1.9

561 50 8
                                    

Kapıyı çalıp açtım. "Müsait misin Jess?"

Elindeki telefonu gösterdi. "Bende tam seni arayacaktım." Ayakta dikilmeye devam ettiğini görünce eliyle masasının önündeki koltuğu gösterdi. "Otursana."

"Sana bir şey söyleyeceğim." Bana uzattığı bardağı aldım.

"Anneannenin getirdiği ıhlamurlar bitmek üzere. Onlar bitmeden iyileş lütfen."

Bir haftadır hepsi benimle ilgileniyordu. Jess'in ıhlamurları, Haneul'un çorbaları, çocuklarında benimle ilgilenmesiyle biraz toparladım. "Söyleyeceğim şey biliyorum çok zor ama belki yapabilirsin."

"Artık söyler misin?"

"Grupça bir karar aldık. Kaey, burada yokken hiçbir programa katılmayacağız. Jess, bir üyem hasta olmadığı sürece yokluğunda bir yerlere gidemem. TLC'ın lideri olarak bunu yapamam üzgünüm."

"Bunun hakkında yetkililerle bir görüşme yaparım. Kabul etmezlerse onlara karşı çıkmayacağına dair bana söz verir misin?"

"Ama..."

"Mel, ceza almanı hiçbirimiz istemeyiz. Lütfen zorluk çıkartma."

"Tamam, söz veriyorum."

Kocaman gülümsedi. "Bu konuyu hallettiğimize göre sıra bende. 2 hafta sonra Japonya'da katılacağınız bir yılbaşı programı olduğunu biliyorsun. Birisi senin onunla işbirliği yapmak istediğini duymuş. O da bu programa katıldığı için seninle birlikte bir sahne hazırlamak istiyormuş."

Röportajlarda bana işbirliği yapmak istediğim kişiyi sorduklarında sadece bir kişiyi söylerdim. "Şaka yapıyorsun?" Heyecandan yükselen sesime karşılık Jess güldü.

"Eminim onunla konuştuğunda şok olacaksın."

"Onunla konuşacak mıyım?"

Kafasını salladı ve bana telefonunu uzattı. Bir anda ekranda Ariana Grande'yi görünce kalbim daha hızlı atmaya başladı.

"Bir süredir seninle buluşmak istiyordum ama yoğun programınızdan dolayı bir şey ayarlayamadım. Tanrım ne kadar çok çalışıyorsunuz?"

Dediğine gülümsedim. Jess'e döndüm. "Sanırım İngilizce konuşmayı unuttum." Yüzümü serinletmek için elimi yelpaze şeklinde salladım. "Üzgünüm, heyecanlandım." Kahkahasını dinledim.

"O zaman ben biraz daha konuşayım ne dersin?"

Kafamla onayladım.

"Röportajlarınızda benimle iş birliği yapmak istediğini söylemişsin bende düşündüm ve dedim ki neden olmasın. Nasıl bir şey yapabiliriz bir fikrin var mı?"

Direk konuya girdiği için ağzım şokla hafifçe açıldı. "Bilmem, sanırım farklı bir şey olmasını isterdim."

"Hm, nasıl farklı?"

"Biz neredeyse bütün sahnelerimizde dans ediyoruz. Bu yüzden dans etmek istemezdim."

"O zaman seyircileri çekecek çok güzel bir şarkı seçmeliyiz."

"Acappellaya ne dersin?"

Gözlerini kapattı. Büyük ihtimalle zihninde sahneyi canlandırıyordu. Bende ona yardımcı olmak için aklımdakileri söylemeye devam ettim. "Her yaştan, her cinsiyetten, her tenden bir sürü insan bizim arkamızda ip gibi dizilmiş çalıştıkları melodileri söylüyorlar. Bizde onların hemen önünde şarkılarımızı söylüyoruz."

Gözlerini açtı. "Melodi, bu harika bir fikir. Bunun üzerinde çalışalım. Koroyla menajerim ilgilenir ve Jess'e haber verir. Birkaç gün sonra tekrar görüşelim."

Onun gibi kameraya doğru el salladım. Görüntülü konuşmayı kapatınca telefonu masaya koydum ve ayağa kalktım. Karşımdaki koltukta oturan Jess'i de kaldırıp ellerinden tutarak dans etmeye başladım.

Jess'in kahkahaları eşliğinde bir süre Mel'in sevinç dansını yaptılar. Bütün bunlar olurken şirket çalışanlarının kurduğu gizli kameralar kayıttaydı. Yılbaşı programından sonra kayıtlar yayınlanacaktı. İzleyenlerin yüzlerinde bütün video boyunca küçük bir tebessüm olacaktı. Hayranlar sosyal medya platformlarında paylaştıkları yazılar sayesinde ileride Melodi'nin Ariana Grande ile şarkı çıkartmasını sağlayacaklardı.

463-14219

463-14219

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin