6.9-2

253 28 18
                                    

Melodi, Edd ile Han Nehrinde geçirdiği güzel akşamı düşünerek yurda doğru yürürken

Jungkook, kapı dürbününden Melodi'yi görünce hızlıca kapıyı açtı ve onu kolundan tutarak hızlıca Bangtan'un yurduna soktu. Genç kız şaşkınlıkla ışıldayan kahve gözlere baktığında "Amerika'ya neden gidiyorsun?" dedi. Melodi'nin Yoongi'ye söylediklerinden farklı şeyler duymak istiyordu.

"Jungkook, toplantı da tatile gideceğimi söyledim ya. Daha ne soruyorsun?"

"Mel, gerçekten yalan söylemeye devam edecek misin? Seni zorla gönderdiklerini anlayamayacak kadar salak değilim. Ama nasıl izin verirsin sana bunu yapmalarına?"

"Başkan, olaylar unutulana kadar burada olmamın tehlikeli olacağını söyledi. O böyle söylerken nasıl burada kalabilirim?"

"Korkak gibi Amerika'ya mı kaçıyorsun gerçekten?" Melodi, duyduklarıyla duraksadı. "Korkak mı?"

"Bu yaptığın korkaklık değil mi Mel?"

"Jungkook, farkında mısın seninle birlikte olduğum dedikoduları dönüyor. İnsanlar seni ilişkiye girmek için zorladığımı ve senden hamile kaldığımı yazıyorlar her yere. Küfürler, hakaretler ediyorlar. Şirketin önünde bir saldırıya uğradım. Dahası ben bir üyemi kaybetmek üzereyim. Diğer iki üyem benim yüzümden bireysel işler için şirket tarafından zorlanıyor. Unuttuysan hatırlatayım benim pozisyonum "lider". Üyelerimin ve grubumun iyiliği için canımı bile verebilecekken sen bana korkak mı diyorsun?

Başkan'a hyung demeniz onun kölesi olmadığınız anlamına gelmiyor. Hepimiz kölesiyiz. Bu yüzden Amerika'ya tecrite gönderiliyorum. Çünkü ben senden daha değersiz bir köleyim. Seni, grubunu, paralarını kurtarmak için beni tecrite gönderiyorlar. Şu at gözlüklerini çıkart artık. Korkakmış! Ben mi korkağım gerçekten? Madem korkağım neden yıllardır şirkete kafa tuttuğum için ceza alıyorum Jungkook? Söyle bana, o cezaların sebebini söyle. Neden susuyorsun? Biraz önce korkaksın diye bağırıyordun neden şimdi susuyorsun?"

Genç adam, sinirle ağzından çıkan cümlelerin pişmanlığını yaşarken "Mel, ben özür dilerim öyle demek istemedim gerçekten bir anda oldu." dedi.

Melodi, kapıyı açmak için kapı koluna uzandığında omzunu tutan el yüzünden durdu. Arkasını dönmeden "Siktir git Jungkook." dedi. Kapıyı açıp çıkacağı sırada geri, yurdun içine doğru çekildi. Genç adamın ona sarılmak için hamle yaptığını gördüğünde sinirle yumruğunu göğsüne vurdu.

Şaşkınlıkla geriye doğru savrulan Jungkook, Melodi'nin gözyaşları yüzünden parlayan gözlerine baktı. "Ben gerçekten özür dilerim Mel. Her şey üst üste geldi. Bir de senin zorla gönderildiğini duyunca ne yapacağımı şaşırdım. İçimden geçen şeyler kesinlikle onlar değildi. Yemin ederim sinirle ağzımdan çıktılar." Melodi, ona tekrar vurmak için yumruğunu göğsüne hizalamıştı ki minik yumruğu tuttu ve kendisine saldırmasın diye onu kendine doğru çekti. Orantısız bir güç kullandığından Melodi, hızla öne doğru savrulunca alnı çenesine çarptı. Melodi, acıyla mırıldanınca alnına baktı. Hemen kızaran alnının acıdığını düşünürken içgüdüsel olarak minik bir öpücük kondurdu.

Elektrik çarpmış gibi birbirlerinden ayrıldıklarında Jungkook, kendini oldukça saçma bir şekilde açıklamaya çalışıyordu. Melodi, bütün gerginliği unutarak onun bu haline güldü. Gülerken duvarın önünde ki boy aynasına dokundu gözleri. Aynaya yaklaştığında alnının kızardığını gördü. Jungkook'ta yanına geldiğinde çenesinin kızardığını gördü. "Acıyor mu Mel?" Melodi, bakışları hâlâ aynadayken kafasını iki yana salladı. "Biz yine de buz koyalım ne olur ne olmaz."

Genç kız, önündeki bedeni takip ederek mutfağa doğru yöneldi. Jungkook, dolabın derin dondurucu kısmını açtığında buzluk kabının boş olduğunu gördü. "Aish! Jimin hyunga şunu boş koyma diyoruz. Hiç dinlemiyor bizi." Buz olmadığı için patates kızartması poşetini aldı ve Melodi'nin alnına koydu. "Çok soğuk mu?"

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin