Eylül : o ilk zamanları çok hatırlamıyorum ama sanırım kaybolmuştum. Sonra birileri beni buldu. Anneme götürün beni dedim, tamam dediler ama arabaya bindirdiler ve kendi evlerine getirdiler. Çok uzaktaydı evleri...
Serkan: nasıl yani? kaçırdılar mı?!
Eylül: galiba... çocukları yokmuş. Daha doğrusu varmış ama ölmüş. Bana çok iyi baktılar, kendi çocukları gibi. Çok iyi baktılar ama sonuçta benim ailem değildi onlar, farkındaydım. Zamanla büyüdükçe, birşeyleri anlamaya başlayınca beni resmen ellerinde tuttular, gitmeme izin vermediler... birkaç kez kaçmaya çalıştım ama başaramadım hemen buldular.
Serkan : İstanbul'da değildin dimi?
Eylül: hayır, Kavala'daydım. Yunanistan yani...
Serkan: seni oraya nasıl götürdüler ki? Yani o kadar prosedür var, pasaport.. vize...
Eylül: bilmiyorum... belki tanıdıkları vardı
Serkan: muhtemelen... inanmıyorum. Bu yüzden bulamadık! Çünkü Türkiyede değildin!
Eylül: bir gün kaçmak istedim. Yetişkindim o zaman, kaçabilirdim.
Güney : kaçabildin mi?
Eylül: evet... Murat anladı kaçtığımı... yani, o buldu beni. Yardım etti bana, kurtardı beni. İstanbul'a geldik. Hatırladığım kadarıyla adresi bulup bizim mahalleye gittim ama kimseyi bulamadım
Mesude : kimse kalmadı orda. Herkes taşındı...
Eylül: evet... hiçbirinizi bulamadım zaten... Murat'a hayrandım ben. Beni kurtarmıştı, kaçmama yardım etmişti falan... sonra da evlendik işte...
Mesude : evlendin mi?
Eylül: evet anne...bir seneyi geçiyor...
Mesude: tebrik ederim kızım
Eylül: sağol... Murat'a ne zaman annemi bulmak istediğimi söylediğimde karşı çıktı. Belki ondan ayrılmamdan korktu.. bilmiyorum... ama istememişti. Ben de Serkanla tanışmıştım,polis olduğunu öğrenmiştim. Murat şehir dışına çıkınca hemen geldim...
Mesude: ee Serkan , madem tanıyordun yani Eylülü görmüştün, nasıl anlamadın? Baksana Eylülüm aynı Eylül... gözleri saçları...
Serkan : bana kendini Duru diye tanıttı. Herkes öyle biliyordu
Eylül: küçüklükten beri bana öyle seslendiler... Duru.. ölen kızlarının ismi Duru'ymuş...
Mesude : Duru... Serkan?
Serkan: şey...
Songül : nooluyo?
Mesude güldü...
Mesude : başından belliydi zaten...
Serkan da güldü ama birşey demedi... ikisi dışında kimse olayı anlamamıştı...
Eylül : şimdi evliyim ama işte...
Serkan : istemiyorsan, onu sevmiyorsan boşanırsın olur biter Eylül...
Eylül: o kadar kolay değil işte, bilmediğin şeyler var... yani bunu söyleyemem ama boşanamam...
Mesude : sevmiyor musun?
Eylül: seviyorum, ona çok saygı duyuyorum, ama öyle aşk evliliği yapmadım anne... biraz mantık evliliği gibiydi. Hayatımı kurtardım...
Biraz daha konuştuktan sonra Songülle Güney kalkmak için izin isterler...
Serkan : sen burda, evinde kalırsın herhalde...
Eylül: hazır Murat da yokken biraz kalmak isterim aslında. Gerçi artık hep gelirim, yeri öğrendim nasıl olsa
Mesude : ben de sana gelirim kızım. Seni bir daha asla yalnız bırakmıcam
Serkan : benim de hiç gidesim yok ama...
Eylül: git... Beren bekliyordur.. düğün birkaç güne...
Serkan : yapma... hatırlatma...
Mesude : Serkan... sen Eylül'ü aşağıda sahildeki dondurmacıya götürsene, geçenlerde birlikte gitmiştik hani...
Serkan : olur... gelir misin?
Eylül: gelirim...
Mesude : gelirken bana da alın ama
Serkan : tamam alırız
Serkanla Eylül dondurmacıya giderler...
Eylül: hala inanamıyorum... sizi bulabileceğim asla aklıma gelmezdi
Serkan : inan benim de... o gün şarkı söyledin ya... ışığım diyordu şarkının içinde...
Eylül : ah Serkan... keşke şartlar farklı olsaydı...
Dondurmacı : ne istersiniz?
Serkan : ben çikolatalı ve çilekli alıcam. Eylül sen de aynısından dimi?
Eylül: aslında ben limon da istiyorum... antep fıstığı da... vanilyalı da açar..
Serkan: açsan önce yemek yeseydik...
Eylül: hayır... aç değilim. Canım istedi sadece...
Serkan : o zaman seninki karışık olsun...
Eylül: evet harika olur...
Dondurmalarını aldıktan sonra bankta otururlar...
Eylül: haftaya düğünün var.. heyecanlı mısın?
Serkan : Eylül... bana tek birşey söyle... birşey söyle de evlenmeyeyim... lütfen...
Eylül: evlen Serkan... evlen
Serkan: en azından sana sarılabilir miyim?
Eylül: tabii..
Serkan Eylül'e sıkı sıkı sarılır... sıkı sıkı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Novela Juvenil2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...