5.6

252 31 15
                                    

26 Mart

Melodi, kollarını ilk olarak Soo Ah'ın boynuna sardı. "Her şey için teşekkür ederim. Bana verdiğin sözü unutma olur mu?"

Soo Ah, en iyi bale okullarından birine girebilmek için Melodi'ye söz vermişti. Burnunu çekerken kafasını salladı. "Bana iyi bir torun, balerin, sanatçı, en çokta iyi insan nasıl olunur gösterdiğin için teşekkür ederim. Sözümü de unutmayacağım. Göreceksin o sınavlara deli gibi çalışacağım ve kazanacağım."

Melodi, kollarını kızın boynundan ayırıp ona baktı. Yanaklarını iki elinin arasına aldığında gülümsedi. "İmkânsız diye bir şey yoktur Soo Ah." Kız da onun gibi gülümsedi.

Madam, iki öğrencisine de bakarken gözlerine akmak için yaşlar sıralandı. İki kızın da geçirdiği kötü günlere hep şahit olmuştu. Emindi ki tıpkı Melodi'nin sonunda hak ettiği geleceği yaşadığını gördüğü gibi Soo Ah'ın da güzel geleceğini görecekti. Gelecekleri için her şeylerini yapan bu iki kız adına her gece dua ediyordu, ömrünün sonuna kadar da edecekti. Beline sarılan ve boynuna gömülen baş ile düşüncelerine ara vermek zorunda kaldı. Bir elini Melodi'nin sırtına bir elini de pembelikleri akan saçlara koydu. "Güzel kızım."

"Madam, dükkânın satışından elde edilen ücreti buraya hemen gelmeden önce bale okulunun banka hesabına gönderdim. Bu bağışı tabii ki okulun masraflarına harcamalısın ancak bizler gibi öğrencileri keşfedip onlara yaşamaları uğruna bir neden sunmak için kullanmanı gönülden isterim." Madam, elini genç kızın saçlarında gezdirirken akmak için sıralanan yaşlar yavaşça yanaklarına süzüldü. "Sen nasıl istersen." Kollarının arasından çıkan tıpkı onun gibi ağlayan kızın ıslanan yanaklarına öpücük kondurdu. "İyi ol olur mu? Hepimiz bunu istiyoruz."

"Olacağım." Verilen bazı sözler vardı. Daha verilirken tutulamayacağı bilinen sözler. Heh, bu da onlardan birisiydi işte. Söz verdiği için çabalanacak ama tutulamayacak olan söz.

Tıpkı dedesi gibi sert yüz hatlarına sahip adama baktı. Bu sefer kollarını saran adam oldu. "Size de çok teşekkür ederim. Ailecek bana yardımcı oldunuz." Adam, kolları arasındaki kızın sırtını sıvazladı. "Sen sandığından daha güçlüsün Melodi. Askerler güçlü olduklarını unutmamalı değil mi?" Kollarının arasından çıkıp ona asker selamı veren kıza hüzünle gülümsedi. "Emanetlerine çok iyi bakacağım. Aklın burada kalmasın."

Melodi, hepsine gülümsedikten sonra bir daha bakmamak üzere onlara arkasını döndü ve bavulunu sürüklemeye başladı. Dün, konserde onun için gitar çalan arkadaşı ve bale okulunda onlara piyano çalan arkadaşının babasıyla da vedalaşmıştı. Hatta onlara anneannesinin dükkânından aldığı iki güzel vintage parça hediye etmişti. Çocuğun hayatını dinlerken çok imrenmişti. O yaşıtları gibi bir hayat yaşamıyordu.

Uçağa doğru yürürken vedalaşmanın bu kadar zor olduğunu daha önce hiç hissetmediğini, vedalaşmak hakikatini meğer o güne kadar hiç kavrayamadığını  fark etti. Tekrar ne zaman görüşeceğini bilmeden vedalaşmak... Ne dayanılmaz bir kederdi bu. Bir daha buluşamayacağını hissederek, bu kederin kalbini helak edeceğini düşünerek vedalaşmak... Gözlerini yavaşça yumup açarken iç geçirdiğini ve o anda yüreğinin yerinden çıkacak gibi attığını bile bile vedalaşmak... Bin anlam yüklü bir tebessümün ağırlığıyla vedalaşmak...* Ne kadar da zormuş?

Hostesin yardımı ile oturacağı koltuğu bulduğunda sırt çantasını çıkarttı ve koltuğa bıraktı. Cam kenarındaki koltuğa oturduğunda içinden Edd'e teşekkür etti. Kısa bir süre sonra uçak havalanmaya başladığında gözlerini camdan hiç çekmedi. Yıldızların arasında süzülürken 13 günlük acısının ve yaşadıklarını arkasında bırakmaya çalışıyordu. Başarılı olabilecek miydi? Bilmiyorum, bunu ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz.

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin