Kafama vurulmasıyla gözlerimi açtım. "Ne?"
"Hadi, kalk."
Kolumu çekiştirdi. "Kookie, bırak uyuyayım. Gece hiç uyuyamadım."
"Sana bir sürprizim var."
"Hep kandırıyorsunuz beni." Ayaklarımın ucuna oturunca rahat etmesi için oturma pozisyonuna geçtim.
"Bu sefer kandırmıyorum."
"İnanmıyorum." Almam için uzattığı kağıtları alıp baktım. "Kookie, harikasın. Ama sizin konserinize gelemem. Haneul unnie ve benim gelmem yasak bilmiyor musun?"
"Başkandan izin aldım. Hem daha önce bizim konserimize hiç gelmedin."
"Çünkü sizden önce sahne alıyorduk aptal çocuk. Hem çıkış yapmadan önce Mark'la gelmiştim unuttun mu? Konser çıkışında bize yemek ısmarlamıştınız."
"Ah, doğru. Her neyse geliyor musun?"
Kafamı salladım. Ablalarımla vakit geçirebilirdik. "Geçen haftadan beri seni göremediğim için söyleyemedim. Menajer olayında beni odadan çıkartan senmişsin, teşekkür ederim."
"Geri döndüğümde odada yoktun. Terasa çıktığını söylediklerinde yalnız kalmak istersin diye yanına gelmedim."
"Yalnız değildim." Kaşları kalkınca güldüm. "Unniemle konuşuyordum."
"Ama Haneul noona, benim yanımdaydı."
"Benim tek unniem o mu?" Hızlıca odaya giren Mark'a baktım. "Ne oldu?"
"Başkan, bizi odasına çağırıyor."
Ayağa kalkıp Jungkook'a el salladım. "Neden çağırıyormuş?"
"Bence yeni menajer geldi."
"Umarım anlaşabileceğimiz birisidir." Bu sırada Mark'ın çaldığı kapı açıldı, içeriden bir sürü çalışan çıktıktan sonra biz girdik. Dördümüzde selam verdikten sonra koltuğa oturduk. Yanımda oturan Haneul'un elini tuttum. Güç alıyordum güya. Karnım guruldayınca boşta olan elimle karnıma bastırdım. Aç olmadığımı defalarca söyledim içimden. Aç değilsin Mel, aç olamazsın. Başkan konuşmaya başlayınca yerde olan bakışlarım ona yöneldi.
"Yeni menajerinizle tanışın çocuklar."
Sırayla ayağa kalkıp adlarımızı söyleyip saygıyla eğildik. Sıra ona geldiğinde o da kalktı. Kalktığında onu baştan aşağı süzdüm. Siyah saçları ve buğday teniyle harika gözüküyordu. Gözlerinin maviliğini görünce ister istemez gülümsedim. "Menajer olduğunuza emin misiniz? Menajerden daha çok idol gibi görünüyorsunuz."
Benim gülüşüme karşılık verdi. "Teşekkür ederim. Ama benden daha güzel gözüktüğünü biliyor musun? Sahneleri yıkıp geçiyorsunuz tatlım."
Samimi sözleri karşısında sadece kafamı sallayabildim.
"Seni bulduğumda bu kadar yakışıklı olacağın aklımın ucundan bile geçmezdi."
Mark ayağı kalktığında yeni menajerimize sıkıca sarıldı. Kendi aralarında bir süre İngilizce konuştular. O sırada yanımda oturan Haneul, olayı anlattı. Mark'ı keşfeden oymuş. "Pardon adınız neydi?"
"Ah, Mark'ı görünce söylemeyi unuttum. Adım Jessie ama Jess derseniz çok mutlu olurum. 28 yaşındayım. Annem İngiliz babam ise Koreli. Daha önce hiç menajerlik yapmadım. Bu yüzden sizden bana yardımcı olmanızı istiyorum."
Hepimiz kafalarımızı sallayarak onayladık. Elindeki deftere bakıp bize döndü. "Programımızda ki ilk plan evinizi boşaltmak. Taşınıyorsunuz veletler."
Ne?
375-11218
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODY
Teen FictionGenç kızın bayılmasıyla hayranlar daha çok ağladı. Bu akşam Melodi'nin çocukluğunda yalnız olduğunu öğrenmişlerdi. Melodi'nin herkese söz verdiği gibi hayranlarda sessizce ona söz verdi. "Onu yalnız bırakmayacaklardı." Ama zamanla hepsi verdiği sözl...