Serkan, adliyeden uzaklaştıklarında Eylül'ün elini tutar sımsıkı...
Serkan : Gel, hazır bizim ufaklıklar annemdeyken birkaç ev bakalım. İçinden beğendiğimiz olursa hemen tutalım...
Eylül: hemen mi?
Serkan: yarın nikah günü almak isteyen sensin. Evlenince nerde kalıcaz? Ev tutmamız lazım şimdiden
Eylül: evet... haklısın. Ama eve çok geç kalmayalım...
Serkan : merak etme...
İkisi birkaç saat, hem Nazan'ın evine hem de Mesude'nin evine yakın olacak yerlerde ev ararlar. Ufak bir ev gözlerine çarpmıştı... aslında ikisi de beğenmişti ama birbirlerinin tepkisini ölçüyorlardı... Serkan Eylülün burası gibi ufak bir evi beğenip beğenmeyeceğini merak ederken Eylül ise Serkanın bu güzel evin masrafını karşılayıp karşılayamayacağı konusunda endişeliydi...
Eylül: bak Serkan, burası güzelmiş
Serkan: güzel dimi? ben de sevdim... bak ufak bir bahçesi var. Semt olarak çok iyi olmasa da bizimkilere yakın...
Eylül: senin evini de bu bu fiyat civarına satabiliriz herhalde. Çok fazla eklememize gerek kalmayacak...
Serkan : biraz bakım gerektiyor gerçi
Eylül: o kolay... Yağmur'a doğumdan sonra bir sürü altın takıldı... onları bozdururuz...
Serkan : olmaz, onları saklayalım, ilerde lazım olur. Hem daha ben kızımı doktorlara götürücem, belki bir çaresi bulunur...
Eylül : daha Murat'ın vereceği nafaka var. Biliyorsun, aslında onun tek kuruşunu almazdım ama vermesi gerekiyormuş, zaten kızına bir yararı dokunmadı bari böyle bir işe yarasın... kadınlara yedireceğine kızı için versin o parayı
Serkan : evet ama dediğim gibi onlar bir kenarda dursun, ben kendim halledebilirim. Beni fazla aşacağını sanmıyorum.
Eylül: o zaman burayı tutuyo muyuz?
Serkan : evet alıyoruz...
Mesude de Nazanla birlikte onun evindeydi. Eylül ve Serkan el ele içeri girdiklerinde Nazan'ın gözleri parıldamışken Mesude tepki göstermedi. En azından eskisi gibi rahatsız durmuyordu...
Nazan : kızım böyle bir durumda ne dieceğimi bilemedim, gözün aydın mı desem?
Eylül: biraz garip bir durum, haklısın ama gözün aydın bu duruma çok uygun Nazan teyze...
Nazan : iyi madem... naaptınız adliyeden sonra?
Serkan: biraz dolaştık anne
Nazan : iyi yapmışsınız...
Eylül: çocuklar nasıllar? Bir sorun yok dimi?
Nazan : yok kızım yok, ikisi de mışıl mışıl uyuyorlar...
Eylül annesine döner...
Eylül: anne, sen birşey demeyecek misin?
Mesude : herşey o kadar hızlı oluyor ki kafam hala çok karışık annecim... yani mutlu olduğun için ben de mutluyum ama sen de beni anla. Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun, evliyim ama kocamla mutlu değilim diyorsun, sonra hamileyim diyorsun. Sonra evini terkedip benimle yaşamaya başlıyorsun sonra yeniden evine dönüyorsun. Herşey düzeldi derken yine boşanma kararı alıp evime geliyorsun. Sonra ben aşık oldum evlenicem diyorsun, kocandan boşanıyorsun, birlikte büyüdüğün adamla el ele gelip karşıma ne diyeceğimi soruyorsun. Ne diyebilirim ki? Kafam karışık...
Eylül: sen de haklısın ama sana hep söyledim, benim Muratla olan evliliğim mantık evliliğiydi. Hiç birşey hissetmedim ki ben ona karşı... ama sizleri bulunca hayatım değişti, ben evli bir adama aşık oldum, onun ismini bile bilmeden...
Mesude : bunca zaman sonra yanımdasın, bari mutlu ol, ne diyeyim...
Eylül: olucam... Serkan, Yağmur'a baba olucak, ben de Rüzgar'a anne olucam...
Nazan : kızın da moralini bozma be Mesude, bak işte ikisi çocuklu bekar insanlar, bırak da birbirlerine destek olsunlar bundan sonra
Mesude : olsunlar... Serkan da benim oğlum gibidir, ondan başkasına böyle güvenip de kızımla torunumu emanet edemem zaten...
Nazan : hadi gözünüz aydın çocuklar... oğlum yalnız şey dicem, o evde mi kalıcaksınız siz? Yani pek iyi bi fikir değil sanki
Serkan: onu da düşündük, ben evi satıyorum, yeni ev beğendik bugün Eylülle. Hem benim ev kadar uzak değil, ikinize de çok yakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...