Mart 2000 🍃
4 çocuk... ikisi erkek ikisi kız... dördünün de yaşı birbirine yakın... Songül 6, Eylül 7, Serkan ve Güney de 8 yaşında. Aynı mahallenin çocukları onlar. Her gün yaptıkları gibi o gün de mahallerinin uzağında olan boş yeşillik alana gelirler, o ağacın altında buluşurlar. Eğer şanslılarsa içlerinden biri evden yiyecek birşeyler de getirebilmiştir...Serkan : Songül, Eylül gelmeyecek mi?
Songül : bilmiyorum ki
Güney : ben çok acıktım
Serkan : daha yeni geldik Güney! Oynayıp öyle gidiceksin! Mızıkçılık yapmak yok!
Güney : tamam... of Eylül nerde kaldı? O oynamayacaksa eğer biz başlayalım
Songül : bekleyelim
Serkan : evet bekleyelim. Sonra beni aranıza almadınız diye ağlar
Güney : sulu göz!
Songül : geliyo!
Eylül koşarak geliyordu, elinde bir de kutu vardı...
Eylül: evde misafirler vardı, annem çıkmama izin vermedi
Güney : nasıl geldin o zaman?
Eylül: ikna ettim annemi. Baaak, bunları da verdi hem...
Eylül, elindeki kutuyu arkadaşlarına uzattı. İçinde kek ve börek vardı...
Güney : holey!
Serkan : benim de azcık param var. Eylül sana bakkaldan şeker alıyım mı?
Eylül: şeker mi?
Serkan : evet
Eylül: bana niye şeker alasın ki?
Serkan: sen bize yemek getirdin çünkü akıllım
Eylül: tamam o zaman, isterim
Serkan: çilekli dimi?
Eylül: evet!
Serkanla Eylül az ötedeki bakkala beraber giderler. Serkan Eylülün elinden tutmuştu....
Serkan: çok sakarsın! Tutmasaydım düşüyodun
Eylül: bırak o zaman tutma elimi!
Serkan : sen küçüksün, ya araba çarparsa? Elimi tutarsan ben seni korurum ama
Eylül: sanki sen kocamaaaan adamsın! Bir yaş büyüksün sadece
Serkan : ama büyüğüm. Okuma yazma bile biliyorum... yaaa
Eylül: ben de öğreniyorum, ne var?
Serkan : ben sana yardım ederim, çocuk oyuncağı...
Güneyle Songül de ağacın altında kavga ediyorlardı. Güney, kutuyu önüne çekmiş, sadece kendi yiyordu, Songüle birşey vermiyodu... Songül ise kutuyu onun elinden almaya çalışıyordu...
Güney: ya kızım bıraksana! Açım aç!
Songül: oğlum bana da versene! Ben de istiyorum
Güney : banane kendi yemeğini getirseydin!
Songül : sen de getirseydin o zaman! Seni Ekrem amcaya söylicem!
Güney : sussana kızım! Sakın babama birşey deme!
Songül : korktun mu!
Güney : ha-hayır...
Songül : o zaman söylerim. Ama eğer bana da verirsen birşey demem...
Güney : öf! İyi al tamam, sen de ye...
Son bir dilim kek kalmıştı. İkisi de birbirine baktılar. Güney ikiye bölüp yarısını Songüle uzattı....
Eylülle Serkan da el ele elince Güney gülmeye başladı...
Güney : Eylül Serkana aşık, Eylül Serkana aşık....
Serkan : Güney!
Serkan kıpkırmızı olmuştu, Eylül de onlara bakıp ağlamaya başladı....
Güney : Serkan da Eylüle aşık, Serkan Eylüle aşık...
Eylül, Serkanın elini bırakıp koşmaya başladı...
Serkan: Eylül! Koşma!
Eylül gitmişti, Serkansa ona yetişememişti.... tekrar Güney'in yanına gelir...
Serkan : naaptın Güney?
Güney : yalan mı? Aşık değil misin?
Songül : o ne demek? Aşık olunca nooluyo ki?
Güney : gizli gizli öpüşüyolar... ben bir kere annemle babamı görmüştüm. Bi de evleniyolar, çocukları oluyo
Songül : annemle babam gibi yani
Güney : evet!
Songül : onlar da mı çocuk alıcak?
Güney : tabii ki... ama büyüğünce. Önce öpüşmeleri lazım
Serkan : onunla öpüşmüyorum!
Güney : ama öpmek istiyosun dimi?
Serkan : ben gidiyorum! O kutuyu da bana ver! Mesude teyzeye ben götürürüm...
Serkan yanlarından ayrıldı... Elindeki kutuyla Eylüllerin evine gitti ama Mesude teyze Eylülün eve gelmediğini söyledi....
Değişik bir hikaye denemek istedim. Hazır, Aşk Ateşi de final yapmışken tanıtımı atmak istedim. Aslında pek tanıtım gibi değil, bölüm oldu bu ama neyse, çok konuştum. EySer ve Songün hikayesi isteyenlere gelsin bu hikaye.
Muhtemelen her gün atamam ama böyle arada bölüm atarım, çok bekletmem. Uzun soluklu bir hikaye planlamıyorum ama kendiliğinden ilerlerse bilemem 🙊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...