Murat, dakikalar sonra Eylül ve Serkan'ın el ele içeri girdiğini gördüğünde morali gözle görülür şekilde bozulmuştu. Onlar tekrardan içeri girip oturduklarında doktor Eda yapılacak herşeyi söyler...
Eylül : Eda sen de biliyorsun, Yağmur'un bir kardeşi bekleyecek kadar zamanı kalmayabilir...
Eda : bu en kötü ihtimal Eylül...
Eylül : evet ama yine de olacakları biliyorum Eda. Zaten bu az önce söylediğin şey mümkün değil. Eğer durum zaten bu kadar ağırsa bu 10 aylık süreci kaldıramaz Yağmur. Zaten ben de o psikolojiyle bırak hamile kalmayı, bir çocuğa bakabileceğimi de sanmıyorum...
Eda : zor bir durum, kabul ediyorum, herkes böyle birşeyi kaldıramaz, haklısın...
Murat : Eylül...
Eylül : burası yeri değil Murat, sonra...
Eda : tamam, o zaman şimdilik en ufak dozlarda ilaç tedavisine başlayalım, sonra nasıl ilerlediğine bakarız.
Eylül kafasını sallar...
Odadan çıktıklarında Murat, Serkan'ın üzerine yürür...
Murat : senin yüzünden! Senin yüzünden eğer ona birşey olursa seni affetmem Serkan!
Serkan : ne?! ben birşey yapmadım! Ben ona ne yapabilirim?!
Murat : ulan kızımın bir kardeşe ihtiyacı var. Sen ne yaptın ne ettin, Eylül'ü ikna ettin, şimdi kızımın hayatı tehlikede. Mutlu musun?
Serkan : Ne?! Murat, o benim de kızım. Ayrıca Murat, ben tamamen Eylüle bıraktım bu kararı. Seni istemeyen, senden çocuk istemeyen, senden tiksinen o.
Murat : bırak ya...
Eylül: Serkan doğru söylüyor Murat. Açıkçası sana tahammülüm dahi yok. Yağmur olmasaydı se-....
Murat : Yağmur olmasaydı hala evli ve mutlu bir çift olurduk Eylül...
Eylül: bunu gerçekten düşünüyor musun?
Akşama kadar hastanede kalırlar.
Eylül : saat 8, bu haftalık senin işin bitti Murat, kızıma bakma sırası bende. Sen gidebilirsin artık...
Murat : şey aslında ben... ben kalmak istiyorum
Eylül: buna hiç gerek yok. Serkan zaten burda, yani anlayacağın sana ihtiyacımız yok Murat
Murat : Duru, ben kendi günümde, o kısıtlı iki günde sana gelmen için izin verdim. Vermedim mi?
Eylül: evet verdim ama...
Murat : o zaman bu demek oluyor ki sen de bana izin vermelisin...
Eylül: ne?! Ben gelmek istedim çünkü sen ilgisiz bir babasın, çocuğunu bakıcıya bırakıp gidiyorsun. Naapabilirim ki? Hasta çocuğumu bakıcıya bırakamazdım, senden izin istemememin tek sebebi buydu, sen de biliyorsun.
Murat : ben ilgisiz bir baba değilim.
Eylül: ya... tabi tabii
Murat : Duru...
Eylül: Duru değil Eylül. Ayrıca 2 hafta sonra görüşürüz... sen çocuğunu hiç istemedin, iki hafta onu görmemen sana koymaz eminim ki...
Murat : görüşürüz Eylül...
Murat gittiğinde Serkan da Eylül de rahatlamıştı. Yağmur'u alıp, yolda Rüzgar'ı almaya uğrayıp eve gelirler..
Eylül: sonunda ev...
Serkan : gerçekten de öyle... özledin mi?
Eylül: fazlasıyla özledim... sizi de çok özledim evimin erkekleri...
Serkan: yemek ister misin?
Eylül: aç değilim... ee anlatacak mısın, dün akşam...
Serkan: ah evet o mesele... o kadın avukattı, benim tanıdığım bir avukat ve işinde çok başarılı. Velayet davası açılırsa sana yardımcı olmasını rica ettim, o da kabul etti. O işinde gerçekten çok başarılı. Onunla bu konuyu konuşmak için buluştum. Kabul ettiğine göre, artık tüm işi seninle olacak...
Eylül: inanamıyorum Serkan...
Serkan: ne nooldu ki?
Eylül: inanamıyorum... sen tüm işinin gücünün arasında bir de bununla mı uğraştın gerçekten? Yani benim dava işlerimle...
Serkan: büyük birşey değil, bir arkadaştan iyilik istedim o kadar
Eylül: hayır bu kesinlikle büyütülecek birşey Serkan...
Serkan: eğer başka bir avukat istersen...
Eylül: hayır.. hayır tabii ki
Eylül'ün suratı düşer...
Eylül: Serkan... ben galiba seni haketmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...