Eylül kime üzeleceğini şaşırmıştı... evet, Beren'i sevmiyordu, ama sonuçta ölmesini de asla istemezdi. Beren de aynı onun gibi bir anneydi...
Murat yanlarına geldiğinde Eylül yeniden sinirlenmişti...
Murat : bak güzelim, ağlamışsın... sen de pişman oldun dimi söylediklerinden?
Eylül: git başımdan Murat...
Murat : Eylül... sen bana istediğimi yapabileceğimi söyledin... beni yanında bile istemiyordun...
Eylül: sana istediğinle ol dedim evet, ama çocuğuna baba ol dedim... ondan utanan biri baba olamaz. Sen de istemiyorsun onu zaten... ısrar edip daha da küçülme artık... bırak bitsin...
Eylül, kızını, birkaç parça eşyasını alıp annesi ve Nazan ile çıkar... Nazan'ın da isteğiyle Serkan gelene kadar hep beraber onun evinde kalırlar... geçen bir haftanın ardından Eylülle annesi, artık kendi evlerine geçerler. Eylül bu sırada çoktan boşanma davası açmıştı bile. Tek kuruş nafaka istememişti çünkü ilerde babasının çıkagelip Yağmur üzerinde hak iddia etmesini istemiyordu...
Serkan da annesinin evine dönmüştü, kucağında oğluyla... dağılmıştı ama oğlu yanında olduğu için şanslı hissediyordu kendini...
Nazan : oğlum... nasılsın? Ya saçma bir soru oldu ama...
Serkan : yok annem... sağol... iyiyim yani atlatmaya çalışıyorum...
Nazan : tamam oğlum... Mesude teyzen bebeği merak ediyordu, Rüzgar'ı götürüp geleyim mi?
Serkan : ben de gelebilir miyim?
Nazan : gel tabii oğlum... Sana da değişikliklik olur... evde otur otur kafan dağılır...
Birlikte Mesudelerin evine gitmişlerdi... Mesude baş sağlığı dileyip içeri aldı onları, sonra da Rüzgar'ı alıp sevmeye başladı...
Nazan : Eylül yok mu Mesude?
Mesude : yok burda, içeride, Yağmur'u emziriyo...
Serkan acıyla gülümsedi... Beren bebeğini emzirememişti bile... çocuğu doğduğundan beri mamalarla besleniyordu...
Eylül kucağında Yağmur ile salona geldiğinde Serkan'ı beklemiyordu... hemen yanına gidip sarıldı...
Eylül: Serkan ben çok üzüldüm.. gerçekten... aramak istedim ama ne söyleyeceğimi bilemedim... başın sağolsun
Serkan : sağol... kucağıma alabilir miyim?
Serkan, Eylül'ün kucağındaki Yağmur'a bakıyordu. Eylül de Yağmur'u ona uzattı...
Serkan : Yağmur... prenses... sen ne kadar güzel bir kızsın öyle... gözlerin de anneninkiler gibi... çok güzel bir kızsın sen...
Serkan, Yağmur'u sevip öperken, Eylül gülümseyerek onları izledi. Murat kendi kızını bu kadar sevmemişti. Eylül de Mesudenin kucağındaki Rüzgar'a bakıyordu...
Eylül : biraz ufak sanki... Yağmur bu ayda biraz daha topluydu diye hatırlıyorum
Mesude : biraz öyle gibi evet, ama tabii bebekten bebeğe değişir... her bebek aynı kiloda olmaz
Serkan : doktor da söyledi, ama o mamalarla anca o kadar oldu... ilerde kapatır umarım farkı...
Mesude : kapatır tabii kapatır... bir bakmışsın, kilolarından dert yanmışsın...
Serkan gülümsedi...
Eylül Rüzgar'ı alıp odaya çekilir. Serkan anlayamamış, şaşırmıştı.. Nazan'ınsa gözleri dolmuştu...
Serkan : Eylül... nooldu? Neden içeri gitti ki şimdi?
Serkan peşinden odaya dalar... Eylül'ü öyle görünce hemen döner... Eylülse örtüsünü geçirmişti üzerine...
Eylül: dönebilirsin...
Serkan : şey.. ben birden gidince anlayamadım... gerek yoktu..
Eylül: ben bi anneyim Serkan... anlıyorum... öylece durup bakamazdım
Serkan : ne desem bilemedim...
Eylül : birşey deme... arada getir onu buraya... ben yettikçe onu da doyurmaya çalışırım...
Serkan: peki... Eylül... sormayayım dedim ama yeniden mi buraya döndün? Yani Murat...
Eylül: başından bir hata yaptım ben... o kızını hiç istemedi... sen bile senin kızın olmadığı halde onu nasıl sevip öptün... Murat bir kez olsun böyle gülerek sevmedi onu... öpmedi bile sanırım...
Serkan : inanmıyorum ya... onca söylediğim şeye rağmen...
Eylül: dava açtım... boşanıyorum ondan. Babaya falan ihtiyacı yok onun. Zaten onun babalığına da babalık denmez... annem var... ben varım...
Serkan : ben de varım...
Eylül gülümsedi...
Eylül: sağol...
Serkan : ben artık temelli burdayım... Yağmur'a babalık yaparım ben... oğluma da... kızıma da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...