41.Bölüm - Baskın

296 34 44
                                    

Birlikte gülerlerken Eylül birden ciddileşir...

Eylül : şaka bir yana... eğer yarın boşanırsak, Murat benim kızımın velayetini almaya uğraşır mı sence? Yoksa blöf mü yapıyordur?

Serkan: bence blöf... ama eğer öyle birşey yapmaya kalkışırsa da hemen hallederiz, canını sıkma tamam mı?

Eylül : nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

Serkan : aklımda birşeyler var... kızın o adama kalmayacak merak etme

Eylül: nasıl Serkan? Anlat bana.. lütfen...

Serkan : ben halledicem, bana güven yeter.... şimdilik sadece şunu bil, eğer bunu yapmaya kalkarsa işler çirkinleşecek, haberin olsun

Eylül: nasıl yani? Çirkinleşecek derken...

Serkan : yani, onların arasındaki ilişkiyi mahkemeye karşı kullanmamız gerekecek...

Eylül: ne gerekiyorsa yapalım... yeter ki kızımı almasın benden

Serkan: işte o imkansız...

Serkan Eylüle sarılıp saçlarından öper... bu sırada Güney pat diye odaya dalar...

Güney: Serkan kardeş.. oooha

Serkan: Güney?

Songül : oha! Güney, geri bas, geri bas...

Eylül: Songül? Durun durun... gitmeyin bir yere. Siz ne ara geldiniz? Kapıyı nasıl açtınız?

Songül : Biz Rüzgar'ı sevmeye gelelim dedik, sonra da size uğrayacaktık ama zaten burdaymışsınız...

Güney : kapıda Nazan ve Mesude teyzeyle karşılaştık, beraber girdik içeri...

Eylül : biz nasıl duymadık kapı sesini?

Güney : olur öyle... dalmışsınızdır...

Songül : ee nerde bebekler? Yağmur da burda mı?

Eylül: burda burda...

Serkan: eh, gelin, ama uyuyolar...

Songül de Güney de bebekleri görmek için beşiğin yanına gelir. Songül hafifçe dokunup severken Güney arkasını döner bir anda...

Güney: sizi gidi sizi... naapıyosunuz siz burda?

Eylül: şey...

Serkan: sanane kardeşim? Sanane?

Güney : tamam be tamam... birşey demedik...

Songül : Güney tamam... ya kusura bakmayın, biz de basmış gibi olduk... bilseydik... bi dakika... ama siz nasıl?! Yani Eylül sen...

Eylül: biliyorum evet evliyim, tamam... herkes niye aynı şeyi söylüyo?

Güney: hey, tamam birşey demedik... sadece şaşırdık

Songül : aynen... yani ne ara oldu, onu anlamadık...

Serkan: oldu işte... zaten olması gereken de buydu...

Güney: sizi bastığım gün geldi aklıma...

Flashback
Mayıs 2000🍃
Öğlen tenefüsü zili çalmıştı, herkes yemeklerini yemeye başlamıştı. Eylül, Serkan ve Güney birkaç arkadaşlarıyla beraber bahçede yemeklerini yiyorlardı. Yemekleri bitenler çıkıp oyun oynamak ister...

Bora : hadi yakar top oynayalım

Sinem : aynen! Hadi yakar top oynayalım, ben de yedim yemeğimi

Güney : ben de varım, hadi Serkan sen de gel

Serkan: ben sonra gelirim... Eylül de bitirsin yemeğini, beraber gideriz

Mustafa : hadi beklemeyelim, biz oynayalım, onlar sonra gelir...

Hepsi koşturarak oynayacakları yere giderler, Eylül ve Serkan yalnız kalmıştı. Eylül ise çok yavaş yediği için geride kalmıştı...

Serkan: nasıl bu kadar yavaş yiyorsun

Eylül: doydum çünkü... ama annem hepsi bitecek dedi... of daha fazla yiyemicem...

Serkan : annene yiyemedim dersin...

Eylül: olmaz. Çok kızar... yemediğimi görürse eve gelince hem bunu hem de akşam yemeği yedirir... ama çöpe de atamam, günah...

Serkan : yardım ediyim mi?

Eylül: gerçekten mi?

Serkan kafasını sallar...

Eylül: olur...

Serkan, Eylül'ün yemeğinden biraz yer ve ona yardım eder...

Eylül, teşekkür amacıyla Serkan'ın yanağından öperken Güney gelir, onları görür ve koşarak arkadaşlarının yanına gider. Serkan da onu koşarak giderken görünce peşinden gider...

Güney: biliyo musunuz, Eylül ve Serkan aşık! Eylül Serkanı öptü, Eylül Serkanı öptü!

Serkan : sussana Güney!

Güney : hehehe! Herkese söylicem ki! Eylül Serkanı öptü, Eylül Serkanı öptü!

Bora : oha!

Sinem : dudişten mi?

Sinem dudaklarını tutup gülmüştü...

Eylül ağlamaya başlayınca Serkan Güney'i sarsmaya başlar...

Serkan : sussana! Neden söyledin?

Güney: yalan mı? Öptü seni... sen de onu öptün mü?

Güney dudaklarını büzüp dalgadan öpüşüyormuş gibi hareket yapar, herkes ona gülmüştü, Eylül ve Serkan hariç...

Serkan, Güney'e yumruk atar, ama Güney hala gülüyordu...

Güney : hehehe bebeğiniz olcak.

Serkan tekrar yumruk atınca Güney de karşılık vermeye başlar... hocaları zor ayırmıştı. Ailelerine de haber verilmişti...

Flashback sonu...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin