2 hafta sonra / Mahkeme Günü
Serkan, annesi ve Güneyle birlikte mahkemeye geldi.
Serkan : Rüzgar'ı da mı getirseydim? Son görüşüm olucak... son bi kez öpseydim bari...
Nazan : saçmalama oğlum, el kadar bebeği buraya mı getirecektik? Songül bakıyormuş işte, aklın kalmasın
Güney : aynen kardeşim, Songül bakıyo zaten...
Serkan: ama alıcaklar benden... Murat alıcak işte...
Nazan : belki vermezler...
Serkan : nasıl vermesinler anne... biyolojik babası o, zaten şu hale bak, düzgün bir aile de yok ortada. Zaten öyle güzel imkanlarım da yok, sıradan bir memurum işte. Asla bana vermezler Rüzgar'ı..
Güney : abi saçma sapan konuşup şu avukata koz verme... pür dikkat dinliyorlar, şuraya bak... hakime bırak kararı, Nazan teyzenin dediği gibi belki de vermezler...
Serkan: onun için bir mucize lazım... dışarıdan bakıldığında her şey onu işaret ediyor. Bize neden versinler ki? Ona ne sunabilirim?
Nazan : sevgi sunarsınız oğlum
Serkan : hayatın bir gerçeği var ki, sevgi karın doyurmuyor anne...
Murat ve avukatı yalnız başına mutsuz bir şekilde duran Serkana bakarlar...
Murat : nooldu Serkan? Sonunda Eylül sana tekmeyi bastı mı? Yan yana olmadığınız ilk an bu herhalde...
Güney : kes sesini be! Şerefsiz!
Nazan : bırak oğlum, boşver konuşsun konuşsun, belki de son dakika yine yediği haltları itiraf eder de elimize yine mahkemeye sunacak bir şeyler geçer
Murat : bu sefer siz itiraf edeceksiniz galiba... nooldu mutlu ailenize? Eylül, kendi çocuğunu aldıktan sonra Rüzgar'a ne olursa olsun dedi galiba...
Serkan: Eylül öyle biri değil, en az benim kadar umursuyor Rüzgarı... biz iki çocuklu bir aileyiz, sorumluluklarımız var. Her zaman yalnız bırakamıyoruz çocukları... yoksa Eylül de en az benim kadar istiyor Rüzgar'ı...
Murat : tabii tabii, gelmemesinden belli ne kadar umursadığı...
Avukat : hakim de görür zaten, başka bir şey konuşmaya gerek yok.
Eylül koşarak koridordan geçer ve nefes nefese Serkanın yanına gelir ve ona sarılır...
Eylül: aşkım, geç kalmadım dimi?
Serkan: Eylül? Şey hayır hayır... tam zamanında geldin...
Eylül: iyi bari...
Serkan, Eylül'e sımsıkı sarılarak kulağına fısıldar...
Serkan: iyi ki geldin... çok ihtiyacım var sana...
Eylül: sadece mahkemede yanında olmak istedim... çocuğu için savaşan birer anne baba görüntüsü verelim hakime.
Serkan: sadece bu mu?
Eylül: evet, sadece o kadar...
Serkan : peki... yine de sağol...
Serkan moralini bozmamaya çalışır...
Murat ve avukatı büyük bir mutlulukla belgeyi hakime uzatmışlardı...
Erdem : sayın hakimim, konuşulacak çok fazla bir şey yok aslında. Rüzgar bebek, aynı az önce size verdiğim belgede de yazdığı gibi müvekkilim öz ve öz oğludur. Şuan başka bir ailede, anne ve babası olmayan bir ailede büyüyor. Müvekkilim daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce oğluna kavuşmak istiyor...
Eylül: görüştüğün her kadından bu testi istiyor musun? Malum bir değil, iki değil...
Murat : başka kimse olmadı...
Eylül: tabii ki... kesin olmamıştır...
Hakim, Serkan'a dönmüştü...
Hakim : peki siz neden sizin olmayan bir çocuğu istiyorsunuz?
Serkan : hakim bey, Rüzgarın her anına şahit oldum ben. Hamilelik anlarından doğumuna, hep yanında oldum ben. O benim kanımdan olmasa da benim oğlum. Bildiğiniz üzere ben memurum, bu maaştan başka bir gelirim de yok, kendi evim var, bir de annemin evi, hiç bir gelirim yok. Ama Rüzgar'ı seviyorum ve hiç ilgi göstermeyecek, her gün başka kadınlarla dolaşacak bu adama ben oğlumu teslim etmek istemiyorum. Evet o adam onu en güzel şekilde bakıcılarla yetiştirebilir, en güzel okullara gönderebilir ama benim verdiğim sevgiyi veremez. Yanındaki hiç bir kadın, Rüzgar'a benim eşim gibi annelik yapamaz. Kimse onun gibi, kendi çocuğundan önce kendi canından olmayan bir çocuğu emzirmeye kalkmaz. Biz ona sevgi veririz, yine hiçbir eksiği olmaz. Bırakın da ailesiyle kalsın Rüzgar...
Hakim davayı 1ay erteler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...