Ocak 2018 🍃
Güney eve geldiğinde Songül çoktan koltukta uyuyakalmıştı...Güney : Songül... hadi kalk, her yerin ağrıyacak burada. Hadi geç odana...
Songül : ben uyuyakalmışım... seni bekliyodum. Saat kaç?
Güney : onbir olmuş.. biraz geç kaldım Serkanla laflarken dalmışım...
Songül : evlendiğimizde de mi böyle olacak...
Güney : Serkanlaydım diyorum, hadi şu çocukluk arkadaşımız Serkan var ya
Songül : tamam tamam... bi daha bu kadar geç kalma ama...
Güney : tamam aşkım, söz veriyorum
Songül : aşkımlı konuşmasana. Daha evli değiliz
Güney : haa evlenince diyebilirim yanii
Songül : ıyy hayır! Hayır sakın Güney! Duydun mu beni. Unut bunu
Güney : tamam tamam... sen neden böylesin? Acaba iki erkeğin arasında büyüdün diye mi?
Songül : öf ne alakası var oğlum? Yat hadi sen de
Güney : iyi tamam tamam... iyi geceler aşkım...
Songül : kapa çeneni Güneycim.
Songül odasına geçer...
Songülle Güney nişanlıydı. Haftasonu düğünleri olacaktı. Songül ailesini kaybettiğinden beri ailesi diyebileceği bir Güney vardı yanında. Tek başına kaldığı evinde bir hırsızlık olunca korkmuş ve tek kalamamaya başlamıştı. Güney kaldı onun yanında bir süre. Gel zaman git zaman, Güney eve yerleşti ve zaten nişanlıyız diyerek devamlı olarak Songülle kalmaya başladı... zaten Eylül'ün başına gelenlerden sonra Songül'ü yalnız bırakmaya korkuyordu, işine gelmişti bu durum.
Cumartesi sabahı Beren, Serkanların evine gelmişti.
Beren : canım, herşey hazır mı?
Serkan : evet herşey tamam. Kardeşimin düğünü sonuçta, bir eksik yok, merak etme
Beren : bize de hazırlık olacak tüm bu koşuşturma. Bir prova gibi
Serkan : galiba öyle... ama bizimkiler bizden daha heyecanlı. Biricik oğulları evleniyor, annem her işe koşturuyor sağolsun
Beren : evet evet sağolsun, Nazan annem öyle iyi ki, kaynana gibi değil de annem gibi oldu. Seviyor beni
Serkan : kalbi iyi olan herkesi sever benim annem
Beren : sabah sabah iltifatımı da aldığıma göre, ben çıkıyorum. Bi öpücük?
Serkan, Beren'i öptükten sonra giyinir. Bugün en yakın arkadaşı evleniyordu... çocukluk aşkıyla..
Berberde ikisi konuşuyordu...
Serkan : vay be... evleniyorsun kardeşim. Hala inanamıyorum. Güney Ertürk, evleniyor.
Güney : hiç sorma abi, evleniyorum valla
Serkan: ne güzel işte oğlum... çocukluktan beri tanıyosun Songülü... hem artık vakti gelmişti, kaç yıldır...
Güney: tabi lan... Songül canım benim...
Serkan: daha biz ufacıkken bile aşıktın ona...
Güney : yok lan. O zamanlar ona gıcık oluyodum. O kıvırcık saçlarından böyle tutup çekmek istiyordum sürekli. Gıcıktı, çok gıcık. Bacak kadar boyuyla laf yetiştiriyordu.
Serkan : oğlum, ortaokul zamanı, Songüller taşındı diye hüngür hüngür ağlamıştın, sevmiyordum diyorsun bir de...
Güney : naapıyım, alışmıştım. Ama üniversitede buluştuk ya, nasıl oldu aynı üniversiteye düşmüşüz falan... dedim ki bu bir işaret.. bizim çirkin Songül, afet bir kıvırcık olmuş. Dedim ki o benim sevgilim olmalı...
Serkan : oldu da...
Güney : aynen öyle kardeşim... eh darısı sizin başınıza artık..
Serkan : amin kardeşim... gerçi sizin gibi efsane bir çocukluk aşkı değiliz ama biz de idare ederiz herhalde...
Güney : oğlum ne var, siz de üniversitede tanıştınız ve aşık oldunuz. Bizim gibi efsanevi bir aşkınız olmasa da... aşıksınız işte, o yeter... hem her çocukluk aşkı sonsuza dek sürmüyo ki...
Serkan: orası da öyle tabii ... bazen düşünüyorum, acaba Eylül aramızda olsaydı... yani yaşasaydı ne olurdu? Nasıl bir kız olurdu? Aramız nasıl olurdu? Hala görüşür müydük? Kime benziyor olurdu mesela?
Güney : aşıktın dimi ona? Küçükken yani...
Serkan : evet...yani 7-8 yaşlarında bir çocuk ne kadar aşık olursa o kadar işte. Çocukça, masumca seviyordum. ama çocukluk aşkı işte... gelip geçiyor. Sizinki gibi kalıcı olmuyor hepsi
Güney: eh, o da bize özel abicim.
Serkanla Güney güler...
Dersten kaçış yolu, hikaye yazmaktır. 😁 alın size bir bölüm daha. Bol yorum bekliyorummm, onlar benim yazma motivasyonum. Bu arada.... Seviliyorsunuz ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Genç Kurgu2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...