108. Bölüm - Sıkıntı

206 32 17
                                    

Eylül ve Serkan ilk iki günlerini çevrede yavaş yavaş dolaşıp bol bol fotoğraf çekerek geçirmişlerdi. Hava soğuk olmasına rağmen kuruydu. Ama ikinci günün gecesi yağmur başlayınca ve sabaha kadar durmak bilmeyince bir süre evde oturmayı tercih ettiler, en azından yağmur dinene kadar...

Serkan elindeki telefonla Eylül'ün yanına gelmişti...

Serkan: Yağmuru arayalım mı?

Eylül: evet, arayalım, özledim... ilk defa bu kadar ayrı kalıyoruz...

Serkan: evet... hep aynı evde uyuduk bu zamana kadar...

Eylül : bir gece annende kalmıştı, o gece hariç her gün bizimleydi

Serkan: evet ama o zaman çok küçüktü...

Eylül: babam nerde babamı istiyorum diye kendini yırtmış, ağlamış durmuş.

Serkan: annemde kalan gömleğimi bulmuş onunla uyumuş prenses...

Eylül: ben babasız büyüdüm ama kızım öyle olmadı, öyle seviniyorum ki...

Serkan : ben de babamdan pek bir şey öğrenemedim ki... babam başka biri için bizi terkedip gitti... ben babalık nedir öğrenemedim. Kendimi bildim bileli babam yoktu yani. Gidişini hatırlıyorum, çok ağladığımı... annemin günlerce ağlayışını ve benden saklayışını... çok üzülmüştüm, korkmuştum. Ki ben babamla değil annemle daha yakındım. Yağmur'un korkusunu anlıyorum yani, ben de aynısını yaşadım çünkü. Onu terketmemizden nasıl da korktu...

Eylül: evet çok korktu. Ama anlattıklarımızı olgunlukla karşıladı... anlıyor bizi bence

Serkan : evet o çok akıllı bir kız... kesinlikle annesine çekmiş...

Eylül gülümsedi...

Eylül: hani Murat geldiğinde sen Yağmurla bir şey konuştuğunu söyledin ya, ne konuştunuz?

Serkan: ona babasının bir gün gelebileceğini, o gün geldiğinde isterse onunla tanışabileceğini söyledim..

Eylül: ne? Neden ki?

Serkan: ilerde bunu isteyebilir... aklı erdiğinde, sorgulayabllir.. ondan sakladığımızı düşünebilir. O adam onu istemedi falan ama sonuçta biyolojik olarak onun eseri Yağmur...

Eylül: ah, sen nasıl bir adamsın Serkan?

Serkan : nasıl bir adammışım?

Eylül: nasıl anlatsam ki? Işığımsın işte... her açıdan...

Serkan: bitanem benim...

Eylül: peki... Yağmur onu tanımak, onunla vakit geçirmek ister diye hiç korkmadın mı?

Serkan: korktum Eylül... hem de çok korktum. Beni değil de onu tercih edecek diye ödüm patladı. Onu seçer, onu babası olarak görür diye korktum... öyle olsaydı ne olurdu bilmiyorum... Ama öyle olmadı...

Serkan sevgi ve gururla gülümsedi... gözlerinin içi gülüyordu adeta...

Serkan : prensesim beni seçti...

Eylül: zevkli kız...

Serkan: ee anasına bak, kızını al diye boşuna dememişler, annesinin zevkinden belli...

Eylül Serkanın göğsüne yaslar başını... huzurlu ve mutluydu...

Eylül: öyle korktu ki, bir daha hayatı boyunca onu görmek isteyeceğini sanmıyorum canım...

Serkan : kızım beni nasıl korudu ama... nasıl vurdu ona...

Serkan gururla anlatıyordu...

Eylül : babasına çekmiş... zaten polis olcam ben diyip duruyor, senden özendi galiba...

Serkan : o kadarına izin veremem işte. Polis olmaz... tehlikeli meslek sonuçta...

Eylül: e sen?

Serkan : ben ayrıyım... neyse, prenses beni seçti böylelikle... aklı iyice erdiğinde de beni seçer umarım...

Eylül: Anla be Serkan, valla prensesin sana adeta tapıyo...

Serkan: karşılıklı... o bana baba olmayı öğretti... ben baba olmak nedir bilmem, hayatımda baba da olmadı ki... rol modelim olmadı yani... ama onun sayesinde öğrendim ben. Böylelikle Işık için de tecrübeli olucam... ona hep ben bakarım, sen dinlenirsin bol bol...

Eylül cevap vermeyince Serkan endişelenir... ama birkaç saniye içinde Eylül'ün hafif horlamasını duyar... bu sıralar çok uyuyordu...bu sefer de Serkanın göğsünde uyuyakalmıştı...

Serkan: e hani Yağmurla konuşacaktık? Neyse.. uyanınca konuşuruz artık... sen uyu, dinlen bakalım... başka türlü dinlenmek nedir bilmiyorsun zaten... gez gez nereye kadar, yoruldun dimi?

Serkan kendi kendine güler ve Eylül'ü bir koluyla sıkıca sarar... herşeyin iyi olması için dua ediyordu bir yandan. Ama içindeki sıkıntı ne yaparsa yapsın geçmek bilmiyordu...

Finale adım adım 💜

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin