92.Bölüm - Şok Birliktelik

238 39 22
                                    

Gece yarısı Serkan hastane odasına gelmişti. Eylül koltukta uyuyakalmıştı. Onu seyretti uzun uzun... sevdiği kadın bu hayatı yaşamamalıydı. Keşke bu kadar çaresiz olmasaydı., biraz zengin olsa ne olurdu sanki? Ya da güvenli bir işi... Eylül onun için endişeleniyordu ama bunca zaman bunu pek belli etmemişti. Serkan, Eylül'ün korkularını dinlerken kendini çok kötü hissetmişti. Ama sırf onun için ekstra dikkatli olacaktı...

Eylül: Serkan?

Serkan: evet benim... geldim. Uyu güzelim...

Eylül: yanıma gel...

Serkan: sığmayız canım, sen rahat uyu

Eylül: kucağında uyurum. Lütfen...

Serkan kanepede Eylül'ün ona açtığı yere oturdu, Eylül'ü de göğsüne çekmişti, hiç bırakmayacakmış gibi sarmıştı Eylül'ü... Eylül, hala uykulu ve sıcacıktı...

Serkan: artık tam bir aile olalım istiyorum... sen ben Yağmur ve Rüzgar...

Eylül: öyleyiz zaten...

Eylül gözlerini açmadan mırıldanıyordu...

Serkan: değiliz... Yağmur'un benim kızım olmasını istiyorum

Eylül: o senin kızın, kimse aksini iddia edemez. Mahkeme bile bunu uygun gördü

Serkan: anlamıyorsun Eylül... Yağmur hala bir Acar. Senin kızlık soyadını taşıyor... ben ona kendi soyadımı vermek istiyorum. Gerçekten kızım olsun istiyorum, kanunen...

Eylül: Yağmur Özgün...

Eylül sadece bunları mırıldandı, uyumak üzereydi... Serkan da bunu anlayınca Eylül'ü saçlarından öptü...

Serkan: uyu güzelim, bunları sonra konuşuruz...

Dava günü,
Yağmur'un vücudu nakledilen iliği kabul etmişti ve ufacık bedeni kanseri yenmişti. Eylül bir yandan hastanedeki işine devam ederken bir yandan çocuklarla ilgileniyordu. Yorucu olsa da mutluydu. Aklı ne çocuklarda ne de Serkan'daydı çünkü üçünün de iyi ve güvende olduğunu biliyordu...

Eylül'ün çalışmaya başlamasıyla maddi sıkıntıları atlatmaya başlamışlardı. Serkan ellerine geçen parayla kredi borcunu kapatmış, annesinin evini ipotekten kurtarmıştı.

Serkan, o geceden sonra Eylülle tekrar konuşmuş ve Yağmur'a kendi soyadını vermek istediğini söylemişti. Eylül bunu kabul etmiş ve sonunda değiştirmişlerdi. Yağmur da artık kardeşi gibi bir Özgün'dü...

Eylülle Serkan duruşma salonun önünde beklerler. Hale hala gelmemişti...

Eylül: nerde kaldı ki? Dava saatini mi yanlış hatırlıyordu acaba?

Serkan: hayır zaten o bize söylemişti, yanlış hatırlamasına imkan yok. Trafiktedir...

" Davalı Serkan Özgün, davacı Murat Ademoğlu, duruşma salonuna..."

Murat ve avukatı içeriye girerken Serkan da Eylül de etrafa bakınıp Hale'nin gelmesini bekliyordu ama ne gelen vardı ne de giden...

Eylül : söyleyelim, davayı ertelesinler...

Serkan : buna gerek yok, ben kendimi savunurum

Eylül: Serkan yapma, riske atma

Serkan : Eylül ben hayatım boyunca defalarca sorguya girdim, sayısız dava izledim, ve onlardan daha fazla kağıt okudum. Altından kalkabilirim. Hale'ye ihtiyacım yok...

Eylül yerine oturmuştu. Serkan her şeyi anlattı yeniden. Rüzgarı istediğini, bakım masraflarını karşılayabileceğini belgeledi. Ayrıca Yağmur ve Rüzgarın kardeş olduğunu ve ayrılmamaları gerektiğini de söylemişti...

Sıra Murat'ın söyleyeceklerine gelmişti...

Murat : Rüzgar benim öz oğlum. Kızım zaten onlarda, ben başka ayrılık istemiyorum, sadece oğlumu istiyorum. Annesi , en başından beri Yağmur'u istemediğim gerekçesiyle Yağmur'u benden ayırdı. Belki de haklıydı ama oğlum benimle olmalı. Onlar iki çocuğun maddi ihtiyaçlarını karşılayacak halde değiller...

Hakim : ama onlar bir aile. Siz ise hareketli bir aşk hayatı yaşayan bekar bir adamsınız. Rüzgar'a sıcak bir aile hayatı sunacağınızı nerden bilebiliriz?

Murat : hakim bey, ben artık bekar bir adam değilim. Nişanlıyım ve evlilik arifesindeyiz. Bildiğiniz gibi bu işler öyle çabuk olmuyor, biten evliliğimin izlerini hala kalbimde taşıyorum...

Serkan bu sözlere alayla gülümsedi ama elleri masanın altında yumruk olmuş haldeydi...

Murat : ben karım gibi pardon eski karım gibi birkaç günde evlenemedim, aşığım evet ama bu işler aceleye gelmez. Bu yaz evlenmeyi planlıyoruz. Gün bile aldık. 10 Ağustosta evleniyorum ve müstakbel eşimin de çok iyi bir anne olacağından şüphem yok...

Hakim : nişanlınız burda mı?

Murat: evet kendisi benim şahidimdir...

Hakim : çağırın gelsin...

"Hale Özkan!"

Hale duruşma salonuna gelmişti ama Serkanın avukatı sıfatıyla değil, Murat'ın nişanlısı sıfatıyla ordaydı...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin