2 hafta sonra mahkeme günü gelmişti. Yağmur'un tedavisi bir yandan sürerken, bir yandan da Eylül ve Serkan dava için ellerinde ne varsa ortaya sermeye uğraşıyordu. Mahkeme vakti geldiğinde Serkan da Eylül de çok heyecanlıydı. Nazan ve Mesude de destek için yanlarındaydı. Çocuklarla Songülle Güney ilgileniyordu...
Güney : kardeşim, gelip de destek olamıyoruz
Songül : aynen keşke biz de gelebilseydik
Eylül: yanımızdasınız işte, siz de çocuklara bakıyorsunuz, yardımınız çok büyük
Güney: ne olacak kızım, bize de alıştırma olur işte, fena mı?
Eylül gülümser..
Eylül: çocuk mu düşünüyorsunuz? Yoksa hali hazırda bir çocuk mu var?
Songül : yok be! Güney işte saçmalıyor... çocuk falan yok, istemiyoruz da
Güney: kendi adına koruş karıcım, ben istiyorum valla.. tabii gel de Songülü ikna et..
Serkan: hahaha kolay gelsin kardeşim...
Güney : gül gül, senin iki çocuğun var tabii, oh ne güzel... bir taşla iki kuş...
Eylül: niye istemiyorsun ki Songül? Güneyden ne güzel bir baba olur... hem çocuk çok güzel bir şey...
Songül : ben çalışıyorum kızım, bir de çocukla falan uğraşamam... bak bir kendine, evine kapandın, mesleğini yapamaz oldun. Ben evde oturamam, iki gün evde kalsam patlarım.
Eylül: hep evde değiliz ki, daha yeni pikniğe gittik Serkan ve çocuklarla...
Güney: hee bizi aradığın gün mü? Ben gitmezsiniz sanmıştım
Eylül: neden gitmeyelim? Gittik tabii, çok da güzeldi...
Serkan: güzel yemekleri kaçırdın kardeşim...
Güney : hadi be! Düzgün bir şeyler yemiş olurdum bari
Songül : ulan Güney! Ben güzel yemek yapmıyo muyum?
Güney : şey yapıyorsun... yaparsın yani de şey... hani çok çalışıyorsun ya, biraz aceleye geliyor tabii. Yoksa harika şeyler yaparsın, eminim
Songül : atma lan! Beceriksiz diyorsun bir de, şimdi döndürmeye çalışma
Güney: sustum... ee neler vardı menüde?
Serkan : kakaolu kek, poğaça, yaprak sarma, ıspanaklı börek...
Güney: ohh... eh gerçi sen ıspanak sevmezsin
Serkan : ıspanaklı börek artık yeni favorim kardeşim
Songül : hadi sizin aklınız burda kalmasın... biz onlara bakarız. Güzel haberlerle gelin...
Serkan : inşallah Songül... bir sıkıntı olursa arayın
Eylül: evet, en azından annemleri arayın, onlar çıkar gelir hemen
Güney : tamam tamam... hadi geç kalmayın...
Serkanla Eylül el ele mahkeme salonuna gelirler. Mesude ve Nazan da destek için onları bekliyordu... Eylül'ün yanına Murat gelir...
Murat : Eylül... biraz konuşabilir miyiz?
Eylül: hayır...
Murat : Eylül beni dinle, pişman olmayacaksın...
Eylül: peki... tamam. Sadece iki dakika
Murat : sadece iki dakika
Eylül, Serkanın elini tutup Murat'ı takip eder...
Murat : hayır hayır... yalnız... özel olarak konuşmak istiyorum
Eylül: Serkandan saklayacak bir şeyim yok benim
Murat : özel bir şey söyleyeceğim Eylül...
Murat Eylül'ü kenara çeker, özel olarak konuşacaktı...
Murat : evet Eylül... kaldık yine başbaşa
Eylül: hadi ne söyleyeceksen söyle bir an önce... kazanacağım bir dava var
Murat : kazanmana imkan yok... elimde çok güçlü şeyler var. Avukatım sana bahsetmedi mi?
Eylül: benim avukatımının ne kadar başarılı bir avukat olduğunu farketmedin mi sen? Kazanıcaz. Bir çocuğu annesinden ayıramazsın, buna asla izin vermem
Murat: buna izin verebilirim... ben seni buraya anlaşma yapmak için çağırdım. Tek bir şartım var Eylül... tek bir şart. Ve eğer kabul edersen, kızın seninle kalır.
Eylül: ne şartı? Ne istiyorsun yine?
Murat : aslında çok basit bir şey istiyorum. İkimiz de karlı çıkıcaz...
Eylül: konuşana be adam! Söyle, ne istiyorsun?
Murat : Serkandan boşanacaksın, yeniden evlenicez... sen ben ve Yağmur, çok mutlu bir aile olucaz... ya da...
Eylül: ya da ne?
Murat : ya da doktorun dediği gibi... kızımıza bir kardeş yapalım... gerçi evliyken bunu isteyeceğini sanmıyorum ama...
Eskisi gibi yorum yapılmıyor, neden böyle oluyor? Final mi yapsak? 🙈😢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Jugendliteratur2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...