119.Bölüm - Ayrılık

252 29 23
                                    

Serkan, uzun bir operasyon sonrası merkezden çıkıp eve döndü, anahtarlarıyla evin kapısını açmaya çalışıyordu ama kapı bir türlü açılmıyordu. Şaşırsa da zili çaldı. Zil ikinci çalışta açıldı, içerden bir hizmetçi kapıyı açmıştı...

Hizmetçi mi? İyi de onların hizmetçileri yoktu ki?

Hizmetçi : buyrun... kime baktınız?

Serkan: ben Serkan, bu evde oturuyorum ben...

Hizmetçi : yanlış oldu herhalde... bu evin sahipleri zaten evde şuan...

Serkan : nasıl ya? Burası benim evim, benim!

Seslere başka bir hizmetçi geldi...

2.hizmetçi : aa Serkan bey...

Serkan: hele şükür... ne oluyor burda?

2.hizmetçi : kusura bakmayın, o Arzu. Daha yeni işe başladı, sizi tanımıyor. Açıkçası biz de sizi beklemiyorduk.

Serkan : nasıl yani? Anlamadım...

2.hizmetçi : bu haftasonu vakti değil ya, ondan söyledim. Ama hemen Eylül hanıma haber vereyim... salondalar şuan...

Serkan onu dinlemeden salona yürüdü. Ev aniden büyümüştü sanki gözünde. Lüks eşyalar, büyük bir salon ve salonun ortasında yerde yan yana oturan Eylül ve bir adam, Yağmur ve Rüzgar vardı... Eylül kucağında Işık'ı tutuyordu...

Serkanın geldiğini duyan adam geriye döndüğünde Serkan onun Murat olduğunu gördü...

Eylül: Serkan... senin ne işin var burda?

Serkan : ne demek bu Eylül?

Eylül: daha vakti değil, haftaya gelecektin.

Serkan: neden? Anlamıyorum

Eylül: ee Işık'ı almak için. Bunu konuştuk, hakimin de dediği gibi sadece iki haftada bir haftasonları... bir daha göremezsin Işık'ı...

Serkan : ne hakimi? Ne diyorsun Eylül? Bu adamın evimizde ne işi var?!

Eylül: Serkan asıl sen neler diyorsun? Biz seninle yollarımızı ayırdık, bunu isteyen sendin. Sinirimden sana patladım diye alınıp beni boşayan sendin. Artık yeni bir ailem var, yapma ama konuştuk bunları...

Serkan: ben...

Eylül : Işık için endişelendiğini biliyorum ama inan bana Murat çok değişti. O harika bir baba, en az senin kadar.

Murat : yıllarca sen benim kızıma baktın, sıra bende Serkan. Merak etme, Yağmur ile Rüzgar benim için ne ise Işık da o. Gerçi Yağmur'un yeri biraz ayrı, sonuçta o sevdiğim kadından çocuğum...

Yağmur : babişko, Rüzgar benimle evcilik oynamak istemiyor, biz seninle oynayalım mı?

Murat : olur prenses, oynayalım...

Serkan hayretle baktı onlara... gözlerine inanamıyordu... bu olmuş olamazdı, bu kabustu ve bir an önce uyanmalıydı. Bu gerçek olamayacak kadar kötü bir kabustu...

Eylül: Yağmur'un bir kız kardeşi mi olsa?

Murat : ne? Bebek mi istiyorsun?

Eylül: senin ne kadar harika bir baba olduğunu gördüm... evet istiyorum, her anında yanımda ol istiyorum bu sefer...

Murat birden Eylül'ün dudaklarına kapanmış büyük bir şehvetle öpüyordu...

Yağmur : holey! Bir kardeşim daha olcak! Babişko, hadi bak bu çayın, kek de yaptım sana, ama limonlu çünkü sen çok seviyorsun

Murat : sizi çok seviyorum canım ailem...

Eylül: biz de seni çok seviyoruz aşkım... iyi ki yeniden bana geldin. Kötü günler yaşadık ama hepsi bitti...biz birbirimiz olmadan bir hiçiz, başkalarıyla denedik ama olmadı, baksana birbirimizden kopamadık...

Serkan kendini berbat hissetti, ordan çıkmak istedi ama ayakları onu bir türlü götürmüyordu sanki yapışıp kalmıştı olduğu yerde...

Eylül berbat geçen iki gün boyunca hastaneden ayrılmamıştı. Serkan hala uyanmamıştı, uyanması için ilacı kesmişlerdi ama Serkan hiç tepki vermemişti.Yağmur da büyük bir heyecanla babasının uyanmasını bekliyordu...

Eylül yoğun bakımda Serkanın elini tutarak onunla konuşurken Yağmur da geldi annesinin yanına...

Yağmur : annecim babam seni duyuyor mu?

Eylül: evet annecim

Yağmur : peki ben de konuşabilir miyim babişle?

Eylül: konuş tabii, konuş...

Yağmur annesinin kucağına oturur ve babasının elini tutar sıkıca...

Yağmur: babiş, hadi uyan ne olur. Ben kardeşimi gördüm ufacık ama saçları seninkilere benziyo, Rüzgar gibi onun saçları da... ama çok ufak, benimle oynamıyor, sürekli uyuyo bi de bezi çok kötü kokuyo. Hani sen bana bez değiştirmeyi öğretecektin? Bari Işık benimle oynayana kadar sen benimle evcilik oyna. Hem sana kek de yaparım babiş, söz...

Eylül ağlayınca Yağmur ona döner ve annesinin gözyaşlarını siler minik elleriyle...

Yağmur : ağlama annecim, babam duyarsa çok üzülür...

Eylül hak verir kızına, sonra da onun elinden tutup odadan çıkacaklardı ki kulaklarına inanamadı... sayıklayan Serkan mıydı?

Serkan: hayır hayır hayır...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin