2 Nisan
Saat: 10.52
Melodi, Soojin'in tarif ettiği gibi beyaz fonun önüne oturdu. Onun yere oturmasıyla etrafına 10 kişinin gelmesi bir oldu. Genç kız onlar şaşkınlıkla bakarken Soojin, 10 kişiye de ayrı ayrı, sırayla ellerini koyacakları yerleri tarif ediyordu. Vogue Türkiye'nin iki ayda bir çıkarttığı özel dergi için yapılan bir çekim olduğundan Soojin, her şeye dikkat ediyordu. Eğer özel bir sayı olmasaydı da dikkat ederdi çünkü bu proje Melodi'nin kendi ülkesinde kapağı olacağı ilk dergiydi. İşte bu yüzden çok dikkat etmeliydi ya. Konuyu seçerken bile çok düşünmüştü ama en sonunda uygun olan konuyu bulmuştu. Türkiye, Melodi için aile ve ev demekti. Yıllardır bunlardan uzak olduğunu göz önünde bulundurursak ortaya birkaç duygu çıkıyordu. "Korku, ağıt, yalnızlık, çaresizlik..." Aile ve ev hassas nokta anlamına gelirdi çünkü.
10 kişide ellerini Melodi'nin etrafında konumlandırmıştı. Melodi ise Soojin'in komutuyla çığlık atıyormuş gibi poz veriyordu. "Mel, gerçekçi durmuyor."
Melodi, pozisyonunu bozmamak için hareket etmemeye çalışırken "Çığlık atıyormuş gibi gözük diyorsun. Bundan daha farklı ne yapabilirim?" deyince Soojin ona "çığlık at" diye emir verdi. Melodi ise sanki bunu daha önceden bekliyormuş gibi çığlık attı. Flaşlar patlarken nefesinin sonuna kadar çığlık atmaya da devam etti. En sonunda nefesi tükenince sessizleşti ta ki ona bakan şaşkın yüz ifadelerini görene kadar. Etrafındaki 10 kişinin yüz ifadeleri o kadar komikti kahkaha atmadan duramadı. Ellerini hafifçe yukarı kaldırdı. "Suçlu ben değilim. Soojin, çığlık at dedi." Onun açıklamasıyla birlikte çalışanlarda gülerken ilk fotoğrafın seti toplanmaya başladı.
2.fotoğraf için biraz önceki gibi arkaya bir fon asıldı ancak bu seferki gri renkliydi. Melodi, yine ortaya geçtiğinde bu sefer etrafına eller yerine beyaz maskeler geldi. Melodi, etrafına dizilen maskeleri incelerken kendini bir anda bale okulunda buldu. 14 kızın onun etrafını sardığı ve onu suçladığı güne gitti habersizce.
"Buraya bizden sonra geldin ama sene sonra gösterisinde başrolü kaptın."
"Bu çok saçma."
"Madam, neden senin gibi dans edemeyen birine başrol verdi?"
"Yoksa onu daha önceden tanıyor musun?"
"Bence ailesi, Madam'a pahalı hediyeler almıştır."
"Sopa gibi bacaklarıyla nasıl Black Swan olacak?"
O gün, buna benzer bir sürü hakaret duymak zorunda kalmıştı minik Melodi. Hiçbirine cevap vermemiş onların arasında durmuştu öylece. Bir süre sonra kızların söylediklerini duymamaya başlamıştı zaten. Kızlar, sıkıldıklarında sınıftan çıkıp evlerine gitmek üzere dağılmışlardı. Melodi'yse sınıfta kalmış kızlar konuşurken zihninin içinde çalan şarkıyı piyanoda çalmaya çalışmıştı defalarca. Bu onun ilk bestesi olacaktı.
Etrafındaki seslerin çoğalmasıyla, onu şu anda olduğu yerden koparan anının içinden bir anda çıkıverdi. İlk bakışta stüdyonun içerisindeki karışıklığa bir anlam veremedi bu yüzden Soojin'e baktı ancak o, kameranın orada yoktu. Gözleri, Soojin'i ararken yanına bir beden geldi. Gelen kişinin aradığı Soojin olduğunu görünce hafifçe gülümsemeye çalıştı.
"Biraz önce nerelere gittin bilmiyorum ama istediğim duyguyu bulunca fotoğrafı çektik. Sırada ki fotoğraf için stüdyoyu tekrar düzenliyorlar." Melodi, utanarak başını eğdi yere. "Üzgünüm, Soojin-ssi." Çenesine yerleştirilen parmaklar yardımıyla başı havalandı. "Sorun değil Melodi-ah. Bir sonraki fotoğraf için üstünü değiştirmen gerekiyor. Hadi gel, kulise gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...