13 Mart
Saat: 7.45
Melodi, yavaşça gözlerini açıp hemen yanı başındaki saate baktı. Dedesinin yıllardır kurduğu alarmın çalmasına daha 15 dakika vardı. Dedesini uyandırmamak için başını yavaşça yastığa koydu. Yastığın soğukluğu ile vücudu ürperdi. Dedesinin göğsünün onu güvende hissettirdiğini yıllar sonra tekrar hissetmesi ürperen vücudunu sakinleştirdi. Bu evi, bu duyguları ne kadar da çok özlemişti öyle?
Alarm çalana kadar düşünceleri ile oyalandı genç kız. Alarm çalınca da hızlıca çalar saate dokundu ve gürültüyü susturdu. Dedesine doğru dönüp yanağına kocaman öpücük kondurdu. "Komutanım alarmdan önce uyandım biliyor musun?" Dedesi uyanmayınca bir kere daha öpücük kondurdu yanağına. Dudaklarına değen soğuklukla irkildi Melodi. Dedesini yavaşça dürttü. Gözlerinin açılmadığını görünce parmakları ile bileğini kavradı. Parmaklarının altında atan nabzı hissetmeyince telaşla yataktan kalkıp salona geçti. Masanın üzerinden aldığı telefonla hemen 112'yi aradı. Çağrının cevaplanmasıyla "dedemin nabzı atmıyor" dedi.
"Hanımefendi dedenizin öldüğünü mü söylüyorsunuz?"
"Evet. Nefes almıyor."
"Öncelikle sakin olup bana yardımcı olun lütfen. Bulunduğunuz yerin adresini söyleyebilir misiniz?" Melodi, titreyen sesiyle hatırlamadığını söyledi. "İstanbul'da oturuyorsunuz değil mi?"
"Evet."
"Hangi yakada oturuyorsunuz?"
"Avrupa yakasında."
"Semtin adını hatırlıyor musunuz?"
Melodi, zihnini zorlayarak ilk önce semtin adını daha sonrada evin adresini söyledi.
"Hanımefendi, arkadaşlar gelene kadar lütfen dedenizi hareket ettirmeyin. Arkadaşlarım yola çıktı 10 dakikaya yanınızda olacaklardır. Evde tek misiniz?"
"Tekim."
"Bir yakınınızı çağırmanızı tavsiye ederim. Lütfen sakin olun."
Melodi, 112 ile olan çağrısını sonlandırıp annesini aradı. Annesi telefonu açmayınca kapıyı açıp alt kata indi. Kapıya yumrukları acıyana kadar vurdu. Annesi uyanıp kapıyı açtığında sadece "yukarı çık" diyebildi. Annesinin arkasından adımları merdivenleri çıkarken birbirine dolandı ve düştü. Merdivenin korkuluğundan tutunarak hemen kalkıp merdivenleri adımlamaya devam etti. Eve girdiğinde burnuna gelen vanilya kokusuyla gözünden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. Anneannesi vanilya kokusuna bayılırdı. Bu yüzden evin her yerinde vanilya aromalı bir şeyler vardı.
Zilin çalmasıyla otomatiğe bastı ve acil tıp teknisyenlerinin binaya girmesine izin verdi. Saniyeler içerisinde eve giren iki kişiyi yatak odasına götürdü ve onların dedesine müdahale etmesini daha sonra da alıp götürmelerini izledi. Son anda kendini toparlayıp ambulansa bindi ve ölüm işlemlerini halletmek için ilk önce hastaneye daha sonra da mezarlık müdürlüğüne gitti. Bütün bunları yaparken üstünde anneannesinin ipek pijamaları, ayaklarında son anda giydiği annesinin spor ayakkabıları, yüzünde ise gözyaşları vardı. Yanında telefonu ve cüzdanı dışında kendine ait hiçbir şey yoktu.
Bulduğu boş bir vakitte sadece Edd'i arayıp yanına gelmesini istemişti. 10 dakika gibi kısa bir süre sonra ise Edd, Madam ile hemen yanına gelmişti. Madam, Edd'in getirdiği kıyafetleri Melodi'ye zorla giydirtmiş ve birkaç yudum bir şeyler yedirmişti ancak anneannesini ve dedesini morgdan teslim almaya gittiklerinde genç kız midesindeki her şeyi hastane bahçesine çıkartmıştı. Ayakta duracak gücü bulamayınca yere kalçasının üzerine bırakıvermişti kendini. Genç kızı öyle gören yaşlı adam koşarak onun yanına gitti. Melodi, gözlerini diktiği yerde yeni boyanmış asker postallarını görünce kafasını kaldırdı. Dedesinin en yakın arkadaşını gördüğünde hızlıca ayağa kalkıp kollarını adamın beline sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...