109.Bölüm - Kaybolma

188 32 12
                                    

Eylül uyandığında Serkanın koynunda bulur kendini. Böyle, konuşurken uyuya mı kalmıştı? Yavaşça kalktı yerinden, Serkan da uyumuştu... Serkan kalkmadan önce Eylül ona bir şeyler hazırlamak ister... Serkan uyandığında yanında Eylül'ü göremez... ama en son beraberlerdi...

Serkan: Eylül... Eylül canım nerdesin?

Eylül: mutfaktayım Serkan

Serkan da mutfağa gider. Eylül bir sürü yemek yapmıştı...

Serkan: ee ben dışarıdan yemek getirecektim, söylemiştim sana. Neden yemek yapmaya uğraştın?

Eylül: son günümüz zaten, ben bir şeyler hazırlamak istedim. Kötü mü ettim?

Serkan: iyi, hadi bakalım. İşin bittiyse gel de kızımızı arayalım. Seni arıcaz diye söz verdim ben prensesime

Eylül: aman... bekletme prensesini...

Serkan: ne oldu? Kıskandın mı sen?

Eylül: hiç de bile... kendi kızımı kı kıskanıcam? Yok artık...

Serkan: iyi sen öyle diyorsan...

Eylül: evet... öyle Serkancım. Hadi arayalım...

Serkan görüntülü konuşma başlatır. Önce Nazan ile konuşmuşlardı, evde herşey yolundaydı, Yağmur'un keyfi de iyiydi. Sonra oyuncaklarıyla beraber Yağmur geldi neşeyle...

Yağmur : babiş! Babiş arıyo!

Nazan : evet babanla annen telefonda. Hadi gel konuş bakalım

Yağmur hemen telefonu eline alır...

Yağmur : babiş! Babiş ne zaman geliceksin? Özledim seni

Eylül: hee sadece babanı özledin, anneyi özlemedin yani öyle mi kızım? 

Yağmur : hayır anne, seni de kardeşimi de özledim.

Eylül: tabi tabii... babanı özledin sen sadece, baksana hemen onu sordun...

Yağmur: hayır. Hepinizi özledim...

Serkan: kızım... annen seni birazcık kıskandı...

Yağmur : özür dilerim annecim...

Eylül: bitanem benim...

Serkan: biz yarın gelicez prenses. Ne getirelim sana burdan? Ne istersin?

Yağmur : bebek! Bi de bebeğim için yeni kıyafet.

Eylül: buyur bakalım Serkan... burda nasıl bebek bulacaksın?

Serkan: kızım istemiş madem, arar tarar buluruz artık ne yapalım

Eylül: yemeklerini yiyorsun dimi annecim? Üzme sakın babaanneyi...

Yağmur: üzmüyorum ki.

Nazan : üzmüyor annesi üzmüyor merak etme. Siz rahat olun, düşünmeyin burayı. Zaten birazdan Mesude de gelecek...

Biraz daha konuşup telefonu kapatırlar.

Eylül: ee kocacım, nerden bulacaksın bebeği bakalım?

Serkan : dönerken merkezden buluruz herhalde... naapalım, söz verdim bir kere...

Eylül: tamam... dönerken alırız o zaman. Hadi gel yemek yiyelim... acıktım ben

Serkan gülüp masaya oturur.

Serkan: hala yağış var. Bugün dışarı çıkamıcaz galiba

Eylül: yorgunum zaten.. oturalım burda. Hem her yeri gezdik, gezilecek bir yer de kalmadı ki...

Serkan: haklısın. Dinlenelim o zaman...

Tüm gün otururlar, televizyon izleyip fotoğraflara bakarlar ve birlikte vakit geçirirler...

Akşam üzeri bir telefon alır Serkan. Annesi arıyordu, gülerek açar telefonu. Yine kızı ile konuşacaktı...

Serkan: anne, nooldu? Yine mi özledi beni prenses?

Nazan : Serkan... oğlum, sakin ol. Şimdi söyleyeceklerimi de sakın Eylül'e söyleme...

Serkan : anne... ne oldu söylesene

Nazan : Eylül yanında mı?

Serkan: Eylül içeride, ben başka odadayım. Anlatsana anne, Yağmur'a mı bir şey oldu?

Nazan : oğlum... Yağmur kayıp

Serkan : ne?! Anne ne diyorsun sen? Nasıl kayıp ya?

Nazan : biz... biz Mesudeyle oturuyorduk... sonra... sonra Yağmur yok... gitmişti

Serkan : nasıl gitti ya? Nasıl? 5 yaşında o, nereye gider anne?

Nazan : bilmiyorum oğlum bilmiyorum... mesude de ben de hiçbir şey görmedik... ne olduysa on dakika içinde oldu.

Serkan: tamam anne, biz hemen geliyoruz

Nazan : gelmeyin. Eylül hiçbir şey anlamasın, yazık, hamile kızcağız

Serkan : olmaz anne, gelmem lazım...

Nazan : gelmeyin oğlum... ben polislere haber verdim. Her yerde arıyorlar

Serkan çaresiz halde kapadı telefonu. Dışarıda yağış, içerde hamile karısı vardı. Kilometrelerce uzakta da kızı kayıptı... İçinde kötü bir his vardı, doğru çıkmıştı işte. Kızı kaybolmuştu. Yıllar önce Eylül'ü de elinden kaçırmıştı. Tarih tekerrürden ibaretti. Serkan aynı acıyı yeniden yaşıyordu. Bu sefer kızı elleri arasından kayıp gitmişti...

Bu sırada içerden Eylül'ün sesi geliyordu... bağırıyor muydu?

Serkan : Eylül? Eylül iyi misin?

Eylül: Serkan! Sancı... sancım var...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin