0.3

1.2K 78 6
                                    

"Herkese merhaba. 100 kişi... Ah 2.000 kişi yayını izliyor. O zaman direk başlayabilirim. Bana şaka yapıldığı videoya yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Benim hakkımda düşündükleriniz beni çok mutlu etti. Birçok yorumda beni daha fazla tanımak istediğinizi yazmışsınız. Grubumuzun 2.yılını doldurmasına az zaman kalmasına rağmen beni tanımadığınızı yazmışsınız. Biliyorsunuz ki liderim. Tercihim üyelerimin daha çok tanınması yönünde. Yayını bu yüzden yapıyorum. Kendimi anlatırken ana dilimi konuşmayı tercih ediyorum. Bu yüzden birazdan Türkçe dışında başka bir dil konuşmamaya çalışacağım. Türkçe bilmeyen fanlarımdan özür dilerim. Ama gece oturup sizin için yayını çevireceğim söz veriyorum." Birkaç kere öksürüp güvenimi yerime getirmeye çalıştım. Türkçe konuşacak olmam beni heyecanlandırıyordu. "Çok uzun zamandır ailem dışında kimseyle Türkçe konuşmadım. Bu yüzden yanlış yapabilirim. Yanlış yaparsam beni uyarın hemen düzelteceğim. Aklınıza gelen soruları sorabilirsiniz. Konuşmaktan çenem ağrıyana kadar buradayım. Birisi ses tonumun değişik çıktığın yazmış. Allah'ım ne kadar dikkatlisiniz. Korece konuşurken ister istemez sesimi birazcık inceltiyorum. Bilerek yaptığım bir şey değil. Siz soru düşünürken ben kısaca kendimi anlatayım. 11 Mayıs 1999 doğumluyum. Yani 19 yaşındayım. Kore'de ise 20. Grubun lideriyim. Rap ve vokal konumundayım. Ana dansçıyım. Sanırım bu kadar. Bunları zaten bildiğinizi söylüyorsunuz. Bu yüzden sizin sorularınıza cevap vereceğim. 'Gözlerin neden çekik? Ameliyat mı yaptırdın?' bunu birçoğunuz merak ediyor. Bizde göçmenlik var. Bu yüzden gözlerim çekik. 'Kaç dil biliyorsun?' Türkçe, Korece, İngilizce, Japonca, Tayca. Şu anda Çince öğreniyorum. Eminim ki nasıl öğrendiğimi soracaksınız. Annem çevirmenlik yapıyor. Bu yüzden Asya dillerine hakim. Dillere meraklıyımdır. Nasıl oluyor bilmiyorum ama kısa sürede öğrenebiliyorum. Annem demişken K-Pop sevdamı annem başlattı. Annem çok büyük BİGBANG hayranıdır. Kore'ye ilk BİGBANG konseri için gelmiştim. Sanırım 12 yaşımdaydım. Evde genellikle tek olurdum. Ses olması için BİGBANG albümlerini açar dinlerdim. Bir dakika." Kapının yanında yerde oturuyordum. Bu yüzden kolayca kapıyı açtım. "Mark, kapa çeneni. Yayın yapıyorum." Bağırarak şarkı söylemeye devam edince kapıyı kapatıp yayına devam ettim. Yazılan yorumları görünce güldüm. Kapıyı açıp bu sefer İngilizce konuşup Mark'ı uyardım. Susmak yerine odaya gelmeyi tercih etti. "Yayın yapıyorum. Susacaksan otur." Sessizce yanıma oturdu. Bende soruları cevaplamaya devam ettim. "Mark, Türkçe biliyor mu? Birkaç kelime biliyor." Bildiği kelimeleri söylemesini istedim. Telefonun kamerasını kendine çevirip bildiği kelimeleri söylemeye başladı. Bir Türk olarak ilk önce küfür öğretmiştim. Aslında bunu kendisi istemişti. Amerika'da eğitimdeyken eğitmene sinirlenince Türkçe küfür edip kendini rahatlatıyordu. Sorulan soruları çevirerek ona soruyordum. O da ağzını yaya yaya Türkçe bir şekilde cevaplamaya çalışıyordu

"Melodi, salak. Ben Türkçe biliyor."

"Türk sanatçıları dinliyor musun diye soruyorlar."

"Ben dinliyor. Sebnem Ferah, Duman."

Bana dönünce yardımcı olmamı istediğini anladım. "Aslında benim dinlediklerimi dinliyor. MFÖ, Sezan Aksu, Cem Karaca, Barış Manço. Daha çok kişi var. Ama en çok sevdiği şarkıyı söyleyebiliriz." Telefonu yatağın üstüne koyup Mark'ı kaldırdım. Bu şarkıyı söylerken çok eğleniyordu. "Mark, şarkı söyleyeceğiz. Anladın mı?" Kafasını sallayıp olduğu yerde zıpladı. "Aşkımı itiraf edecekken. Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam."

"Domates biber patlıcan

Domates biber patlıcan

Bir anda bütün dünyam karardı

Bu sesle sokaklar yankılandı"

O nakaratı bende şarkının geri kalanını söyledim. Ben söylerken saçma sapan hareketler yapıyor nakarat gelince duruyor kolumdan tutup beni de durduruyordu. Bunu yapmasının sebebi şarkının hikayesine saygı duyduğu içindi.

"Şarkı çok güzel. Ne diyor Mel?"

"İlk önce hikayesini anlatmamı ister misin?"

"Sonra sözlerini çevireceksin değil mi?"

"Çevireceğim."

"Söz mü?"

"Söz. Bak şimdi Barış Manço, yani şarkıyı söyleyen kişi eskiden bir kızla tanışmış. Evlenme teklifi yapmak istiyormuş. Sonra evine çağırmış. O kadar hazırlıklar yapmış ki, şaşırırsınız. Kız gelince öyle havadan sudan konuşmaya başlamışlar. Bir ara BM tam esas konuya girecekmiş ki kızın gözlerine bakınca vazgeçmiş. 30 dakika sonra tekrar konuşacakmış, lafa "ben" diye başlamış ama sokaktan seyyar satıcı "Domates, Biber, Patlıcan" diye bağırınca ses şehrin her tarafından duyulmuş. Barış Manço'nun dikkati dağılmış, konuşamamış. Kız da senin gibi iki lâfı bir araya getiremeyen bir adamla beraber olamam demiş. Sonra da birbirlerini hiç görmemişler." Daha sonra şarkıyı açtığımda nakaratında bir daha dans etmemişti. Bakmayın aptal olduğunu. Çok düşünceli bir aptaldır.

633-24618

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin