Eylül, Rüzgar'ın uykusundan istifade edip biraz uzanır, bu sırada eski birşeyleri hatırlar...
Flashback
Şubat 2000🍃
Serkan, ailesiyle birlikte şubat tatili için tatile gitmişti. Bu yüzden 2 hafta boyunca hiçbir arkadaşıyla görüşememişti. Okula istemeyerek gelse de yeniden arkadaşlarını görebileceği için heyecanlıydı...Öğle tenefüsünde Serkan beslenmesindeki yemeği yerken Eylül'ü görür. Eylül de onu görünce yanına gelir...
Serkan: naber?
Eylül: iyi sen?
Serkan: iyi ben de... tatilde neler yaptın?
Eylül: annemle okumaya çalıştık. Bi de yazma... ama daha iyi okuyabiliyorum artık
Serkan : aferin sana...
Eylül: sen ne yaptın? Yoktun, bizimle oynamaya gelmedin
Serkan: annemler beni tatile götürdü. Böyle kocamaaan dağ vardı, tepeleri kar kaplıydı. Hani kar vardı ya, ordan kaydık. Çok eğlenceliydi biliyo musun?
Eylül: gerçekten mi?
Serkan: evet
Eylül: ben de kaymak isterdim. Buraya hiç kar yağmadı. Kar yağsa, okul tatil olsa, biz de poşetle bizim ordaki yokuştan kaysak böyle...
Serkan : eğer yağmazsa ben seni oraya götürürüm ki
Eylül: nasıl? Annem izin vermez ki
Serkan: büyüyünce akıllım, şimdi değil
Eylül: hee tamam... olur o zaman
Serkan : saçına naaptın? Çok güzel olmuş, sevdim
Eylül: birşey yapmadım, benim saçlarım hep aynı ki, yoksa sen beni özledin mi?
Serkan: bu soruya cevap verirsem eğer, sen şımarıp üzersin beni
Eylül: hayır söz veriyorum seni üzmem.
Serkan: şey... evet özledim
Eylül: gerçekten mi?
Serkan : gerçekten
Eylül: ben de seni özledim... sana sarılabilir miyim?
Serkan Eylüle sarılır...
Flashback sonuEylül gülümseyerek hatırlar o günü... uykusu gelmişti, Serkan'ı beklerken uyuyakalır...
Serkan geldiğinde Eylül'ü salondaki kanepede uyurken bulur. Onu uyandırmadan kucaklayıp yatağa bırakır... yatağa bırakıldığı an Eylül uyanır...
Eylül: hımm... Serkan?
Serkan: geldim güzelim, uyu sen
Eylül :Rüzgar'a bakmam lazım...
Serkan: sen yat, ben bakarım...
Bunun üzerine Eylül tekrardan uykusuna döner...
Eylül sabah uyandığında Serkanın dün gece onu yatağa taşıyıp sonra da Rüzgar'la ilgilendiğini hatırlayınca, Serkandan önce kalkıp kahvaltıyı hazırlamak ister ama Serkan çoktan uyanmıştı, ayna karşısında birşeyler yapıyordu, elindeki sargı bezi miydi?
Eylül: Serkan? Nooldu?
Serkan : birşey yok, günaydın...
Eylül: var birşey... neden sardın elini
Serkan: birşey yok Eylül, incindi biraz o kadar..
Eylül yanına gelir ve elini tutar...
Eylül: açar mısın şunu?
Serkan : Eylül...
Eylül: aç dedim Serkan... öyle olmaz, krem falan sürelim...
Serkan elini açmayınca Eylül krem alıp zorla açar, bir de bakar ki avuç izi çizik içinde ve kanlı...
Eylül: hih! Nooldu?
Serkan: önemli birşey değil, acımıyor bile
Eylül: Serkan çok kötü görünüyor, bıçak izi mi bu?
Serkan: dünkü operasyon sırasında oldu. Ufak sıyrıklar yani, önemli birşey yok.
Eylül: neden sarıyordun o zaman?
Serkan: görünce böyle tepki vereceğini biliyordum, sen görmeden sarmak istedim ama...
Eylül: anladım... acıyo mu?
Serkan: hayır, gerçekten...
Eylül pamuk ve oksijenli bez alıp Serkanın avcuna bastırır...
Eylül: iyi, dikişilik birşeyin yok...
Serkan: dedim sana, birkaç ufak sıyrık...
Eylül: küçükken doktor olmak istiyordun, öyle hatırlıyorum. Peki neden polis oldun Serkan?
Serkan : evet küçükken doktor olmak isterdim ama ben doktor olmak için yeterince zeki değildim. Zeki olan sendin, baksana, çok başarılı bir doktor oldun, ama bun bana göre değildi, bunu anlamıştım...
Eylül: hayır sen çok zekiydin...
Serkan: senin kadar değilmişim demek ki Eylül
Eylül: peki neden polis? Onca meslek varken neden polisliği seçtin ki?
Serkan: Aslına bakarsan ben sadece seni bulmak için polis olmak istedim. Yoksa polislik aklımın ucundan geçmezdi... Liseden mezun olur olmaz polis meslek yüksekokuluna girip polis oldum. Böylece kayıp çocukluk arkadaşımın izini sürebilir ve onu bulabilirdim. Seni bulmak için elimden birşey gelmedi ama sen beni buldun. Polis olmam işe yaradı.
Eylül: evet... işe yaradı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...