Murat afallamıştı. Eylülün böyle sinirlendiğini görmemişti hiç. Normalde sakin bir insandı Eylül, uysaldı, Murat'la böyle bağırış çağırışları olmamıştı.
Murat : saçmalama lütfen...
Eylül: oldun dimi? Aşık oldun ona... sen o yüzden böyle vazgeçtin bebeğinden... yoksa ondan vazgeçecek bir insan değilsin sen...
Murat : Duru...
Eylül: sen evli bir kadına aşık oldun, bu yüzden bebeğinden vazgeçtin... hatta Beren evlendi diye ondan intikam almak için bebek istedin dimi? Onun canını yakacaktın... nasıl düşünemedim? Ne kadar aptalım ben!
Mesude : ne?! Beren mi? Serkanın karısı Beren...
Eylül: ben Serkan'a hislerime rağmen çocuğum için ondan uzak dururken, sen Beren için bebeğinden vazgeçtin! İhanet ettin. Sana en başından beri aşık olmadığım için bu ihanet bana koymadı Murat, ama bebeğini kabul etmemen var ya... o sana duyduğum saygının tek kırıntısını bırakmadı bende...
Mesude : Murat git burdan!
Murat : Duru.. tamam bu kadar istiyorsan doğur... bakarız
Eylül: doğurucam... doğurucam zaten. Ama sen yakınına bile yaklaşamayacaksın onun... boşanıcam ve bunu kabul edeceksin!
Murat : Duru lütfen...
Eylül: sus! Sus sakın bana kendini savunma! Sakın!
Murat : tamam... tamam sen nasıl istersen...
Murat gitmişti... Eylül'ü daha fazla üzmemeye karar verdi... ama ona yardım edecekti. Boşansalar bile para ödeyecekti. Belki de vicdanını böyle rahatlatacaktı...
Eylül ise annesinin ona sarılmasıyla direkt ağlamaya başladı...
Mesude : ben varken hiç birşey olmaz kızım. Burda kalırsın temelli. Ben sana da yavruna da bakarım...
Eylül: biliyorum... sağol anne...
Beren de evde sevinç içerisindeydi. Nazanla beraber oturuyorlardı. Haberi Nazan'a vermiş, Nazan da babaanne olacağı için çok mutlu olmuştu. Serkan gelince, Nazan hemen oğluna sarılır...
Nazan : oğlum... aldım güzel haberi, babaanne oluyormuşum...
Serkan: evet annecim, tebrikler
Nazan : ah oğlum... büyüdün de baba mı olacaksın sen?
Serkan : valla benim için de sürpriz oldu anne, ama güzel oldu, sonuçta bebek sevilmez mi?
Nazan : tabii ki... Beren söyledi, Eylül de hamileymiş...
Serkan: evet...
Nazan : ay ne güzel sizinkiyle kardeş kardeş büyüyecekler... siz Eylülle çocukluk arkadaşıydınız, sizin çocuklarınız da öyle olacak... Songülle Güney düşünmüyor mu?
Serkan : sanırım henüz değil...
Nazan : neyse olsun... onlarınki biraz küçük olur... ama sonuçta çocuklarınız da hep beraber olacak.. ne güzel... Eylüllerin bebeği büyük sanırım.
Serkan : evet , ama onun hamileliği biraz sıkıntılı...
Beren : nasıl?
Serkan : yani... sıkıntısı varmış, ben de bilmiyorum. Neyse boşverin...
Beren : sen nerden biliyorsun bunu Serkan? Ben bile bilmiyorum
Serkan : onunla çocukluk arkadaşı olan benim Berencim, sen değil. Mesude teyze annem gibidir ayrıca...
Beren : tamam.. öyle olsun
Serkan : öyle... ve ben zor günler geçiren arkadaşımın yanında olmak isterim...
Nazan : tabii canım... ol.. ben de bir ara gider Mesudeyle konuşurum...
Serkan: tamam, ben üzerimi değiştiriyorum...
Serkan rahat birşeyler giyip annesini ve Beren'i bir operasyon bahanesiyle atlatıp Mesudenin evine gider...
Mesude : sen de burdan çıkmaz oldun Serkan...
Serkan : şey ben...
Mesude : neyse.. geç içeri hadi... Eylül senle daha iyi hissediyor kendini...
Eylül Serkanı görünce kaşlarını çatar. Girmesine engel olur...
Eylül: git Serkan!
Serkan: ne?
Eylül : Serkan git! Seni görmek istemiyorum
Serkan : neden? Ben birşey mi yaptım?
Eylül : evet! Karına sahip çıkamadın. Karın benim kocamı ayarttı! O bebeğin de kimden olduğu tartışılır... artık Allah bilir...
Serkan: düzgün konuş Eylül...
Eylül: ne? Gerçekler acıttı mı? Ben Murata aşık falan değilim ama severdim. O çocuğuma baba olurdu. Ama senin karın yüzünden o, bebeğini reddettti. Benim bebeğim senin rahatlığın yüzünden babasız kaldı! Şimdi git Serkan! Seninle konuşmak ve görüşmek istemiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Novela Juvenil2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...