7.5

165 25 17
                                    

7 Haziran

Melodi, otelden çıktığında adımlarını hemen yan sokağa yönlendirmişti. Hızlı bir şekilde yürürken onu bekleyen Noah'ya el salladı. "Günaydın."

Noah, başını iki yana salladı. "Size günaydın Melodi Hanım ancak bana pekte gün aymadı."

Genç kız, bisikletin koltuğuna otururken dudaklarını büktü. "Bu hafta öğle ekibinde olduğunu sanıyordum."

Genç adamda bisiklet koltuğuna oturdu. "Ben de öyle sanıyordum. Fakat gece ekibinden birisi zatürre olunca onun yerine gelmek zorunda kaldım." Bisikleti sürerek onun önüne geçen Melodi'yi takip etti. "Haziran ayındayız ya! Kim yazın bu sıcağında zatürre olabilir ki?"

Melodi, pedalları çevirirken kıkırdadı. "Zatürre olmak sandığın kadar zor bir şey değil Noah. Anneannen doktor ve sen bunu bilmiyor musun?"

Noah, Melodi'nin göremeyeceğini bilse de omzunu silkti. "O tıp okudu diye her şeyi bilmek zorunda değilim ki." Genç kızın başını usulca aşağı yukarı salladığını gördü. Tam o sırada sağa döneceklerini söyleyecekti ki Melodi o söyleyemeden sağa doğru döndü ve hızını yavaşlattı. Bisikletini onun hizasına getirdiğinde ellerini direksiyondan çekip alkışladı. "Yolu ezberlemişsiniz."

Melodi, sol elini direksiyondan çekip yanında bisikletini süren Noah'nın elini tutarak direksiyona geri koymaya çalıştı. "Düşeceksin, iki elini bırak birden bırakma."

Genç adam, küçük çocuklar gibi direksiyonu iki eliyle sıkı sıkı tutup pedalları hızlı bir şekilde çevirdi. Melodi'nin önüne geçerken "Tamam anne." diye bağırmayı da ihmal etmedi. Onun, kendisinin önüne geçerek bir yarış başlatmasını bekledi ancak genç kız her zaman ki gibi onu yanılttı.

Pizzacının olduğu sokağa girmeden önce ikisi de aynı anda bisikletlerinden inip yürümeye başladılar. Evin bahçesine girdiklerinde akşam tekrar kullanmak üzere bisikletlerini çitlere yasladılar. Melodi, ufak adımlarla çakıl taşlarını ezerek eve doğru yürümeye başladı. Ufak merdiveni çıkarken Noah'nın "Dikkat edin bayılmayın." cümlesine gülmeden yapamamıştı. "Bazen yanımdaki insanların başını derde sokabiliyorum. Üzgünüm Noah."

Noah, endişeyle ellerini göğüs hizasına kaldırıp iki yana salladı. "Hayır, hayır! Ben sadece şaka yapmak istemiştim. Başımı derde soktuğunuz falan yok Melodi Hanım."

Melodi, nefesini sesli bir şekilde verirken gülümsedi. "Saygı ifadelerini artık kullanmak zorunda değilsin Noah."

Zile basarken "Olmaz öyle şey." dedi.

"Bizim şirkette çalışıyor olsaydın da bana karşı saygı ifadelerini kullanmamanı isteyecektim. İnsanların bana "Hanım" tarzında seslenmelerinden pek hoşlanmıyorum. Onlar benim için çalıştıklarını düşünse de aslında iş arkadaşıyız. Yani sonuç olarak bana "Hanım" demene gerek yok. İş arkadaşı da olmadığımıza göre tıpkı arkadaşlar gibi birbirimize ismimizle seslenebiliriz."

Kapının açılma sesini duyunca bakışlarını anneannesine çevirdi. Gülümsemesini bozmadan anneannesinin yanağına bir öpücük kondurdu. "Nana, gözlerimi bir saniye daha açık tutacak gücüm yok. Ben uyumaya gidiyorum." Anneannesi başını salladığında onları izleyen Melodi'ye baktı. Sağ elini kaldırarak onu işaret etti ve "Melodi, sana emanet." dedi. Genç kızın, kıvrılan dudaklarını gördüğünde arkasını dönerek büyük adımlarını merdivenlere doğru yöneltti.

Omzuna konulan elle irkilen Melodi, kendisine bakan kadına baktı. Nana, onun irkilmesine anlam veremese de "Kahvaltı yapmadığına adım gibi eminim." dedi.

"Uyanır uyanmaz Noah'nın mesajını görünce hemen hazırlanıp çıktım." diyerek yalan söyledi. Bütün gece Dohwan'dan mesaj beklediği için uyuyamamıştı. Tam uyumak üzereyken Noah mesaj atmıştı. Mesajı okuyunca da hazırlanıp çıkmıştı. Hoş bütün bunlar olmasa da kahvaltı yapmayacaktı zaten.

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin