7.6

169 22 14
                                    

14 Haziran
Melodi, Noah'nın "Günaydın." diye bağırmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. "Günaydın."

Noah, genç kıza kocaman gülümseme sundu. Bir haftadır her sabah yaptığı gibi raftan aldığı fincana kahve doldururken "Nasılsın?" diye sordu. Melodi'nin omzunu silkip fırçaları yıkamaya devam etmesiyle kahvesinden bir yudum içti. "Burası işe gittiğim için benimle dalga geçtiğin kısım değil miydi?"

"Şaka yapacak halde değilim Noah. Bugünlük benimle uğraşma aktiviteni yapmasan olur mu?"

Genç adam, omzuyla hemen yanında duran Melodi'yi hafifçe itti. "Tabii ki olmaz." Yerine geri gelen Melodi'yi biraz öncekinden daha kuvvetli bir şekilde itti. Ancak bu sefer genç kız yerinden hiç kımıldamadı. Bu yüzden bir kez daha denemek istedi fakat denemesi eline kahve dökülmesiyle birlikte başarısızlıkla sonuçlandı.

Genç kız, derin bir nefes alıp verdikten sonra yıkadığı fırçaları tezgâhın üzerine bıraktı ve sızlanan Noah'nın elini, akan suya doğru tuttu. "Gerçekten çocuk gibisin." 

"Ama..."

İşaret parmağını genç adama doğrultup onu susturdu. "Sürebileceğimiz bir krem var mı diye bakıp geleceğim. Ben gelene kadar elini suya tutmaya devam et." Hızlı adımlarla Nana'dan yerini öğrendiği ilaç dolabının olduğu odaya gitti. İlaç kutularının arkasındaki bilgileri okuyarak ihtiyacı olan kremi bulduğunda mutfağa geri gitti. Hiçbir şey söylemeden musluğu kapattı ve Noah'nın elini kendine doğru çekti. Genç adamın elini, küçük el havlusuyla kurularken "Hadi birkaç damla dökersin anlarım ama fincanın yarısını nasıl dökebilirsin Noah?"

"Tüm gücümle itecektim işte seni sonra şey oldu."

Melodi, krem sürerken başını iki yana salladı. "Tüm gücünle beni itecektin?"

"Keyfin yerine gelsin diye yapmıştım. İyi olmadığının farkındayım." Kendisine bakan genç kıza baktı. "Nereden öğrendiğimi sormayacak mısın?"

"Twitter'ın gündeminde olduğumu biliyorum Noah. Aslında bu benim için çokta garip bir olay değil. Çıkış yaptığımızdan beri neredeyse her hareketim konuşulduğu için alışığım. Gelmeden önce Edd Oppaya sosyal medyayı kontrol etmeyeceğime söz vermiştim, bu yüzden insanların abartılı tepkilerini birazda olsa unutmuşum. İnsanlar, dün gece çok güzel bir şekilde hatırlamama yardımcı oldu."

Dün, öğle saatlerinde Dohwan'dan bir telefon çağrısı gelmişti. Çağrıyı açar açmaz Dohwan "Başardık" demişti. O tek bir kelimeyle dizlerinin üzerine çökmüş dakikalarca ağlamıştı Melodi çünkü nihayet Cheonho'sunun ruhunun rahat bir şekilde göğe yükseldiğini düşünmüştü. Mahkemenin onlarının istediği sonuçlanması ve o iğrenç insanın ömür boyu hapis cezası alması üzerine düşüncelerinden bahsettiği bir yazı paylaşmıştı. Fakat ne yazık ki yazdıkları, insanlar tarafından farklı anlamlara çekilmişti ve beklenmedik bir şekilde eski meseleler açılmıştı. Gece, otele döndüğünde kendini bir anda o tweetleri okurken bulmuştu. Ancak daha fazla dayanamayıp telefonunu kapatmıştı.

"En yakın arkadaşın için ifade vermen, şahitlik yapman ve tweet atman çok doğal şeyler Mel. İnsanların buna tepki göstermesi bana çokta anlamlı gelmedi açıkçası. Paylaştığın yazıda hiçbir sorun yoktu bence. Aksine maruz kaldıkları şeylere seslerini çıkaramayan insanları desteklediğini ve cesaretlendirdiğini düşünüyorum. Ama hiç canını sıkma. İnsanlar, ne görmek isterlerse onu görüyorlar. Ben eminim ki desteğe ihtiyacı olan hayranlarınız çok mutlu olmuş ve yanlarında olduğunu hissetmişlerdir."

Melodi, ufacık bir tebessüm kondurdu dudaklarına. "Beni anladığın için teşekkür ederim."

"Rica ederim." Elini Melodi'nin elleri arasından yavaşça çekti. "Sohbete devam etmek ve seninle uğraşmak isterdim ama beni bekleyen bir iş var. O yüzden gitmeliyim. Geldiğimde burada olursan Nanayla çay içeriz."

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin