Nisan 2000 🍃
Serkan, Güney ve Eylül okuldaydı. Çocuklardan biri Eylülle dalga geçiyordu...Ege : baban nerde? Neden oraya babanı çizmedin?
Eylül: çünkü babam yok
Ege : neden yok? Öldü mü ki?
Eylül: hayır.
Ege : Seni terk mi etti yoksa?
Eylül: bilmiyorum.
Ege : hehehehe! Bakın! Arkadaşlar! Eylül'ün babası onu terketmiş çünkü onun ne kadar çirkin ve sakar bir kız olduğunu anlamış, kaçmış...
Sınıfındakiler de gülmeye başlamıştı. Eylül de ağlayarak koşarak sınıftan çıkmıştı. Serkanla Güney onun ağladığını görünce yanına gider...
Güney : yine ne oldu sulu göz?
Eylül: babam beni ben çirkinim diye mi terketti? Ondan mı gitti?
Serkan: neden sordun?
Eylül: Ege dedi... ben çirkin ve sakarmışım! Babam ondan gitmiş! Herkes babam yok diye benle alay ediyo!
Güney koşarak Eylülün sınıfına gider. Ege'yi bulur...
Güney: kızı niye ağlatıyosun?
Ege : çirkin ördek yavrusunu terketmiş babası
Güney : onunla dalga geçmeyeceksin duydun mu beni? Onunla sadece ben dalga geçebilirim! Ama benim arkadaşımla dalga geçersen....
Ege : noolur dalga geçersem? Naaparsın? Hı?
Güney, Ege'nin çantasını alır ve okulun bahçesindeki havuza atar. Çocuğun çantası ve içindeki herşey sırılsıklam olmuştu.
Güney : onunla dalga geçmeyeceksin!
Eylül hala ağlıyordu...
Eylül: babam beni çirkin ve sakar olduğumu anladı diye terketmiş olabilir mi gerçekten?
Serkan: sen çok sakarsın evet ama çirkin değilsin. Bence çok güzelsin. Ama bence başka birşey oldu, baban ondan gitti. Anneler de babalar da çocuklarını çok sever, onları asla bırakmazlar ama bazen zorunda kalırlarmış. Annem demişti
Eylül: teşekkürler ışığım!
Serkan : bana neden sürekli ışığım diyorsun?
Eylül : çünkü saçların sapsarı ışık gibi...
Eylül kıkırdar. Serkan da gülmüştü....
Eylül : bi de annem hep şey der... ışık senin yolunu gösterir, sana yardım eder. Ama karanlıktan kaç... sen de bana hep yardım ediyorsun, onlar gibi benimle dalga geçmiyosun, o yüzden sen benim ışığımsın.
Şubat 2018🍃
Ertesi gün Serkanla Beren, Beren'in önceden baktığı ve beğendiği bir kaç düğün organizasyon şirketiyle mekan gezerler. Serkan kararı tamamen Beren'e bırakmıştı...akşam da bir restoranta yemek yemeğe gelirler...Beren : ee aşkım, hepsini gördük, hangisini beğendin?
Serkan : hepsi çok güzeldi
Beren : ama en beğendiğin? En beğendiğini soruyorum...
Serkan : seç birini işte canım, ben anlamam böyle işlerden. Hem düğün gelinler için özeldir, herşey senin istediğin gibi olsun. Bana farketmez, herhangi biri olur
Beren : ben aslında şu kır düğününde takıldım galiba... orasını yazın bir düşünsene.. önünde boğaz... etraf yemyeşil... çiçeklerden dekorlar... beyaz masa ve sandalyeler... harika...
Serkan : tamam... o zaman orası olsun canım...
Beren : senin canın bir şeye mi sıkkın?
Serkan : yoo
Beren : birşey var. Beni başından atmaya çalışıyorsun sanki
Serkan : alakası yok. Sadece... bir gün düğün konuşmadığımız bir saniye geçirmek istiyorum. Sadece oturalım ve kendimize odaklanalım. Bize... ilişkimize...düğüne aylar var. Ağustos'taki düğün için şimdiden plan mı yapılır?
Beren : son dakika olmaz ki, sonra yer kalmıyor, hepsi doluyuz diyorlar, şimdiden seçmemiz lazım. Sonra balayı, davetiye, gelinlik falan bunlar da var Serkan...
Serkan : tamam Beren tamam.. ben de kime anlatıyosam...
Yemeklerini söyledikten sonra oturdular. Restoran çok kalabalıktı. Sahnede de bir kadın şarkı söylüyordu. Serkan oraya odaklandı ve onu izledi... sözlere odaklandı, kadın gözlerini kapatmış, çok içten söylüyordu...
Tanırım kendimi
Hiddetim taşar benim
Dalga dalga,
Hırçın hırçın
Tokat gibi vurur sözlerim
Yıpratır bedeniniBilirim seni
Hüzün etrafı sarmışken
Sessiz kalırsın belli belirsizBen bilirim seni
Acı bir tebessüm
Belli belirsiz bir tebessümHayranım sana
Sabrına
Sakince karşımda durup
Meydan okuyan o tavrına
VarlığınaKorkmuyorum
Ruhumdaki fırtınada boğulmaktan
Karanlıkta yollarımı kaybetmekten
Biliyorum kurtarırsın beni sen
Işığım, deniz fenerim
Işığım, sana aşığım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...