Eylül bunu sormamıştı Serkana... acaba böyle bir ihtimal olabilir miydi? Düşündü durdu...
Murat : olabilir dimi? Olabilir... hemen test yaptırayım... eğer o bebek benimse Serkan'ın bakmasına gerek yok...
Eylül: sen hastasın!
Murat : belki... ama seni seviyorum...
Eylül: bu sevgi değil... olamaz da... bu hastalık... bu saplantı... ama sevgi değil
Eylül orda daha fazla durmadan eve geçer, zaten yeterince vakit kaybetmişti... gelir gelmez kızına sarılır... bir yandan ağlıyordu...
Mesude : kızım nooldu? Neden çıktın dışarı?
Eylül: kaybedemem... Yağmur'umu kaybedemem anne
Mesude : o ne biçim laf öyle Eylül?
Eylül cevap vermeden odasına geçer. Serkanla konuşmak ister ama ne yapacağına karar vermemişti... Serkanla bir ilişkisi vardı artık, eğer boşanmayacaksa, mecburen Serkandan ayrılması gerekecekti...
Serkan : Eylül? Evde misin?
Eylül: evet şimdi geldim... aslında gelebilir misin? İşin yoksa... konuşmak istediklerim var
Serkan : hemen geliyorum...
Eylül bir yandan Yağmur'u beşiğinde sallıyorken bir yandan Serkanı bekliyordu. Serkan geldiğinde de ona sarıldı, göz yaşları dinmemişti...
Serkan : canım, söyle bana nooldu?
Eylül: seni reddetsem çok üzülür müsün? Herşeyi unut desem? Evlilik falan...
Serkan : neden böyle birşey dedin ki? Ben seni geç buldum, kaybedemem Eylül...
Eylül: of.. naapıcam bilmiyorum... gerçekten bilmiyorum...
Serkan: nereye gitmiştin?
Eylül: Murat'ın yanına...
Serkan : ne?! Neden?
Eylül: Rüzgar senin çocuğun mu Serkan?
Serkan: benim tabii
Eylül: tabii ki senin ama ben biyolojik olarak diyorum...yani biliyorsun, Berenle Murat daha önce...
Serkan : evet... benim... açıkçası ben de inanmamıştım, bu yüzden test yaptırdım... DNA testi yaptırdım, Rüzgar benim oğlum
Eylül: oh iyi bari.. en azından Rüzgar güvende...
Serkan: ne demek bu? Murat sana ne dedi hem?
Eylül: beni tehdit ediyor... Yağmurla...
Serkan : ne?!
Eylül: boşanırsam velayeti alırmış... zengin zaten, hakim direkt ona verir... ama ben Yağmursuz yapamam Serkan
Serkan : hiçbirşey yapamaz... onu kimse senden alamaz, duydun mu beni? Sakın ağlama...
Eylül: nasıl olacak? Hı?
Serkan : hiç merak etme, en iyi avukatları tutucaz, sen boşanacaksın, biz de dördümüz, çok mutlu bir yaşam sürücez, tamam mı?
Eylül : ama...
Serkan : ben seni de kızımızı da kimseler vermem, duydun mu beni? Kimseye vermem...
Eylül: noolur...
Serkan: bak Eylül... onun da istediği bu... boşanma diye yapıyo onu bu şerefsiz... sen yenilmeyeceksin, güçlü olacaksın, savaşacaksın... sana söz veriyorum, Yağmur hep bizimle olucak... biz evlenicez, Yağmurla Rüzgar'ı birlikte büyütücez, anlaştık mı? Pes etmek yok...
Eylül: yok... tamam...
Serkan: aferin güzelim...
Eylül: ya kaçırırsa.. ya kızımı kaçırırsa
Serkan: karşında koskoca komiser duruyo, sence buna cesaret edebilir mi? Kim kaçırıyormuş benim prensesimi?
Serkan, Eylülün gözyaşlarını siler eliyle... Eylül gülmüştü...
Serkan : ağlama... hep böyle gül. Şimdi güzel güzel uyu... Yağmur'un sana ihtiyacı var...
Eylül: uyumuyo... zaten kötüyüm, bi de uyumadı Yağmur... ben en iyisi anneme veriyim...
Serkan : ver bana ben deneyeyim...
Serkan Yağmuru beşikten alır ve sallamaya başlar, bir yandan ninni mırıldanıyordu... Eylül de onları gülümseyerek izliyordu... bir süre sonra Serkan Yağmur'u beşiğine yatırdı, uyumuştu....
Serkan : bir daha senin karşına çıkarsa, konuşursa, herşeyi bana söylemeni istiyorum Eylül... anlaştık mı? Bu çok önemli
Eylül: tamam...
Serkan : kendi başına işlere kalkışmak yok, ona teslim olmak yok...
Eylül: tamam.. söz
Serkan : düşünme sen bunları, uyu hadi, Yağmur bile uyudu
Eylül: burda kalır mısın?
Serkan : Mesude teyze evde, olmaz Eylül... ama sabah erkenden gelirim..
Eylül uzanıp uyumaya çalışır, Serkan da üzerini örtüp çıkar....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...