Mesude :kızım.. ben şimdi anneanne mi oluyorum?
Eylül : evet annecim...
Mesude kalkıp kızına sarılır...
Mesude : zaten daha yeni anne olmuştum, şimdi de anneanne... ne desem ki şimdi...
Songül : torunun oluyo Mesude teyze
Serkan bu mutluluk dolu tabloya bakmaya daha fazla dayanamaz. Bir an önce çekip gitmek istiyordu... dayanamıyordu... daha birkaç güne kadar içten içe Eylül'ün Muratla uyuduğunu düşündükçe içten içe kıskançlık kendini yiyip bitirirken şimdiyese sevdiği kadının hamile olduğunu öğrenmişti...
Serkan : Beren biz kalkalım mı artık? Ben sabah erken kalkıcam...
Beren : olur canım kalkalım
Serkanla Beren gittikten sonra diğerleri de çok durmadı.
Serkan kendini çok kötü hissediyordu. Eylül'e çok ama çok geç kalmıştı. O hamileydi. Bir bebeği olacaktı. Murat, o ve bebekleri birbirlerine bağlanacak ve bir aile olacaklardı. Bu durum Serkanı aşırı derecede rahatsız etmeye başlamıştı.
Beren : aşkım... bugün söylediklerinde ciddi miydin? Yani bebek istiyor musun?
Serkan: benden baba olur mu?
Beren : senden mükemmel baba olur Serkan...
Aslında çocuk istediği falan yoktu. Ama sırf Eylül'e sinirinden, bu kararı almıştı...
Serkan: öyle mi dersin?
Beren : kesinlikle...
Beren Serkanı öpmeye başlamıştı. Serkan ise düşünceliydi, aklında da kalbinde de olan Eylüldü. Beren'in onu ne kadar sevdiğini görüyor ve onun için üzülüyordu... ama şöyle bir gerçek vardı ki Serkan Beren'i hiç böyle sevmemişti...
Eylül ise Murat'a biraz sinirliydi...
Eylül: Murat! Neden söyledin?!
Murat : canım ne var bunda? Sen hamilesin, bizim çocuğumuz olacak ve bunu sevdiklerin bize gelmişken paylaşmak istedim. Ne oldu yani?
Eylül: bana sormalıydın önce!
Murat : neden ki? Ne alaka?
Eylül: ben şuan söylemeyi düşünmüyordum. Daha zamanı vardı.
Murat : çocuk doğunca mı söyleyecektin?
Eylül: hayır tabii ki. Sadece... herşeyin yolunda olduğundan emin olmak istiyorum, hepsi bu
Murat: herşey yolunda hayatım merak etme. Şimdi uyuyalım mı?
Eylül: tamam... uyuyalım...
1 ay sonra
Eylülle Serkan bu bir ay içinde hiç görüşmemişti, sadece evlerinde diğerlerinin adı geçmişti, o kadar...
Eylül çok zeki bir öğrenciydi, tıp kazanmıştı ve doktor olmuştu. Murat'ın özel muayenesi vardı, Eylül ise hastanede çalışmayı tercih ediyordu bu yüzden her gün olduğu gibi o gün de hastaneye gidip hastalarıyla ilgilenmişti. Gün sonunda evine dönerken bir araba ona çarpmıştı...
Ona çarpan adam da, Eylül de arabadan inip arabalarının durumlarına bakmıştı...
Eylül : naapıyosun ya?
Adam : önüme çıktınız! Nasıl araba kullanmak bu?! Kadın sürücüler anca bu kadar oluyo işte!
Eylül : deminden beri bu şeritte gidiyorum, önüne nasıl çıkmış olabilirim acaba? Sanki kendi düzgün kullanıyo da bi de benim araba kullanışıma laf ediyo! Kadınlar sizden daha dikkatli be!
Adam : fotoğrafları çektim
Eylül : iyi! tutanak işlemlerini de halledelim bitsin. Nasılsa senin suçlu olduğun ortaya çıkacak
Adam : tabii tabii
Eylül, tanıdığı tek polisin Serkan olduğunu hatırlar. Serkan ona yardımcı olabilirdi... bu yüzden arabayı servise bırakıp taksiyle karakola gider ve durumu ona anlatır...
Eylül : sinir oldum ya, bi de suçlu muamalesi yaptı bana
Serkan : tamam, bakarız şimdi... mobese kayıtlarına bakarız, kim suçlu ortaya çıkar
Eylül : bana suçlusun mu demeye çalışıyosun Serkancım?
Serkan : ben bir polisim Eylülcüm... her ihtimal değerlendirilir
Eylül ayaklarının yere vura vura, ayakta dikilip Serkanın başında dikilir ve görüntüleri incelemesini bekler...
Serkan: otursana Eylül.. başımda dikilme
Eylül : sinir oldum sinir! yok oturamam...
Serkan olay anını yakalamaya çalışırken Eylül kendini pek iyi hissetmez... karnı ağrımaya başlamıştı... hemen oturdu..
Serkan : Eylül... Eylül sen iyi misin?
Eylül : hayır.. kendimi iyi hissetmiyorum... Serkan.. bebek... bebeğim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...