Gözlerimi açıp hızlıca uzandığım koltuktan kalkıp stüdyomdan çıktım. Hızlı kalkmamdan dolayı dönen başımın durması için birkaç saniye duvara tutundum ve Bangtan'ın pratik odasına gitmek için asansöre binip iki kat yukarı çıktım. Asansörün kapısı açılır açılmaz hemen pratik odasına koştum. Kapıyı açıp bağırdım. "Jungkook Sunbae buldum." Bakışlarımı yerden yukarı doğru kaldırınca ağzımı kapattım. Kendini gülmemek için sıkan abilerime baktıktan sonra eğitmene dönüp hafifçe eğildim. "Özür dilerim Sonsaeng-nim."
"Problem değil Mel. Birazdan çalışmamız bitecek istersen şuraya oturup bekleyebilirsin."
"Teşekkür ederim." İşaret parmağıyla gösterdiği yerdeki sandalyeye oturdum. Birkaç dakika sonra şarkı bittiğinde onları alkışladım. "Harikaydınız." Benim gülümsememe karşılık yorgun bir gülümseme sundular.
Hepsi yere otururken Jungkook yanıma geldi ve saçlarımı karıştırdı. "Göster bakalım."
"Neyi?"
"Bulduğun şeyi Mel."
6 abimin geri gitmesini söyledikten sonra pratik salonunun tam ortasında durdum ve gözlerimi kapatıp rüyamda gördüğüm hareketleri yaptım sırayla. Bir yandan da aklımda çalan tanıdık melodinin hangi şarkıya ait olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Rüyamda gördüğüm bütün hareketleri yaptıktan sonra gözlerimi açtım. Parmaklarımın ucunda Jungkook'un olduğu tarafa döndüm. "Yapabilir misin?"
"Ben bu hareketleri yapamam."
"Ben stajyerlik yaparken birlikte çalıştığımız süreçte bana fırsat bulduğunda modern dansı denemek istediğini söylemiştin. Al sana fırsat."
"Ben senin gibi esnek değilim Mel."
Jimin, Jungkook'un omzuna vurdu. "Esnetiriz Kook-ah."
"Hyung, bu hareketleri sadece sen bu kadar yumuşak yapabilirsin."
Jin Oppa ayağa kalkıp benim yaptığım hareketleri taklit etti. "Hadi ordan! Bak bende yapabiliyorum."
Herkes gülerken Jungkook yanıma geldi. "Bana yardım edecek misin?"
Kafamı aşağı yukarı salladım. Koreografiyi benden iyi yapana kadar ona yardım edecektim.
Gülümsedi ve abilerine odadan defolmalarını hiçte kibar olmayan bir şekilde söyledi. Odada sadece ikimiz kaldığımızda karşıma geçti. "Nereden başlıyoruz Sonsaeng-nim?"
"Sana birkaç tane örnek video göstereceğim Kookie-ah." Bakışlarını gördüğümde gülmeyi kestim. "Ne-neden bana öyle bakıyorsun?"
"Bana böyle seslenmeni özlemişim. Mel, bana Sunbae demesen olmaz mı hı?" Gözlerinin içi ışıl ışıldı.
"Eğer sana Sunbae demezsem ve bunu Başkan duyarsa benim cezam ağırlaştırılır sende yeni bir ceza alırsın."
Gözlerindeki pırıltılar söndü. "Beni düşünme." Sesinin titremesiyle birkaç saniye sustu. Kollarını sıkıca bana sardı. "Birbirimizle şakalaşmamızı, koridorda beni gördüğünde sırtıma atlamanı özledim. Lütfen eskisi gibi olalım."
Ona cevap vereceğim sırada sağ elimde tuttuğum telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığımda gülümsemeden edemedim. "Minik Lider'im."
"Noona, Beomgyu'yu sakinleştiremiyorum." Sesinden ne kadar endişeli olduğu belli oluyordu.
Yerimde rahatsızca kıpırdanınca Jungkook kollarını bedenimden çekti. "Neredesiniz?"
"Pratik odasındayız."
Koşarak onların pratik odasına gittim. Soobin'e şarkıyı kapatmasını söyledikten sonra dans eden Beomgyu'nun kollarını tuttum. "Dur!" İşaret parmağımla Minik Lider'imi gösterdim. "Onu ne kadar endişelendirdiğini biliyor musun? Aynaya bak Beom, burnunun kanadığının farkında mısın? Sorunun ne bilmiyorum ama sorununu böyle çözemezsin." Biliyorum Beom, dans ettiğinde her şeyi unutuyorsun. "Durmalısın artık." Seni bu yalanları söyleyerek durdurduğum için özür dilerim. Vücudunu bir anda yere bıraktı. "Ne olduğunu anlatmak ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...