde boğulmak üzere olduğunuz pislikten kurtarmaya geldik fakat siz bir teşekkür bile etmiyorsunuz. Yazık! Hayranlarınızda sizi melek diye isimlendiriyor. Söylesenize melek misiniz, şeytan mı?"

Melodi, sadece gülümsedi ve geriye çekildi. "Melek miyim şeytan mıyım? Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey var. Bugün bu eve mahkeme için değil başka bir olay için geldiniz. Dün akşam yemekten beri beni gözetlediğinizin oldukça farkındayım."

"Madem farkındasınız niçin bizimle laf dalaşı yapıyorsunuz Melodi-ssi? Sizi gözetlememizin sebebini bulsanıza." Omzuna vuran iş arkadaşına tek kaşını kaldırarak baktı. "Ne var? Kendinden bu kadar eminse bulsun o zaman."

Çalışan eliyle alnını tuttu. "Suçlulardan birisi senken bizim kıymetli sanatçımıza saldırıyor olman ne kadar doğru? Lütfen bir an önce sus."

Melodi, adımlarını sinirle bahçeye yönlendirirken soluk renkli saçları savruldu. Bedenini çimlerin üzerine bıraktığı anda isminin seslendiğini duydu. Başını yukarı kaldırdığında Hannah'yı gördü.

Hannah, genç kıza kocaman gülümserken "Merhaba, canım." dedi.

"Günaydın Hannah."

Hannah'da bedenini hemen Melodi'nin yanına bıraktı ve ona doğru döndü. Sağ koluyla Melodi'nin omuzlarını sararken gülümsemeye devam etti. "Kim canını sıktı bakalım?"

"Şirketin gönderdiği çalışanlar buraya gelmiş Hannah. Şirket, görevlerini tamamlayan çalışanlara acil bir şekilde uçak bileti alır ve geri dönmelerini sağlar. Onlar neden hâlâ buradalar? Mahkeme bitti, bütün evrak işlemlerini de hallettiler. Neden gitmiyorlar artık? Hangi hakla Henrylerin evine gelip masalarını işgal edebiliyorlar? Bu aptal rahatlıklarına asla anlam veremiyorum. Kesinlikle benim haberimin olmadığı bir olay dönüyor ortalıkta. Senin bildiğin bir şeyler var mı?" Hannah'nın olumsuz bir şekilde başını sallamasıyla omuzları çaresizlikle düştü. "Edd'i aramak istiyorum ama telefonumu bir türlü bulamadım. Telefonunu verebilir misin?"

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin